Sa‘diyye mensupları yedi veya on iki terkli taç giyerler. On iki terkli taç on iki burcu, yedi terkli taç güneşin etrafındaki gezegenleri simgeler. Tacın üzerindeki imamenin uzunluğu yedi parmak kadar olup sarık yukarıdan aşağıya doğru imamenin etrafına altı kat dolandırılır.

Sa'diyye mensupları yedi veya on iki terkli taç giyerler. On iki terkli taç on iki burcu, yedi terkli taç güneşin etrafındaki gezegenleri simgeler. Tacın üzerindeki imamenin uzunluğu yedi parmak kadar olup sarık yukarıdan aşağıya doğru imamenin etrafına altı kat dolandırılır. Bu durum altı yönden (yer, gök, doğu, batı, kuzey, güney) gelecek olan ilim, marifet ve hikmeti tarikat büyüklerinin yine bu yönlerden gelen ruhaniyetleri sayesinde alabileceklerine işaret eder. Sultan Baybars döneminde başlayan Şam'dan hacca hediye gönderme geleneği Osmanlılar döneminde de sürdürülmüştür. Her yıl Şevval'in 16. günü içine hediyelerin konulduğu mahmil develerin sırtında Meydan mahallesindeki Sa'dî Zaviyesi önüne getirilir; alimler, ayan, devlet adamları ve bütün halk mahmilin getirilişini izler, şeyhin topluluk huzuruna çıkması halkın coşup heyecanlanmasına sebep olurdu. Şeyh zaviyenin penceresinde durur, halk mahmilin gelişini ve Sa'diyye büyüklerinin dergah kapısında geçiş merasimi için beklerken zaviyede hazırlanan helva şeyh tarafından önce mahmili taşıyan deveye yedirilir, daha sonra halka dağıtılırdı. Mahmili taşıyan deve şeyhin bulunduğu pencere önüne getirilir, bu esnada şeyhi ve tarikatı öven kaside ve ilahiler okunurdu. Şam'da yüzyıllar boyu devam eden bu gelenek I. Dünya Savaşı sırasında sona ermiştir (Şemseddin İbn Tolun, I, 129, 173, 369, 370; M. Gāzî Hüseyin Âgā, II, 74). Şam Salihiye mahallesindeki zaviye şeyhlerinin genelde ulemadan olduğu ve camilerde ilim halkası kurduğu kaydedilmektedir. Zaviyenin şeyhlerinden Abdülkādir b. Ömer et-Tağlibî, şehir kadısının Salihiye halkına yaptığı zulme karşı çıktığı için Vali Osman Paşa tarafından Kıbrıs'a sürülmüş ve orada idam edilmiştir (İbn Kennan, s. 349). Sa'diyye tarikatında biri teberrüken, diğeri hakiki olmak üzere iki türlü intisap vardır. Teberrüken intisap mücahede ve biat olmaksızın gerçekleşir. Bu tür intisaplarda müntesiplere bazı zikirler telkin edilebilir, Sa'dî sarığı giydirilebilir, evrad okuma icazeti verilebilir. Ancak tarikata hakikaten intisap etmek isteyen kişinin mürşid-i kamilden zikir telkini alıp seyrüsülûke başlaması gerekir. Tarikatta müridlere bulundukları seviyeye göre fukara veya derviş, çavuş, nakib, halife gibi isimler verilir. Muhammed Gāzî, tarikattaki bu yükseliş basamaklarının askerî sistemle benzerlik gösterdiğini söyler. Ona göre bu sıralama sûfîlerin ribatlarını, zaviyelerini İslam coğrafyasının çeşitli bölgelerinde kurmaya başlamalarıyla birlikte ortaya çıkmış, özellikle Haçlı saldırılarına karşı kurulan ve daha sonra zaviyeye dönüşen ribatlarda uygulanmıştır. Askerî amaçlarla ihdas edilen bu sistem sonraki dönemlere müridlerin işlerine bakma, zikir merasimlerini idare etme gibi hususlara da intikal etmiştir (eṭ-Ṭarîḳatü's-Saʿdiyye, I, 147).sadettin Cibavî Türbesi