Muhammed İzzet Derveze 1887 yılında Filistin’de doğdu. 1984 yılında Şam’da vefat etti. Müfessir ve tarihçi. Hayatını Kuran’ı anlamaya adadı. Zor bir hayat yaşadı. Osmanlı’nın yıkılışına şahit oldu.

Muhammed İzzet Derveze 1887 yılında Filistin'de doğdu. 1984 yılında Şam'da vefat etti. Müfessir ve tarihçi. Hayatını Kuran'ı anlamaya adadı. Zor bir hayat yaşadı. Osmanlı'nın yıkılışına şahit oldu. Hayatı boyunca İngilizler ve Fransızlar ile mücadele etti. İki dünya savaşını ve İsrail'in kurulduğunu gördü. Bir ara baskıdan Türkiye'ye kaçtı. Türkiye'de bile ülkeye izinsiz girdiği için hapsedildi. İngilizler tarafından burada da rahat bırakılmadı.

Derveze gençlerin klasik tefsir kitaplarını yeterince anlamadıklarını düşünüyordu. Çağdaş bir tefsir yazmaya karar verdi. Adına da et-Tesir'ul Hadis (Çağdaş Tefsir) dedi. Detayları uzun uzun anlatmaya vakti olmadı hiç. Kur'an'ın nasıl doğru anlaşılacağına ve onunla sorunlarımızı nasıl çözeceğimize odaklandı. Müslümanları en başından eğitmek gerektiğine inanıyordu. Tefsirinde surelerin nüzul sırasını esas aldı. Bunu yapan ilk kişi oldu.

Ona göre Kur'an ve Hz. Peygamber'in (sav) hayatı bir bütündür. Çünkü Kur'an'daki pek çok ayet Peygamberimiz (sav) döneminde yaşanan olaylarla ilgilidir. Yine Kur'an'ın mesajı evrensel ama hitabı Arap toplumuna yöneliktir. Bu anlamda Hz. Peygamber'in hayatı ile o dönemin özelliklerini de incelemek gerekir. Çünkü her sözün bir bağlamı vardır. Sözü bağlamı dışına çıkarmak beraberinde yanlış anlamaları getirebilir.

Kur'an'ın hitabı Arap toplumunadır derken Kur'an'ın, öyle çoğu kimse tarafından anlaşılmayacağını da düşünmemek gerekmektedir. Kur'an'ın dili ve ana mesajı karmaşık değildir. Hatta Kur'an'ı Kerim'in en önemli vasfı kolay anlaşılmasıdır. İlk muhataplarından cahil olanlar da alim olanlar da onu hiçbir açıdan anlaşılmaz bulmamış, 'bu kitap ne söylüyor böyle' dememiş kolayca ret ya da kabul aşamasına geçmişlerdir.

Ona göre Kuran'ın özü ve amacı tevhittir. İnsanları tek Allah'ı bilmeye çağırmaktır. Sonra ahlaktır. Kur'an'da emirler ve yasaklar nettir. Anlamı kapalı gibi görünen ve ilk bakışta anlaşılamayan ayetlerin sırrını çözmeye çalışmak ise doğru değildir. Bunlar detaylarına dalınması gereken konular olarak görülemez. Melekler, cinler ve Adem'in (as) nasıl yaratıldığı gibi konular Allah'ın azametine ve hükmünde eşsiz olduğuna vurgu yapmak içindir.

Mesela Kur'an kıssalarının da temel amacı tarihi şahsiyetler hakkında bilgi vermek değildir. Ahlaka vurgu yapmaktır. Hz. Peygamber'e (sav) ve vahyin mesajına dikkat çekmek içindir. Kur'an'da cinler hakkında verilen bilgi muhatap Arapların zaten aşina olduğu bilgilerdir. Kur'an başından beri toplumun anladığı dilden konuşmaktadır. Onu toplumun anlamadığı bir dile dönüştürmenin faydası yoktur.

Yine ona göre Kur'an'dan bilimsel bir teori çıkarmaya çalışmamak gerekir. Kur'an iman ve güzel amel kitabıdır. Bazı ayetlerin tıp, hesap, astronomi vs. gibi ilimlerin temeli yapılmaya çalışılması Kur'an'ın mesajının anlaşılmasına engeldir. Kur'an'da şifre, bilmece, bilim ya da sır yoktur. Sadece tevhit ve Peygamberimiz 'in (sav) ahlakı vardır. Kur'an'dan bu iki dersi çıkarabilirsek ümmet olarak sorunumuz da Allah'ın izniyle çözülecektir.