Tek Adam iyi değil..

Mustafa Kemal kendi indî ve tamamının yanlış olduğu ilmen ispatlanmış; şapka devrimi, harf devrimi, gibi işleri dayat(a)masaydı; yani Millî Mücadele kadrosu dirayetli davranıp şura – meşveret hayata geçirilebilmiş olsaydı..

Tarihimizle kopukluk yaşanmamış, İslâm dünyasının hálâ bir halifesi olmuş, bu sayede dünya üzerindeki esaslı bir gücün mümessili olarak söz sahibi olmuş, ecdad yadigarı ilim ve hikmeti devam ettirerek dünyanın en güçlü ülkesi olmuş olabilecektik...

Bütün bunların olmayışı bir kişinin, TEK ADAM olma ihtirasının ve kafasındaki projeleri mutlak hakikat sanmasının acı sonucudur...

* * *

Geçenlerde Japon asıllı Amerikalı yazar Michiko Kakutani’nin “Hakikatin Ölümü-Trump Çağında Yalancılık Sanatı” adlı kitabı yayımlandı.

Kitapta Cumhuriyetçilerin stupid (delibozuk, aptal) Trump’la baş edemeyince, onun yalanlarını, devlet makamlarına vasıfsız kişileri getirmesini ve pervasız kararlarını görmezden geldiklerine değiniliyor...

“...Trump empatiden tamamen yoksundu ve güçlü olan kazansın diyen bir dünya görüşüne sahipti: Ya öldür ya da öl ve her zaman intikamını al… Bu, baskıcı babası Fred’in ona öğrettiği, her zaman bir kazananın bir de kaybedenin olacağını söyleyen karanlık bir dünya görüşüydü. İlk akıl hocalarından Roy Cohn ise ona şunu öğretmişti: Zorda kaldığında ‘Saldır, Saldır, Saldır.’

Trump dahil, gelmiş geçmiş bütün diktatörleri, bütün “Tek Adam”ları çevresindeki menfaat çetesi var eder!.

Kakutani, Kongre’deki daha pek çok Cumhuriyetçi, akıldan, sağduyudan ve politikaların müzakere süreciyle belirlenmesi ilkesinden vazgeçmişti..” diye ilâve ediyor.

* * *

Kitaplarla devam edelim. Bu kez de yerli (!) bir yazarın kitabına; Sabahattin Önkibar'ın “Yazılamayanlar”ına bakalım. Kitapta yazılanlar doğru ise Erdoğan da maalesef bir “Tek Adam” olmuş... (Bildiğim kadarıyla Önkibar’a henüz bir tekzib dâvası açılmadı..)

Kitabın “Tayyip ile Ali Babacan’ın Beton Tartışması” bölümünden: “

“Ali Babacan ekonomiden sorumlu bakandır. Bir gün bakanlar kurulu toplantısında şunu söyler: ‘İnşaat sektörü günü kurtarır ama geleceği kurtarmaz... Ölü yatırımdır. İnşaat yerine üretime katkı yapacak alanlara yönelmeliyiz...’ Ali Babacan’ın bu samimi teklifi şu sözle kesilir: ‘Ali Bey inşaat sektörü kaç kaleme katkı yapıyor, biliyor musun?’ Babacan araya giremeden devam edilir: ‘Ekonomimizi bu sektör ayakta tutuyor. Bunu nasıl görmezsin...’

Babacan’dan cevap: ‘Efendim çok haklısınız. Yakın geleceği kurtarmak için inşaat sektörü dinamo ancak uzun hatta orta vadede çözüm değil... İnşaat biter, yapı paydos olur. En önemlisi inşaatın üretime katkısı yok!’

Babacan’ın sözü bu kez sert şekilde kesilir: ‘Hâlâ ne diyor bu... Senin amacın hükümetimizi sabote etmek mi?’ Ali Babacan’ın yüzü bembeyaz olur: ‘Estağfurullah efendim. Ben Türkiye’nin geleceği için söyledim bunları...’ Aldığı cevap şu olmuş: Biz Türkiye’nin geleceğini düşünmüyor muyuz?..”

Tek Adam rejimleri böyledir. Bir kişinin düşünmesi yeter... Başkalarının düşünmesine gerek yoktur. Hem zaten onlar kendisinin yanında kimdirler ki? Onlar ne anlarlar ki?