Komşu ,  TDK’ye göre  birbirine bitişik ya da yakın konutlarda oturan kimselerin birbirlerine göre aldıkları ad, sınır ortaklığı bulunan yerler olarak tanımlanmıştır. Komşuluk ,  insanların toplum halinde yaşamalarının zarûri bir neticesidir.

Komşu , TDK'ye göre birbirine bitişik ya da yakın konutlarda oturan kimselerin birbirlerine göre aldıkları ad, sınır ortaklığı bulunan yerler olarak tanımlanmıştır. Komşuluk , insanların toplum halinde yaşamalarının zarûri bir neticesidir. İnsan sosyal bir varlık olduğuna, bu sebeple tekbaşına yaşayamayacağına göre etrafında komşularının olması kaçınılmazdır. Ancak komşu sayılmak için taşınmazların bitişik olması aranmaz. Burada mesafe değil yapılan eylemlerin etki alanında olup olmama kriteri aranacaktır. Komşu tarafından gerçekleştirilen rahatsız edici eylemlerden etkilenildiği sürece ne kadar uzakta olursa olsun komşu sayılacaklardır.

KOMŞU HAKKI DÖRT TARAFTAN KIRK EVDİR !

İslam hukukuna göre de komşuluk hukuku için , rivayete göre Hz. Aişe (R.Anha) bunun her taraftan kırk evlik bir mesafe olduğunu ve bunlar arasında komşuluk hukukunun olacağını söylemiş, Hz. Ali (ra) de bir kimsenin sesinin duyulabileceği yere kadar olan mesafe içinde kalanların komşu sayıldığını ifade etmiştir.

Medeni Hukuka göre de aynı binanın bağımsız bölümlerinde oturanlar da komşu sayılır. Yani illa ki komşu taşınmaz olması şart değildir. Bu kişiler ister sahibi, ister kiracı olsun komşu sayılacaklardır. Aynı binanın, apartmanların bağımsız bölümlerinde oturanlar, iş hanlarında bürosu, mağazası, işyeri olanlar, ister kat maliki, ister kiracı olsunlar birbirlerinin komşusudurlar.

Komşular arası, mülkiyet hakkından doğabilecek sorumluluk ve ödevler, Türk Medeni Kanunu 'komşu hakkı' başlığı altında düzenlenmiştir. Komşu taşınmazdan gelebilecek her türlü zarar verici taşkınlıklara karşı komşunun korunması amaçlanmıştır. Öngörülen sorumluluk türü netice sorumluluğudur . Yargıtay içtihatları da incelendiğinde, sorumluluğun, kusur olmasa dahi doğduğu görülmektedir. Sorumluluğun doğması için hukuka aykırılık ile zarar arasında illiyet bağının kurulması yeterlidir. Hukuka aykırılığın devamlılığı, tekrar etmesi, tesadüfen olmaması, diğer taşınmaz üzerinde zarar etkisinin oluşması, yerel adete göre komşular arasında hoşgörü sınırını aşması gerekmektedir. Hoşgörü sınırı somut olaya göre değerlendirilmekte komşular arasındaki denge gözetilmektedir. Zarar ile taşkınlık arasında illiyet bağı kesilir ise sorumluluk doğmayacaktır.

TAŞKIN EYLEM SAYILAN HALLER HANGİLERİDİR ?

Taşkın eylem, komşu taşınmazda zarara sebebiyet vermişse veya zarar tehlikesi yaratıyorsa, bu fiilin engellenmesi, zarar doğurmuşsa, zararın giderimini talep hakkı söz konusu olacaktır. Türk Medeni Kanunu, 'Komşu Hakkı' başlığı altında, taşınmazı kullanma biçimini 737.madde ile düzenlemiş, birtakım eylemleri (duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartmak, gürültü veya sarsıntı yapmak) örneklendirerek sayma yoluna gitmiştir

Taşkın eylem, Türk Medeni Kanunu'nda sayıldığı gibi, duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yapmak gibi eylemlerin yanında 'taşınmazın havasının, manzarasının, güneşinin kapanmasına ya da azalmasına' sebep olmak şeklinde de olabilir. Işık, hava, rüzgar, su gibi enerji kaynaklarından faydalanmasını engelleyecek müdahaleler de taşkın eylem sayılacaktır. Sadece maddi değil manevi zararlara yol açan eylemler de taşkın eylem niteliğinde sayılmaktadır. Kişilerin ruhsal yapılarını olumsuz etkileyecek rahatsız edici veya tiksindirici davranışlar da taşkın eylem olarak nitelendirilebilir . Ses ve gürültü gibi bazı taşkınlık halleri için sık ve sürekli olması, gündüz veya gece gerçekleşmesi gibi kriterler göz önüne alınmalıdır. Evin duvarına çivi çakmak, geçici tadilat sebebiyle meydana gelen sesler de süreklilik durumu, gece ve gündüz gerçekleşme durumuna göre değerlendirilecektir. Köpek havlaması , kalorifer tesisatından kaynaklı gürültü gibi hususlar somut olay nezdinde, değerlendirilecektir. Taşınmazın kullanım amacına uygun kullanımı taşkınlık arz etmeyecektir. Örneğin ahır olarak kullanılan bir taşınmazın kullanımından kaynaklı olarak ortaya çıkan koku taşkınlık meydana getirmez. Ancak bu ahır olan taşınmaz şehirleşme sebebiyle şehir içinde kalmışsa ve bu durum rahatsız edici bir durum haline gelmişse ahır sahibinin yeni komşular karşısında öncelik hakkı olmayacaktır. Bunun yanında mevcut bir mezbahanın bulunduğu yerden ev alan kişi de koku sebebiyle taşkınlıktan bahsedemeyecektir . Ayrıca zarar verebilecek ve her şeyden önce sağlığa dokunan taşkınlıklar, kimyasal işletmelerden çıkan gazlar, suyun kirletilmesi, tozların içeriye girmesi, çeşmelerin, hendek sarnıç, lağımların rutubet yapması, kurum veya suman yüzünden ekinlerin zarar görmesi taşkın eylem kapsamına girmektedir.

Türk Medeni Kanunu madde 740 , bitkiler başlığı, ile komşunun arazisine taşarak zarar veren dal ve köklerin, komşu tarafından verilecek uygun süre zarfında malik tarafından kaldırılmaması halinde, taşkınlık yaratan dal ve köklerin taşkınlığa maruz kalan komşu tarafından kesilerek, komşunun mülkiyetine geçirebilmesini düzenlemiştir. Ayrıca ekilmiş veya üzerine yapı yapılmış arazisine dalların taşmasına katlanan komşu, bu dallarda yetişen meyvaları toplama hakkına sahiptir. Madde metninde, zarar veren dal ve köklerden bahsedildiğinden, komşu malik, zarar vermeyen ağaç ve dal köklerinin, kendi taşınmazına geçmesine katlanacaktır. Zarar verme eylemi, taşkın dal ve kökün, kalıcı, sürekli ve yatay bir şekilde komşu araziye geçmesi demektir. Sınır için dikilen ağaçlar, taşkın bitki olarak nitelendirilemez.

Yargıtay, kavak ağaçlarının taşkınlığı ile mülkiyet hakkının ihlaline ilişkin açılmış bir davada, kavak ağaçlarının endüstride kullanılan ağaçlar olması, olgunlaşmayla kesildiği, bu seviyeye geldiğinde ağacın gölgesinin komşu için tahammül sınırlarını aşıp aşmaması ve devamlı zarar verecek bir hale gelip gelmemesinin araştırılması gerektiği, görüşündedir . Taşkın bitki sebebiyle zararın oluşup oluşmadığı, zararın derecesi, hangi önlemler ile uyuşmazlığın çözüleceğine dair bilirkişi raporu alınması ve alternatif çözüm yollarının raporda açıklatılması gerekmektedir . Olumsuz etkinin tespiti de bazı hallerde bilirkişiler tarafından yapılabilecektir. Örneğin, komşu arazide dikilen kavak ağaçlarının komşunun tarım arazisinde tarım yapmayı engellemesi hali bilirkişi ile tespit edilecek bir konudur.

Yine apartmanlarda evcil hayvan beslenip beslenemeyeceği konusu da komşular arasında ihtilaf oluşturan konulardan biridir. Yargıtay'ın güncel kararlarında, mevzuatta yasak olmamasına rağmen apartman veya sitenin yönetim planında 'Hayvan beslenemez' ibaresi varsa, binadaki bağımsız bölümlerde kedi-köpek beslenemeyeceği vurgulanmaktadır.