“Kim İstifa Etmeli” başlığı mecazi olarak kullanılmış olup gerçekte istifayla alakası yok, biraz da dikkat çeksin diye bu başlığı kullandım. Geçen hafta 30 büyükşehir ve Zonguldak ilimizde cumartesi ve pazar günü sokağa çıkma yasağı sonrası yaşanan olaylar...

'Kim İstifa Etmeli' başlığı mecazi olarak kullanılmış olup gerçekte istifayla alakası yok, biraz da dikkat çeksin diye bu başlığı kullandım.

Geçen hafta 30 büyükşehir ve Zonguldak ilimizde cumartesi ve pazar günü sokağa çıkma yasağı sonrası yaşanan olaylar ülkemiz gündemini epey meşgul ettiği gibi bir çok tartışmaya da neden oldu ve hala yankıları devam ediyor.

Ben, sokağa çıkma yasağının aniden alınması, bu kararın toplumda bulduğu olumsuz karşılık, İçişleri Bakanının istifası, Cumhurbaşkanının istifayı kabul etmemesi üzerinde durmayacağım.

Çünkü, siyasi tartışmalar şahsımı sıktığı gibi gerçekten tartışılması, üzerinde durulması gereken gerçek konuların üzerini de örtmektedir. Şimdi şöyle düşünelim.

Sokağa çıkma yasağının aniden alınmış olması bana göre İçişleri Bakanının istifa etmesi gerektirecek bir durum değil; kaldı ki 65 yaş üstü ile 20 yaş altına bu yasak uygulanmakta halkın çoğu da evinde kalmaktadır.

Bu kararın aniden alınmış olması ve halkın marketlere hücum etmesinin kabahatini İçişleri Bakanına yüklemenin doğru olduğunu düşünmüyorum,

Ayrıca, bizim siyasi geleneğimizde yapılan her hatalı işten sonra Japonya'da olduğu gibi istifa etme yok.

Yukarıda ifade ettiğim gibi bu istifa sürecinin gerçek gündemin tartışılmasını engellediğini düşünüyorum.

Gerçek gündem halkın kendisi veya halkı bu hale getiren her kimse herkes suçlu ve istifa etmelidir. Her türlü suçun kabahatini bir yerlere yıkmadan önce bu ülkenin başta öğretmenleri, imamları ve tüm halkın eğitiminde etkisi olan kesimler suçludur.

-Bu halk nasıl bu kadar bencil, gözü dönmüşçesine koronavirüs gibi büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğu halde marketlere hücum edebiliyor?

İşte esas üzerinde durulması gereken gerçek gündem bu olmalıyken nedense olamıyor. Anlamak mümkün değil! Bu halk bir aydır marketlerde alış veriş yapıyor. Öyle zannediyorum her evin odasının birinin kilere ayrıldığını ve içinin doldurulduğunu düşünüyorum.

Mesele, kileri doldurma meselesi değil! Bir şeyler eksik, bir sıkıntı var ama ne olduğunu çözemiyorum. Toptancılar her şey dolu paniğe gerek yok diye feryat ediyor: ancak, halk yine panikte yine marketlerde!

Sadece yasaktan önceki Cuma gün değil, yasaktan sonraki pazartesi günde marketler tıklım tıklım doluydu.

Şu sıra çok paylaşılan İbn-i Haldun'nun "İnsanı açlık öldürmez, alıştığı tokluk öldürür' sözü gerçekten yaşanan durumu çok güzel açıklamaktadır.

-Hani nerede en önemli şiarlarımızdan olan yardımlaşma, paylaşma?

-Hani 'Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir' buyuran Yüce Peygamber(sav)'in ümmeti?

Şunu hepimiz kabul etmeliyiz ki, hep beraber bu toplumu bencilleştirdik, hepimiz kendimizden başkasını düşünemez olduk!

Milli, manevi, sosyal ahlaki ve kültürel değerlerimizden olan yardımlaşma, dayanışma, hoşgörü, sevgi, saygı, duyarlı olma, adil olma, paylaşmacı olma gibi kazandırılması gereken davranışları kazandıramamışız demek ki.

Çünkü biz, çocuklarımızı okullarımızda, evimizde her ne olursa olsun kırarak veya dökerek başarılı olması için her türlü baskıya maruz bıraktık.

-Kısaca hep yarıştırdık!

Bütün başarı değerlendirmelerimizi sınav başarısı üzerine kurguladık. En küçük bir başarısızlıkta arkadaşlarıyla kıyasladık ve çocuklarımızı ezikledik!

Herkese soruyorum; bu ortamda yetişen toplumun fertleri bencil olmazda ne olur Allah(cc) aşkına söyleyiniz!

İşte hepimizin sorgulaması gereken bu olmalı. Sokağa çıkma yasağı kararının önceden alınması, bakanın istifası, istifasının cumhurbaşkanınca kabul edilmemesi çokta önemli değil!