Dünya değişirken

1000 yıllardır süre gelen klişe, 'Dünya değişiyor'. Evet dünyamız değişmeyen ender eylemlerinden birini gerçekleştirirken, güzel Türkiye'miz bu çarkın malesef herhangi bir oluşumunda yer almıyor. 1968'de aya giden Amerikalıların şu anda gelmiş oldukları nokta tahayyül edilecek durumda değil. Yakında 'cyborg' insanların yani 'yarı robot yarı insan' insanların çıkacağı, sanayi 4.0'la insansız fabrikaların üretime geçeceği ve bu fabrikaları yazılımların yöneteceği dillendiriliyor. Hatta bu yazılımların tabiri caizse yapay zekanın insanlığın varlığına bir tehdit oluşturulabilecek olmasına karşın tedbirler dahi alınmaya başlandı. Bugün Facebook'un veya Google'ın yapay zekalarının kullanıcılarını ailelerinden bile daha iyi tanıdığı dilden dile dolaşıyor. Peki tüm bunlar olurken Türkiye bu değişimin bu gelişimin neresinde yer alıyor. Hiçbir yerinde... Acilen değişen bu dünyaya bir yerinden bir şekilde adapte olunması gerekiyor. Binlerce işçinin, onlarca iş adamının oluşturamadığı marjı, 5 adet üniversite ögrencisi, bir mesajlaşma uygulaması yazarak elde edebiliyor. Bir grup ögrenci tarafından yazılıp 19 milyar dolara satılan whatsApp değerinde bir şirketimiz yok. İnsanlığın ortak dili yazılım, hem çok az enerji, hem çok az lojistik vs. ile müthiş bir kar elde edilmesine sebebiyet verebiliyor. Bizim de bu çarkta var olabilmemiz için Hindistan'ın, Güney Kore'nin, Finlandiya'nın yaptığı gibi köklu bir eğitim reformunu gerçekleştirmemiz gerekli. Halen geç değil. Gençlerin dünya sahnesinde vasıfsız kalmaması için devlet büyüklerimizden büyük bir atılım bekliyoruz. Değişimden asla vazgeçmemek ve korkmamak dileğiyle...