Sayın Cumhurbaşkanım ve Siyasi Partiler Genel Başkanlarım Sizlere hitaben, “Birinci Açık Mektubumu” 15 Şubat 2023’de hazırlamış ve yayınlamıştım. Bu “İkinci Açık Mektubumu” da 24 Şubat 2023 tarihli olarak sizlere gönderiyorum.

Sayın Cumhurbaşkanım ve Siyasi Partiler Genel Başkanlarım

Sizlere hitaben, 'Birinci Açık Mektubumu' 15 Şubat 2023'de hazırlamış ve yayınlamıştım. Bu 'İkinci Açık Mektubumu' da 24 Şubat 2023 tarihli olarak sizlere gönderiyorum.

Bu ikinci mektubumda, sizlere, gelecekte vatan ve milletimizin varlık, istiklal ve istikbalini kurtarmaya yönelik zaman kaybetmeden şimdiden almaya yönelik bazı yeni bilgilerimi ve yeni tavsiyelerimi, rapor hazırlama tekniğine uymaktan ziyada, makale tarzı şeklinde takdim edeceğim. Takdir edip uygulamak, sizlerin izni ve inisiyatifine kalmıştır.

Konu: 'KENTSEL DÖNÜŞÜM'DEN 'TARIMSAL DÖNÜŞÜM' E TÜRKİYE

GİRİŞ

1-Türkiye'de bundan yıllar önce 'KENTSEL DÖNÜŞÜM'e nasıl gelindiğini ve bunun nasıl yapıldığını herkes zaten yaşayarak biliyor ve görüyor. Ülkemizde şimdiye kadar 121 odakta bu dönüşüm uygulamaları devam ediyor. Bunun üzerinde durup vaktinizi fazla almayacağız.

Yalnız, 'TARİHİN BİR KENTSEL DÖNÜŞÜM HÜKMÜ' olarak, benim bir tarihçi yazar kimliğiyle vardığım hüküm şudur: Bu dönüşümün birçok faydaları olmasına rağmen, genel bir sonuç değerlendirmesi olarak buna bence. 'KENTSEL DÖNÜŞÜM TÜRİYE'DE KENTSEL ÖLÜŞÜM OLMUŞTUR' da denilebilir. İyi niyetlerle başlayan bu dönüşümün gittikçe bir 'FELAKETLER VE RANTCILIK HALİNİ ALIŞI' nı tarih, 'kötü bir ibretlik örnek belgesi' olarak sayfalarına yazacak, geçecektir. Birkaç yıl önce, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın 'ŞEHİRLERİMİZE İHANET ETTİK' demesi, bunun en erkenden bir göstergesi olsa gerektir. Bunun neden böyle olduğunu burada uzun uzun anlatmamız mümkün değildir. Şimdilik bu kadar.

2-2023 yılı itibariyle Türkiye'nin ŞİDDETLE- İVEDİLİKLE- 'ikinci bir ülkesel dönüşüm' olarak ACİLEN 'TARIMSAL DÖNÜŞÜM' E İHTİYAÇ VARDIR.

3-Eskiden atalarımız, BESLENME VE BESİN ANA KAYNAĞIMIZ, EKMEK TEKNEMİZ OVALARIMIZ'I korumak için binalarını, hep dağ ve dağ yamaçlarına, boş kayalık alanlara yaparlarken, CUMHURİYET'İN İLANINDAN SONRA ne olduysa oldu, olmaz olası BÜYÜK BİR YANLIŞLIK ESERİ OLARAK Edirne'den Kars'a kadar şehirlerimizin adlarıyla anılan ovalara binalar, fabrikalar, devlet yapıları yapılmaya başlandı. Sınırlarımız gibi korunması gereken ovalar tarım tarlalarımız, canımız, gözümüz gibi korunamadı. Patenti bana ait, hep şu gaflet, dalalet, cehalet ve belki de 'İHANET' yaşandı:

'OVALARIMIZ TARIM TARLALARI, BAĞLAR – BAHÇELERE BİNALAR YAPMAK DÜŞMAN İŞGALİ BENZERİDİR'. Bunu, söylemekle ve makale, kitap konusu yapmakla kalmadım, sloganize edip, afişe olarak da milletimizi ve yöneticilerimizi uyarmak için, 2015'den beri katıldığım her kitap fuarında kendi standım olan VATAN YAYINLARI STANDIM' a astım. Resmi ve sivil bütün okuyanların beğenisini kazandı. Hiç itiraz eden olmadı. Ben de kendilerine büyük teşekkür ettim ve resmi olanlardan gereğinin yerine getirilmesini istedim.

'TARIMSAL DÖNÜŞÜM YASASI' NIN GEREKCELERİ:

1-Dünyanın her yerinde ve bizde 'VATAN TOPRAKLARI' nın iki büyük devasa düşmanları vardır:

A-DIŞ DÜŞMANLAR: Uzatmadan yazalım; bunu zaten herkes, genel tarih ve siyasi tarih dersleri okullarda okutulduğu için herkes biliyor. Bu yine aslından olarak, milletler ve devletler arası savaşların konusudur. Bunlarla topraklar, sahipleri arasında sürekli el değiştirirler. Buna, 'Savaşlarla vatan topraklarının tamamen veya kısmen kaybedilmesi' de denilir. Vatan topraklarımızı sınırlarımız üzerinden korumak amacıyla, zaten Milli Savunma Bakanlığımız , Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Milli Savunma Sanayimiz bunun için vardır. Kendilerine sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Dış Düşmanlar' dan korunma, sloganize ve afişe edilecek olunursa, 'SULH VE SALȂH İSTERSEN HAZIR OL CENGE' demek çok akli ve mantıki olur.

B-İÇ DÜŞMANLAR: Bu da genel yapılanmasıyla ikiye ayrılır:

a-Kadimden beri var olan toprak erezyonu: Bunun anlamı, ormansız ve çayır – merasız olan çıplak toprak yüzeylerindeki toprağın su kuvveti (seller) ve rüzgar kuvvetiyle, bulundukları konumlardan daha aşağılara ve genel olarak da denizlere taşınması sonucu, çıplak kaya yüzeylerinin ortaya çıkmasıyla birlikte, sonuçta ekilir-dikilir toprağın ilelebet ve ebediyen kaybedilmesi demektir.

İç düşman toprak erezyonunun Türkiye için arz ettiği büyük yıkım ve kayıpları dile getirmeyi, şu şekilde sloganize ve afişe edebiliriz:

'EREZYONLA HER YIL KIBRIS ALANI KADAR BİR TOPRAK KAYBEDİYORUZ.'

Erezyon canavarından kurtulmanın iki ilmi ve milli yolu vardır:

I-Kadimden beri var olan ormanlar ve çayır- meralık alanlarımızın canımız ve gözümüz gibi korunması;

II-Ormanlar ve çayır-meralarımızın bilinçsizce tüketilmesi ve orman yangınları sonucu, toprak yüzeylerinin çıplak yüzeylere dönüşmesi sonucu buraların ivedilikle eski hallerine getirilmesine ihtiyaç vardır.

Bu alanda zaten hükümetlerimiz yıllardan beri 'Erezyonla Mücadele ve Ağaçlandırma Programları' uygulamaya devam ediyorlar ama, günümüz itibariyle çok hızlı ve kısa zamanda sonuç alıcı yeni atılımlara ihtiyacımız vardır. Türkiye, 7'den 70'e herkesin dahil olacağı bir Japonya örneği 'TOPYEKUN VE CEBRİ BİR 5 BEŞ YILLIK AĞAÇLANDIRMA VE ÇAYIR –MERA GÜÇLENDİRME SEFERBERLİĞİ' ile 782 bin kilometre karelik vatan sathında bir karış bile olsa çıplak toprak yüzeyi bırakmamak için ivedilikle harekete geçmek gerekiyor. Hele, 'İKLİM KRİZİ' nin tam odağında yer alan ülkemiz için bu işi, daha büyük bir hayati önem arz ediyor.

Bu bölümün, slagonize ve afişini de şöyle belirleyebiliriz:

'ORMANSIZ VE ÇAYIR-MERASIZ BİR VATANIN GELECEĞİ OLMAZ.'

2-Ovalarımız tarım alanlarını BETONLAŞTIRIP – DEMİRLEŞTİRİP ELDEN ÇIKARMAK DEMEK, Türk milletini daha da giderek AÇLIK VE SUSUZLUĞA MAKUM ETMEK DEMEKTİR. Bunu yapmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Milletimize, bilerek veya bilmeyerek, bir diğer çeşit düşmanlık yapmaktır. Milletimiz, dış düşmanlarla olduğu kadar, bu iç düşmanlarla da savaşarak onları mağlup etmeye mecburdur. Aksi takdirde İSTİKLALİ VE İSTİKBALİ YOK OLACAK DEMEKTİR.

3-Dünyada birçok sahil ülkesi, denizleri doldurarak tarım toprakları kazanırlarken, Türkiye'nin hazır bunlarını feda ve heba etmesini akıl ve mantık kabul edemez.

4-Dünyanın nüfusu hızla artmaktadır. Bu artış, gıda ürünleri ve çeşitliliğine olan ihtiyacı iyice artıracaktır. 'DÜNYA DEVASA VE BÜYÜK GIDA KRİZİ ŞİMDİDEN BAŞLAMIŞTIR'. Bu sebepten önümüzdeki yıllar, 'BÜYÜK TOPRAK VE SU SAVAŞLARINA GEBEDİR'.

100 yıl önce ünlü İngiliz Başbakanı W. Churchill, 'BİR DAMLA KAN, BİR DAMLA PETROL' demişti. 20 yıla varmaz, artık bundan böyle devlet başkanları, 'BİR DAMLA SU BİR DAMLA KAN' ve 'BİR GRAM TOPRAK BİR GRAM KAN' demeye başlayacaklar, savaşı, su ve toprak zengini memleketler kazanacaklardır.

Türkiye, bu büyük ihtimali de göz önünde bulundurarak, zengin su ve toprak kaynaklarını gözü, canı gibi korumak mecburiyetindedir. Bugün itibariyle, bunların korunması, SINIRLARIMIZIN KORUNMASINDAN DAHA ÖNEMLİ HALE GELMİŞTİR. Ve hatta 'EN BAŞTA GELEN 'MİLLİ BEKA SORUNUMUZ OLMUŞTUR.'

5- DEPREM CANAVARI' nın yıkımlarına elbette, aklı ve mantığı başında olan hiç kimse sevinemez. Bayram da edemez. Uçuk, yıkık, çökük altında kalarak vefat eden vatandaşlarımıza Allah rahmet eylesin, mekanları cennet olsun. Yaralılara acil şifeler, geride kalanlara sabır ve gelecekte sağlıklı ve huzurlu günler dilerim.

Oldu da oldu! Keşke olmasaydı! Sevinilmez! Ama, eğer olabildi gözü ile bakılabilirse, ben görüşümü sizlerden özür dileyerek açıklıyorum: 'DEPREMİN FAYDALARI DA OLDU ' gözü ile bakılabilir mi?

Deprem canavarı, isteyerek veya istemeyerek, üzerlerine binalar yapılı ovalarımız tarım tarlalarımızı, bağ-bahçelerimizi, bunları bilinçsizce yıkarak bize yeniden kazandırdı sanki. Deprem uzmanları, 'BİNALARINIZI DEPREME 'GEL BENİ YIK' DEMEYE DAVETİYE ÇIKARMAYA YÖNELİK YUMUŞAK ZEMİNLER OLAN OVALAR TARIM TARLALARINA, BAĞ-BAHCELİKLERİNE DEĞİL, DEPREM CANAVARININ SEMTLERİNE HİÇ UĞRAYAMAYACAĞI SERT ZEMİNLER DAĞLIK, KAYALIK VE YAMAÇLIK ALANLARA YAPINIZ' diye Cumhuriyet'in ilanından beri bas bas bağırmadılar mı, çığlıklar atmadılar mı?

Bu uyarılar geçmişte bizi tam anlamıyla harekete geçiremediği için hiç olmazsa '6 ŞUBAT 2023 7'7 + 7'6 ÇİFTE BÜYÜK DEPREMİ' neredeyse 10 ilimizi coğrafyamız ve tarihimizden sildikten sonra, bununla aklımızın başımıza iyice geldiği şu günlerde, bütün bu anlatılanları içine alan ve isminin konulması bana ait olan 'TARIMSAL DÖNÜŞÜM YASASI', anayasal ve cezai güvenlik ve güvenceye de alınarak ivedilikle seçimlerden önce TBMM'den çıkarılmalıdır.

TARIMSAL DÖNÜŞÜM YASASI KISA VE UZUN VADELİ HEDEFLERİ

1-KISA VADELİ HEDEFLERİ:

a-Depremin 10 ilimizde yıktığı binaların enkazları kaldırıldıktan sonra, buralara 'yumuşak zemini sağlamlaştırılmış 3- 4 katlı binalar yapmak' da olsa, hiçbir binanın yapılamayacağı ve buraların sürekli tarım alanları olarak kalacağı bir hükümet bildirisiyle adı gecen yasa henüz çıkmamış olsa bile kamuoyunu açıklanmalıdır.

b-Buna ilaveten, yine aynı bildiriyle 10 deprem ilimiz dışında kalan illerde de tarımsal alanlara binaların yapılmasının durdurulduğu ilan edilmelidir.

c-Depremin yıkım mağduru vatandaşlarımıza yeni binalarını yapmaları için dağlar, dağ yamaçları, kayalık alanlardan arsa tahsisleri yapılarak, yeni binalarının 6-8 katı geçmeyecek şekilde buralara yapmaları sağlanmalıdır. Bu binalar, özelikle de inşaatlar konularında ehliyeti ve liyakatini ispatlamış olan TOKİ'ye en kısa zamanda yaptırılıp sahiplerine teslim edilmelidir.

2-UZUN VADELİ HEDEFLERİ:

a-88 ilimizde, bu illerimizin adlarıyla anılan ovalarımız tarım tarlaları, bağlık-bahçelik alanlarına yapılan binaların da kademeli olarak, bunların tarımsala yeniden döndürülmesi için de kısa zamanda 'TARIMSALA DÖNÜŞÜM YIKIM PLAN VE PROGRAMLARI' bunların da 1-2 yıl içinde bütün hazırlıkları bitirildikten sonra uygulanmalarına başlanmalıdır.

b-Yabancılara toprak ve ev satımının yasaklanması da Tarımsal Dönüşüm Yasası 'na dahil edilmelidir. Bu dahiliyet ve tatbikatı olmaz ise, adı geçen yasayla beklenen faydalar yetersiz kalacaktır.

İki notum:

-Tarımsal Dönüşüm Yasası' na isim bulunması, herhalde benin öncülüğümde olduğundan, resmi ve sivil, benden talepte bulunmaları halinde, herkese ve her kuruluşa, geçici ve kısa bir süreyle, daha geniş bilgiler vermek için ASIL MESLEĞİ EMEKLİ ZİRAAT YÜKSEK MÜHENDİSİ ve 55 yıllık yazarlık hayatında, Osmanlı ve Cumhuriyet Tarihleri konularında 83 kitap yazmış ve yayınlamış ALAYLI MESLEKLİ TARİHÇİ YAZAR sıfatlarımla danışmanlık yapabilirim.

-TBMM'de Tarımsal Dönüşüm Yasa Tasarısı hazırlanırken, bu açık mektubumdan da faydalanılarak, YASANIN MADDELERİ VE GEREKCELERİ YAZILABİLİR.

Türkiyemiz, sınırlarını 'DIŞ TOPRAK DÜŞMANLARI' dan korumak yanında, yine topraklarımıza yönelik 'GİZLİ – AÇIK İÇ TOPRAK DÜŞMANLARI' dan da ancak, akla ilk gelebilen bütün bu hedefleri gerçekleştirmek suretiyle düzlüğe çıkacaktır.