Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki “isyanın” tetiğini Yarbay Mehmet Alkan çekti. Yüzbaşı olan kardeşinin silahlı çatışmada şehid düşmesi sonucu, tabutunun başında hükümet aleyhinde demeç veren Yarbay’ın hemen arkasından, PKK Başkanlık Konseyi Üyesi Duran Kalkan’ın “Karakolda oturan askere kurşun sıkmayın.” talimatı ile ordu içerisinde planlı bir isyana çalıştıkları ortaya çıktı.

Bunlar yetmezmiş gibi, bir kadın astsubayın kameraların önünde çekinmeden şehid annesine: “Zenginler asker olmaz, onlar şehid olmaz” şeklinde söylemde bulunması bunun ciddi bir provokasyon olduğunun göstergesidir.

Yarbay’ın kameralar önünde bu tarz söylemlerde bulunması insani açıdan bir nebze kabul edilebilir ama kadın astsubayın bu tarz söylemlerde bulunması olayın organize bir iş olduğu sonucunu doğuruyor.

Yarbay’ın kameralar önündeki “gösterisi” nasıl bir psikoloji ile yapıldıysa artık, kardeşinin cenazesini bile propaganda malzemesi olarak kullanabilecek derecede “davaya inanmış” bir insan olduğunu gösteriyor. Ya da desteklediği Cemaatin PKK’nın yanında yer almasının ve bunun sonucunda kardeşini kaybetmenin verdiği bir vicdan azabı ve suçluluk duygusunun işareti olması da çok mümkün.

Üstelik Yarbay yaptığı mesleğin “adam öldürmek üzerine” olduğunu kabul etmek zorundadır. Bu işin doğasında olan, “senden önce başkalarının çıkıp seni öldürebileceği gerçeği” ile yüzleşmiş olmalıdır. Subaylık orduevlerinde gezip, postallarını askerlere boyatmak değildir. Üstelik fedakarlık yapılan bir meslek de değildir. Askerliğin karşısında ücret alınıp emekli olunur.

Yarbay’ın bu isyanını zorunlu asker olan birisinin ailesi yapsaydı bir nebze anlaşılabilirdi, fakat yaptığı iş karşılığında ücret alan birisinin böyle bir şey söylemeye hakkı yoktur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi; “Başka meslek seçseydi.”

Bu, Kaçakçılarla çatışma sonucu şehid olan bir polisin eşinin cenazede “Herkes evinde oturuyor, benim kocam hırsızla uğursuzla çatışıyor, gitsin kendileri çatışsınlar.” demesine benzer ki, o zaman polise ne ihtiyaç var diye sorma hakkı doğar.

Cemaatin ordu içerisinde etkin olması, fakat şimdiye kadar Emniyet Müdürlüğü’nde yapılan operasyonların bir benzerinin yapılmamış olması, Cemaatin bu noktadan vurmaya çalıştığının ifadesidir. Deşifre olmasın diye TSK içindeki gücünü şimdiye kadar kullanmak istemeyen Cemaatin artık başka çaresinin kalmamış olması kuvvetle muhtemeldir.

Ancak TSK’da bir isyanın sonuçları çok ciddi olabilir. PKK’ya karşı savaşmayan ve halkı kışkırtan bir ordu ile bu ülkeyi kaybetmemiz ile eş anlamlıdır.