İşkence edemeyiz, biz Müslümanız..

Neden sonra herif zor belâ kendine geldi ve yüzüme sert sert bakarak..

“Burda battaniyeler yoktu… Bir sürü çay bardağı… Adamlar yemiş içmiş ve uyumuşlar..” dedi.

Sinirinden öyle soluyordu ki sakinleştirmenin imkânı yoktu.. Hattâ diklenmeye bile yeltendi..

− Bunu siz mi yaptınız yüzbaşım?

Müstehzi bir ifade ile cevapladım:

Evet, kapı kilitiydi, mecburen pencereden çalıştık.. Biraz zor oldu ama deydi. Çocuklar işkence çekmemiş oldu..

Sonra iyice ciddîleşerek, “Başçavuşum, biz fikriyatı ne olursa olsun, hattâ terörist bile olsalar kimseye işkence edemeyiz, biz Müslümanız, öyle değil mi?” dedim…

Parkalı el salladı, “Allah’a emanet olun” dedim, “amin” dedi.. Başçavuş gık diyemedi, gençleri aldı, cemseleriyle gittiler.

Çok geçmedi, emir geldi… Şube müdürü albayımızdan bir miktar fırça da yedikten sonra üsse, filodaki uçuş görevime döndüm..

* * *

Aziz Nesin, «Sakıncalı Piyade»ye yazdığı önsözde,

“Ellerin dert görmesin Uğur Mumcu! (…..) Kendi yazdıklarıma gülemem. Ama senin yazılarını gülerek okudum. «Acı acı gülmek» deyimi vardır ya, işte öyle, acı acı güldüm..“ diyordu..

Benim anlattıklarıma da acı acı güldünüz mü bilmem, ben hatırladıkça kahroluyorum..

* * *

(…..) “12 Mart sonrası, pekçok namuslu aydının, yurtseverlerimizin başından «Anlatsan, kimse inanmaz» denilecek olağanüstü olaylar geçti.

(…..) Olağanüstüdür; çünkü bunlar mantık dışı, akıl dışı,. saçmalık sınırlarını bile aşan zırtapozluklardır..” (A.Nesin, aynı önsözden)

İyi de o akıl dışı saçmalıklar, hattâ işkenceler, yaşlı Müslüman bir yazara yapıldığında “oh olsun” diyenleriniz bile olmuş?

“1984’te hapse atıldığım zaman, evde yapayalnız kalan yaşlı annem de çok ağlamıştı. Yüz kızartıcı bir suç işlememiştim. Darbeye marbeye bulaşmamıştım. Yıkıcı muhalefet yapmamıştım. Hiçbir eyleme bulaşmamıştım.

Büyük suçum vesayet rejimine, egemen azınlıklar saltanatına, faşist resmî ideolojiye karşı olmaktı. Bugün fikir özgürlüğü, gazeteciler mahkemeye verilemez, hapse atılamaz diye haykıran hürriyet ve demokrasi dellâlları bendenize hiç acımamışlardı. “Oh olsun pis gerici” diye sevinmişlerdi. Halen hapishanede olan bütün mâsumlar için “Allah kurtarsın” diyorum. (Mehmet Şevket Eygi, «Müftülerin Nikâh Kıyması», 04.12.2017)

* * *

“Övünmek gibi olmasın..” başlıklı yazımdan hatırlarsınız..

“Atatürk ilkelerine aykırı, eşi başörtülü, sosyal toplantılarda içki içmiyor...” suçumuz da yüzkızartıcı suçlardan değildi...

Cumurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, gençliğinden beri “Bizimle sadece aktörler değişmeyecek, senaryo da değişecek..” diyor..

Soru: Senaryoyu kim değiştirir? Cevap: Ya senarist, (ki onun böyle bir niyeti yok…) ya da millet... Öyle mi?

Millet “istemiyoruz..” diyecek ve yakaladığımız enerji ile, inşa’allah senaryo değişecek!.

#harbiden: Hani Akif, Safahat’ta, “Allâha güven, sa'ye sarıl, hikmete râm ol… / Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol” diyor ya.. Sa’ye, yani gayrete gelen var mı? Hikmet ehline kulak veren? 25.12.2017