2007 yılında İstanbul Kasımpaşa İlçesi’nde faaliyetini sürdüren Piyalepaşa Talebe Yurdu(Kur’an Kursu)’nun yıkım olayı hafızalarda yerini korurken yine tartışılan bir yurt yıkım olayı daha yaşanmıştır.

Evet! Yıkılan binalar yapılır da yıkılan gönülleri onarmak hiç kolay olmuyor; maalesef olamadı da!

2007 yılında İstanbul Kasımpaşa İlçesi'nde faaliyetini sürdüren Piyalepaşa Talebe Yurdu(Kur'an Kursu)'nun yıkım olayı hafızalarda yerini korurken yine tartışılan bir yurt yıkım olayı daha yaşanmıştır.

İstanbul'un Kağıthane İlçesi'nde faaliyetini sürdüren Sadabad Öğrenci Yurdu'nun Kağıthane Belediyesi'ne bağlı ekipler tarafından gece yarısı yıkılması yeni bir tartışma, kızgınlık ve üzüntüye yol açmış her türlü medyada yoğun olarak yer almıştır.

Her gün eski binaların yıkılıp yenilerinin yapıldığı İstanbul'da bir yurt binası yıkımının yazılı, görsel ve sosyal medyada geniş şekilde yer almasının nedeni; bu yurt binasının ait olduğu derneğin bir cemaatin hizmet alanı dahilinde olması ve bu cemaatin mevcut iktidarı desteklemediği iddialarının kamuoyunda yer almasındandır.

Bundan kaynaklı veya değil; ben işin bu tarafından çok bu olayların milyonlarca Müslümanın üzülmesi ve kırılmasına neden olmasıdır.

Eğer, bu olayların arka planında siyasi tercih veya bir rant meselesi varsa bu durumun vebalini bir Müslüman olarak bırakınız izahını yapmak düşüncesi bile içimi acıtıyor!

Burada esas olan kimin haklı olup olmadığından çok bu olayın Müslümanlara olan yansımasıdır. Müslümanların birlik beraberliğe hiç olmadığı kadar ihtiyacı olduğu bir dönemde çözümü çok kolay olan sorunlarda zor olan çözümsüzlüğü seçip birbirlerini üzmeleri, ağır ithamlara tabi tutmaları üzerinde kafa yorulması gereken en önemli sorundur.

Burada düşünülmesi gereken en önemli mesele siyasetin içinde aktif yer alan insanların duygularından çok bu siyasilere oy veren milyonlarca Müslümanın tercihine yön veren duygularıdır. Özellikle bu duygular çok önemli olup hassasiyetle dikkate alınmalıdır.

-Siyasiler bugün var, yarın yok!

Nitekim, Kasımpaşa Piyale Yurdu'nun yıkıldığı dönemde siyasetin tepesinde aktif yer alan siyasilerin şimdi adı sanı okunmuyor, okunsa bile bir kıymetleri yok?

Şimdi siyasetin içinde olanların çoğu da üç beş yıl sonra olmayacak. Ancak, yıkılan binaların yerine yüzlercesi yapılmış ve yapılmaya devam edilmekte ve hiç şüphesiz gaye Allah(cc)'ın rızası olduğu sürece Allah(cc) izniyle devam edecektir.

Elbette ki, ben bir tarafım ve bulunduğum taraf benim için çok çok kıymetli olup hiç bir siyasi kişi ve teşekküle asla değişmem. Ancak, olayları değerlendirirken hepimiz itidalli olmalıyız. Şunu da belirteyim yaşanan bu olaylar yüzbinlerce insanı derinden üzdüğü gibi beni de aynı şekilde üzmektedir; ancak, üzülmekle sorunlar çözülmüyor. Çözülemediği gibi bu çözümsüzlük birilerinin ekmeğine ballı kaymak sürmektedir.

Siyasi tercihlerin gerekçelerini de çok iyi anlıyorum; ancak, şunu da iyi bilelim ki, gerekçelerimiz ne kadar haklı olursa olsun yaşanan bu ve buna benzer olaylardan İslam düşmanları dört köşe olup çok sevinmektedirler.

İçimiz acısa üzülsek de bu durumlarda sükunet ve soğukkanlılığımızı muhafaza edip yazılı, sözlü ve sosyal medya çöplüğünden uzak durmanın daha faydalı olacağını düşünüyorum. Çünkü, yukarıda ifade ettiğim gibi bu tür tepkiler sorunun çözümüne katkı yapmadığı gibi Müslümanlar arasındaki kırgınlıkları daha da onarılamaz hale getirmektedir.

Kaldı ki, yaşanan olayla ilgili tarafların açıklamaları mevcut olup hangi açıklamanın doğruluğunu en iyi Yüce Rabb'im bilir. Ayrıca, Allah(cc)'ın dinin öğrenilmeye, öğretilmeye, yaşanılmaya ve yaşatılmaya çalışıldığı yerler sahipsiz değil ve buralara yapılacak her türlü mütecaviz davranışların cezası bu dünyada olmasa bile öbür dünyada mutlaka verilecektir.

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, kim zerre kadar iyilik veya kötülük yaparsa Allah(cc) katında karşılığını bulacaktır. Onun için üzüntüye kapılmadan kırgınlıkların bertarafı bu tür olayların yaşanmadan çözümü için sorumluluğumuz oranında gayret etmeliyiz.

En önemlisi dua etmeli ve fitneden uzak durmalıyız. Fitnenin içerisinde yer almak, fitne ateşine benzinle gitmek maksada hizmet etmediği gibi sahibine de zarar olarak geri dönecektir.

Yıkım olayı ile ilgili olarak Kağıthane Belediyesi, ''yapılan saha çalışmasında yapının betonarme kısımlarından alınan numunelerden hazırlanan risk tespit raporuna göre, yurt ve lojman binasının depreme karşı statik yönden tehlikeli, can ve mal güvenliği açısından riskli" olduğu açıklamasıyla yıkımı haklı göstermeye çalışsa da bu olayın beni üzen en önemli tarafı, gece yarısı bir baskınla bu yıkımın gerçekleştirilmesidir Gerekçesi ne olursa olsun burada iyi niyet olmadığını, düşünüyorum. Gündüzler çuvala mı girdi be kardeşim! Bununda bir usulü var!

Ayrıca, aynı şartlarda binalar hemen yıkılacaksa Kağıthane'nin yarısı yıkılması gerekmez mi?

Sadabat Eğitime Hizmet ve Kültür Derneği Yetkililer ise,' yıkım kararı için kendilerine herhangi bir bildirimde bulunulmadığını; yıkım gerekçesinin binanın eski ve yıpranmışlığının açıklanmasına rağmen belediye tarafından kabul edilen sertifikalı kuruluşlarca verilen raporlara göre binanın sağlam olduğunu' açıklayarak binanın tahliyesi ve yıkılmasının hukuk dışı olduğunu açıklamaktadırlar.

Belediye yetkililerinin açıkladığı gibi binanın yıkılması can ve mal güvenli açısından riskli olduğu için değil de yıkımın arka planında kamuoyunda yer aldığı gibi siyasi bir gerekçe veya rant varsa bu durumun hiç kritiğini yapmadan Allah(cc)'a havale ediyorum.

Aynı şekilde derneğin açıklamaları gerçekleri yansıtmıyor, yapılması gerekenleri yapmayıp gerçekleri saptırıyorlarsa onlar için de yapılacak en iyi şey Allah(cc) havale etmektir.

Söylenecek çok söz, sorulacak çok soru olmakla birlikte mesajın anlaşıldığını düşünüyorum.