Edebiyatın ziyasındaki tarih, milletlerin kültür ve güç aynasıdır. Herkes dikkatlice bakarsa milletinin sosyolojik yapısını da gücünü de bu aynada görebilir. 1978’de başladığım 42 yıllık araştırmalarımın sonunda kavradım bu gerçeği.

Edebiyatın ziyasındaki tarih, milletlerin kültür ve güç aynasıdır. Herkes dikkatlice bakarsa milletinin sosyolojik yapısını da gücünü de bu aynada görebilir. 1978'de başladığım 42 yıllık araştırmalarımın sonunda kavradım bu gerçeği.

Yüksek öğrenimimin 3.yılında Osmanlı yazarı Refik Halit Karay'ın Memleket Hikayeleri eserini tahlil görevi almıştım. Neydi memleketin hali? Sunum yaptığım gün gözleri dolmuştu anfideki herkesin. Niye? 1974 Ecevit affının militanları memlekete dağılmış, devrim aşkını yayıyordu. Karşılarına da vatan aşkıyla öfke dolmuş ülkücüler çıkmıştı. İki taraf da memleketi için mücadele duygusallığıyla yüklüydü ya edebiyat tarihinden yansıyan dertlerle tetiklenip dolan gözler ayrıca kıvılcımlar da saçıyordu dört yana. Ateşle suyun birlikteliği olur mu demeyin, bunu gördüm ben.

Her sorun ve olayda sağdan da soldan da topluma savrulan bu kıvılcımlar, devlete sızmış ihanet odaklarınca körüklene körüklene yangına dönüşürken dolan gözlerin yaşı da akmaya başlıyor, git gide sele dönüşüyordu. Adım adım 1978-80 arası yangın yerine dönmüştü ülkem. Akan kan, yağan gözyaşlarıyla köpürür olmuştu ama çatışanların 12 Eylül Darbe senaryosuna oyuncu durumuna düştüklerini bizim gibi fark edenler kısık seslerdi. Zifir oturmuştu dudaklar üstüne.

Zifir, katran yüklü sigara dumanının yağlı kiri demek. TDK sözlüğünde Refik Halit Karay'ın şu örnek cümlesi netleştiriyor anlamını: Bıyıklarının ortası belli ki tütün zifirinden kınalı bir hal almıştı. Ey gidi memleket aşkı, vatan aşkıyla yana tüte zifirlene kınalanmış yiğit gençler! Yanarım da size yanarım! Romanınızı yazdım, adı Vebal! Kiminde vebal? Eğitim yuvalarında kınalanıp zifirle zifiri karanlıkta kör dövüşü ettiniz de alamadık bir türlü sizi ziya içine eğitimle.

Ziya ışık, aydınlık demek. TDK sözlüğünde yine R.H. Karay'dan şu cümleyle örneklenmiş: Dışarıda batmış güneşin bıraktığı ziya artık fersizleşiyor. 27 Şubatta İdlip'te sivilleri koruma hizmeti yaparken insanlık düşmanı Esed'in uçak bombardımanıyla 34 güneşimiz battı yine. Acılarıyla fersizledik. Baş sağlığı diliyorum büyük milletime, eğitim gücüyle uzaktan kumandalı ropot askerlere kavuşma özleminin feryadı içinde. Neler yaşadık eğitim derdiyle hatırlayalım:

Dünya rekabetinde ezilmemek için eğitimde ilerleyemedik demişti Cumhurbaşkanımız. Başbakanken de dünyayla rekabet edemezsek vagon oluruz, meslek liseleri çoğalsın demişti. Koç Grubu da 'meslek lisesi memleket meselesi' reklamı vermişti ekranlara. 13 Şubat 2011 günü araştırmalarımı iyi takip eden Samsun gazetesine Kalkınmak İçin İşe Odaklı Eğitim, derslik değil işlik demiştim, gelin birlik içinde bu yolu açalım demiştim. Ana muhalefet bu sözlere destek olacağına amaç imam hatiplerin önünü açmak eleştirisi getirmekten başka iş yapmadı. Ticarî amaçlı dershanelerin kaldırılmasına da karşı çıktı. Birlik olunamadı, eğitim yap boz oyuncağı oldu ve sürekli bakan-bürokrat değişip durdu.

Yığın bilgi aktarımına dayalı sınav odaklı sistemin temeli 1946'da ABD'yle anlaşma sonucu atılmıştı. O anlaşmanın metni bende var, hala saklıyorum. Çağın gelişmelerini takiple elinden iş gelen insan yetiştirmeye odaklı müfredatları, işliklerde bilgi kullandırma yoluyla kazandıramadık. Görsün artık herkes her dersini iş yerinde diyemedik. İşlik deyince sadece atölye anlaşıldı. Oysa edebiyattan tarihe her dersin işlikte bilgi kullandırmayla araba kullanmak gibi nasıl unutulmaz kazanım yapılabileceğini deneylemiş, sonuçlarını da görmüştük. Bakanlığın da katılımıyla düzenlenmiş bir sempozyumda bildiri olarak sunduk. Ardından tecrübesi kamuoyunca iyi bilinen birkaç eğitim kurumunda paylaştığım bu somut sonuçlu uygulamaya, tecrübeli birçok öğretmen desteğini de görünce medyaya da sunduk.

Uygulamayla ilgili yazıp çizmemiz ısrarla sürdü, sürüyor ve dua ediyorum ki Tevfik Fikret'in deyimiyle kavi muhyi bir el uzansın. Umutluyum. Niye? Şimdiki Bakanın adı Ziya! Kurduğu Gazi Ü. Kolejlerine onun çalışma arkadaşlarıyla 10 yıl hizmet ettim. Kendisine önerim şuydu: Sizi dinlemeseler de ekip arkadaşlarınızla yönetimler üzerinde büyük bir baskı grubu olabilirsiniz. Çünkü öğretmenlerin gönül gücü ancak eğitim bilimcilerin rehberliğiyle harekete geçer.

Bakan olunca kendisi de kamuoyu da şaşırmıştı. Hani gericiydi iktidar? Halkın sesini özeleştiri konusu yapıp ardından da tüm ülkenin tanıdığı bir eğitim bilimciyi Bakan yapması çare özlemi göstergesi değil mi? Bizim bardağın hep boş tarafını gören bir muhalefet sorunumuz var. Rakip mi asla iyi niyetli olamaz! Bu anlayışla düşman kılıcı sallama pozisyonuna düşülebileceği veya onun ekmeğine yağ süreleceği fark edilsin artık. Bu kadar tecrübe yetmedi mi?

Doğruya doğru demek, aydın sorumluluğu. Atatürk'ün vurguladığı sürat ve hareket mefhumuna göre her alanda ilerleyebilmek, eğitimde atılım yapabilmemize bağlı. Ziya Hoca, öğretmen eğitiminden müfredata yoğun bir çalışma içinde. Pilot uygulamalarla yani deney sonuçlarını görerek yürümek istiyor. Bilim insanı anlayışı değil mi bu?

Eğitimde birikmiş sorunları çözme çabası başka sorunları da getirebilir. Dert yüklü bir kamyon oldu millî eğitim çünkü. Bakımları zamanında yapılamamış, her yanından çeşit çeşit sesler geliyor. Frenine aniden basılabilir mi? Sıfır kamyon üretmeli aslında ama çoğu ülkenin nüfusundan fazla öğrencimiz var. Böyle bir ekonomik yükün altına girmek çok zor.

  1. H. Karay, Osmanlı toplumuna ayna tutuyordu ama Mustafa Kemal'in faaliyetlerine karşı çıkıyor ve ona yazılarında alenen çıldırmış, milleti perişan edecek diyordu. Yüzlerce baskı yapan Şu Çılgın Türkler onunla çile çeke çeke yürüyen milletimizin romanı. Tekrar yazdırabilecek bir siyasî irade girebilir böyle bir ağır yükün altına ancak.

Herkes iyi bilmeli ki Yücel-Tonguç sonrası nasıl tufan olduysa Ziya'dan sonrası da tufan! 18 yıldır yaşadık, gördük. Sakın ha! Ziya'yı fersizleştirecek sorumsuzca eleştiriler yapılmasın! Tersine parlaması için gücü olan enerji desteği versin.