11 Mart 2020… Türkiye’de ilk koronavirüs vakasının açıklandığı tarih. Tam iki yıl olmuş. 11 Marttan itibaren geçen hiçbir gün eskisi gibi geçmedi. Tüm dengeler sarsıldı, düzenler bozuldu. Dünya bir virüs ile savaştı ve hala savaş devam ediyor.

11 Mart 2020… Türkiye'de ilk koronavirüs vakasının açıklandığı tarih. Tam iki yıl olmuş. 11 Marttan itibaren geçen hiçbir gün eskisi gibi geçmedi. Tüm dengeler sarsıldı, düzenler bozuldu. Dünya bir virüs ile savaştı ve hala savaş devam ediyor.

Filmlerden yada hep bize uzak ülkelerden alışık olduğumuz 'salgın' ilk kez hayatlarımız üzerinde etkili oldu. Daha önce tecrübe etmediğimiz bu duruma alışmaksa hiç kolay olmadı.

Sektörler alt üst oldu, sosyal hayat, ekonomi, ulaşım ve eğitim duraksadı, ameliyatlar ertelendi.

Bir pandemi insanların hayatından 2 yıl çaldı. İki yıllık birikimler hiç oldu. İnsanlar sevdiklerini birer birer kaybetti. Dün hatırlanmayan ölüm bugünün baş köşesinde unutulmaz oldu.

En sevdiğiniz insanı toprağa koyup veda edemediğinizi düşünün. Ona son kez sarılamadığınızı. Ne acı…

Üniversite hayalleri ertelendi, gelecek beklentisi kalmadı.

Düğünler ertelendi, yeni iş fırsatları kaçtı.

Turizm battı, insanlar işsiz kaldı. Kimse alanındaki sektörde kalamadı.

Evlerinden dışarı çıkamayan, işsiz kalan insanların psikolojisi çöktü. Belki de uzun zamandır bir arada olmayan aile üyeleri yan yana kalınca kavgalar da kaçınılmaz oldu.

İnsanlar hastalık hastası olmaya başladı. Hastaneler doldu taştı. Panikatak oranı ve stres arttı.

İki yıl hayat durmadı ama yaşanmadı da.

Yavaş yavaş azalan vakalar ile şimdi ne olacak? İnsanlar eskisi gibi yaşamaya devam edebilecek mi peki?

Pandemi bitse de insanlar, ülkeler üzerindeki etkisi bitecek mi?

İnsanlar maskeleri çıkarsa da kafalarındaki alışılmış hastalık korkusunu yenebilecekler mi?