Esra KAN: Sayın Gürsel Tekin öncelikle bizlere vakit ayırarak değerli düşüncelerinizi bizlerle paylaştığınız için teşekkür ediyorum. Partinizin etkin vekillerindensiniz. Sözcüklerini güçlü seçen, zarif ve anlaşılır, dili kaliteli kullanan siyasi kimliğiniz ön plana çıkıyor.

Kürt vatandaşların yaşadığı coğrafyayı bilen birisi olarak HDP'nin kapatılmasının gündemde olmasını nasıl yorumlarsınız?

Gürsel TEKİN: Biz 60 yıl önce çok partili hayata geçtik. Çeşitli sıkıntılar yaşasak da çok partili hayat tüm darbelere, baskılara rağmen devam etti. Partiler çıktılar, vatandaşlardan yetki istediler, belli sorunları ortaya koydular ve neticede çok partili hayat sayesinde Türkiye her alanda birçok kazanım elde etti. HDP de yasal olarak kurulmuş, faaliyetlerini sürdüren, milletimizden ciddi oy alan bir parti. Milyonlarca yurttaşımızın vekaletine sahip. Onların iradesini, isteklerini temsil ediyor. Tarihte parti kapatarak, milletvekillerini hapse atarak çözülen bir tane sorun yoktur. Sosyolojik ve ekonomik sorunlar ortak akılla, müzakereyle demokrasi içinde çözülür. Bugün HDP'ye açılan dava, siyasi bir davadır. Siyasi süreçlerin dava üzerinde etkisi vardır. AK Parti ve koalisyon ortağı akılla, mantıkla, demokrasi içerisinde, hukuk devleti içerisinde çözemedikleri sorunları baskıyla, zorbalıkla, yasaklarla ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bugün yargılanan sadece HDP değil çok partili siyasi hayattır. Yarın CHP'ye, İyi Parti'ye, Saadet, Deva veya Gelecek Partisi'ne de benzer davalar açılabilir. Çok partili siyasi hayattan yana olan herkesin burada ortak bir duruş göstermesi gerekiyor. Neticede ben Anayasa Mahkemesi'nin anayasaya, yasalara ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yerleşik içtihatlarına uygun bir karar vermesini umuyorum.

Esra KAN: İstanbul sözleşmesini imzalayan iktidar, yıllar sonra neden geri adım attı? İktidar, tarikatların ve muhafazakar çevrenin baskısı altında mı?

Gürsel TEKİN: AK Parti İstanbul Sözleşmesi'ne Avrupa Birliği ile ilişkileri geliştirmek için imza attı. O zaman adeta bu sözleşmeyi kendi politik menfaatleri için bir enstrüman olarak kullandılar. Sözleşmenin imzalandığı tarihte AK Parti'nin genel politikası böyle bir uluslararası desteğe ihtiyaç duyuyordu. Yani takiyye yapmışlardı. AK Parti zihniyetinde kadının yeri olmadığı, kadının ikinci sınıf bir insan olarak tanımlandığı bugün artık çok açık. Bürokrasiden kadın adeta silindi. Devlet kadrolarının dışında bırakıldı. Üst yöneticilerin yüzde 88'i erkek. AK Parti sözcüleri çeşitli defalar kadınların çalışmasına karşı olduklarını da ifade ettiler. 'Kadınlar iş gücüne katıldığı için işsizlik arttı' gibi ifadeleri birçok kez duyduk. Bugün AK Parti kendi zihniyetine, kodlarına uygun bir adım attı. Kadınları toplumsal yaşamın daha da dışına çıkartmak için İstanbul Sözleşmesi'nden tek imza ile anayasaya da aykırı olarak Türkiye çekildi. Kadın mücadelesi dirayetli bir mücadeledir, güçlü bir mücadeledir, bütüncül bir mücadeledir. Bu mücadele AK Parti'yi de yenecek. AK Parti gittiği gün de İstanbul Sözleşmesi anında geri gelecek.

Esra KAN: Sayın Tekin; Kanal İstanbul projesinin imar planları onaylandı. Proje 'Çevre Düzeni Planı' ile aynı doğrultuda ilerleyecek mi? Öngörüleriniz nelerdir?

Gürsel TEKİN: Bütün bilim insanları, uzmanlar, mühendisler bir noktada birleşiyor. Kanal İstanbul projesi İstanbul ve Türkiye için bir felaket projesidir. Kanal İstanbul, istanbul'a atom bombası atmak kadar büyük bir yıkımdır. Su kaynaklarımız yok olacak, İstanbul üç parçaya bölünecek, tarım havzaları tahrip edilecek, olası bir deprem durumunda tarihi kent merkezine ulaşım, yardım gibi lojistik ihtiyaçlar büyük krize neden olacak. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ise yapmış olduğu sunumda Kanal İstanbul'un proje bedelinin toplam 75 milyar TL olduğunu ifade etti. Aynı Bakan Türkiye'deki bina stoğunu depremlere karşı güvenli hale getirecek kentsel dönüşüm projeleri için bugüne kadar sadece 11 milyar lira harcandığını açıkladı. Yani Kanal İstanbul için merkezi hükumetin harcayacağı para, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın depremden bu ülkeyi kurtaracak kentsel dönüşüme ayırdığı paranın tam 7 katı. Böyle akıl dışı bir işe Türkiye 'evet' diyemez. Buyur gel binlerce yıllık, Türkiye'nin göz bebeği İstanbul'u Çernobil'e çevir diyecek halimiz yok. AK Parti asla hedefine ulaşamayacak. Bir avuç adamın rant iştahına koca İstanbul'u kurban vermeyeceğiz.

Esra KAN: Pandemi sürecinde iktidarın esnafa desteğini yeterli buldunuz mu? İktidarda siz olsaydınız ne gibi destekleriniz olurdu?

Gürsel TEKİN: Uluslararası Para Fonu'nun açıkladığı bir rapora göre Türkiye'nin sağlık sektöründe doğrudan yaptığı devlet desteği ile vergi indirimleri vazgeçilen gelirleri ile beraber toplam desteği 2 milyar dolar. Bu desteklere sağlık sektöre dışındaki katmanlar da eklenince devletin yapmış olduğu destek 7,6 milyar dolara ulaşıyor. Bu da ülke milli gelirinin %1,1'ine tekabül ediyor. Emeklilere ödenen ekstra destekler, vergi indirimleri ve ertelenen ödemeleri de katarsanız toplam para 17,47 milyar dolar. Yani bu dönemde yapılan yardımlar milli gelirinin %2,46'sına denk geliyor. Bu oranla AK Parti salgın döneminde kendi vatandaşlarına en az yardım yapan hükümetlerden biri. ABD'de yapılan yardımlar milli gelirin yüzde 27'sini geçmiş durumda. Hangi açıdan bakarsanız bakın bu dönemde yapılan yardımlar yetersizdir ve eksiktir. Esnafımız adeta kaderine terk edildi. Beş maske dağıtmaktan aciz bir iktidarın beceriksizliği yüzünden 128 milyar dolarımız buharlaştı, çiftçi, memur, çalışanlar, asgari ücretliler ağır bir tablo ile karşı karşıya kaldı. AK Parti salgın döneminde başarısız oldu. Her gün 40 binin üstünde vaka var. Vaka sayısı bakımından da dünyada ilk 10'dayız. Yani hem vatandaşın ekonomisini çökerttiler hem de can güvenliğini koruyamadılar. Tarih AK Partiyi Türkiye tarihinin en başarısız tek parti iktidarı olarak yazacak.

Esra KAN: Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal görevden alındı. Yerine Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu getirildi. Ekonomideki kriz başkanların değiştirilmesiyle çözülebilecek mi?

Gürsel TEKİN: Ekonomideki sorunlar Merkez Bankası başkanı değiştirmekle çözülse son 2 senede 4 başkan değişti, bu zamana kadar çözülmesi gerekirdi. Bu başkanları o koltuğa kim getirdi? Dış güçler mi Merkez Bankası Başkanı'nı atadılar? Hayır. AK Parti kendi seçti. Kendi yetki verdi. 2 senede 4 başkan değiştiriyorlarsa demek ki işi iyi yapabilecek bir Merkez Bankası Başkanı seçmekten bile aciz bir haldeler. Böyle aciz bir yönetim elbette ekonomiyi yönetemez. İsterlerse her hafta Merkez Bankası Başkanı değiştirsinler, kaynaklar israf ve yolsuzluğa giderken, pudra şekerleri havada uçuşurken, denge denetim mekanizmaları yok olmuşken, hukuk devleti diye bir şey kalmamışken ekonomiyi düzeltemezler. Ekonominin temeli güvendir. Bu hükümete kimse güvenmiyor. Ekonominin çarklarının dönmesi için adalet lazım. İşleyen yargı lazım. Yargı diye bir şey kalmadı. Ekonominin büyümesi için yatırım lazım, öngörülebilirlik lazım. Hiçbiri yok. Dolayısıyla ekonomik sorunların temeli AK Partidir. AK Parti'nin ekonomiyi düzeltmek için yapabileceği en iyi şey istifa edip, sandığı milletin önüne koymaktır.

Esra KAN: 103 emekli Amiral ortak bir bildiri yayınladı. İktidar sözcüleri bunun muhtıraları hatırlattığını ifade ediyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Gürsel TEKİN: Bıktık darbe paranoyasından. Türkiye'de yakın dönemde yaşanan tek darbe girişimini AK Parti'nin o dönem paralel ortağı olan bir yapılanma yaptı. 15 Temmuz'da hep birlikte mücadele ettik. Bu bildiriye imza atan emekli amiraller, yıllarca mavi vatan için çalışmış, hayatını Türkiye'ye feda etmiş insanlar. AK Partinin aldatılıp, kandırılırken bu insanlar FETÖ ile de mücadele ediyordu. Şu an mevcut bir görevleri de yok. Bürokrat değiller, personel değiller. Elbette kendi fikirlerini söyleyecekler. Niye söylemesinler? Ağzını açana sus diyorlar, hakaret ediyorlar. Bütün bürokratlar konuşuyor, atanmış bakanlar şakır şakır açıklama yapıyor, atanmış devlet memurları her dakika siyasetin içinde, normal sivil vatandaşlar konuşunca küplere biniyorlar. Hayır. Millet konuşacak, devlet dinleyecek. Millet derdini anlatacak, AK Parti susacak. Hükümet olma sorumluluğu bunu gerektirir. Biz 'Konuşan Türkiye' diyorduk. AK Parti sayesinde 'Susan Türkiye' olduk. 83 milyon susmaz. Susturulamaz. 3Y ile mücadele etmek için güya iktidara geldiler. Yolsuzlukla pudra şekerine bulandılar. Yasaklarda darbe dönemlerine rahmet okuttular. Yoksulluk da tarihi rekor kırdılar. Hepsini değiştirmenin tek yolu var sandık. Millet sandığa gittiği an AK Parti sandığın dibine gömülecek. Bunu AK Parti de biliyor, MHP de biliyor, 83 milyon vatandaşımız da biliyor. Her gün halkın içindeyim. Böyle bir dönem görmedim. İnsanlar adeta gün sayıyor. Umuyorum en yakın zamanda artık AK Parti milletten kaçmaktan vazgeçer, çıkar meydana, Türkiye tertemiz bir sayfa açar.