«Dost-Modern» ve Eygi...

Erdoğan, başbakanlık döneminde Japonya, Singapur ve Malezya ziyaretinden dönmüş, basın konuşmasını yapıyordu. Bir gazeteci “Türkiye’nin vesayetçi geçmişi malûm.. meselâ 90’lı yıllara ‘faili meçhul yılları’ diyoruz. (......) Bu son süreci siz nasıl adlandırıyorsunuz?” dedi

Erdoğan cevaben, “kimilerinin dediği gibi 28 Şubat «post modern» darbeydi, bu da «dost modern»...” diyiverdi.. Esprili cevaplar zeka ürünüdür, hoşuma da gider ancak, bu cevap şaşırttı, hattâ korkuttuydu...

Hükûmete, hattâ bütün ümmete yapılan bir kirli harekâta yani paralel yapıya «dost» denilemezdi... (Bugün artık herkes FETÖ diyor o yıllarda yalnız bizler argo olarak “FETO” diyor, The Ciameat’in ne menem bir yapı olduğunu anlatıyorduk..)

Onlara artık «eski dost» bile denilemezdi.. Zira «dost» kavramının bir haysiyeti vardır. Dost dünya görüşü aynı olandır. Dost, merttir, kalleşlik yapmaz, kötü günde yanınızda olur...

Dost sizi sizden daha iyi anlatandır.. Dostun hálisi Allah için dost olandır. O günlerde Allah için yola çıkmış insanlar binbir çile ile kurmuşlardı Ak Parti nam fırka-i hâlisayı. Kurucu lider R. Tayyip idi... Muharref Tevrat dışında hangi kitaba sığardı 17 Aralık?

FETÖ, 17-25 Aralık'ta ilgisiz kimi dosyaları birleştirip 'yolsuzluk' var diyerek siyasete darbeye yeltendi... 2023 millî emelleri olarak planlanan 3. Havalimanı, 3. Köprü ve Kanal İstanbul'u hedef aldı. Finansmanı üstlenen işadamları FETÖ militanı savcılarca gözaltına alınacaktı...

İhbarla yargı başlatılamazdı. Aynı adresten tam 12 ihbar yapılmıştı.. “TİB” (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) bile, FETÖ dinlemelerine mani olamıyordu... Gazze’ye yardım götüren «Mavi Marmara» hadisesinde de ne mal olduklarını göstermişlerdi..

* * *

Allah için dost olan yine Allah için buğz eder... Bendeniz bunlara espri de olsa “dost-modern” denilmesini hálâ anlayabilmiş değilim.

Belki de hem kendisine hem Türkiye’ye çok pahalıya mal olacak o mel’ûn tehlikeyi küçümsemişti...

Madalyonun bir yüzü böyle.. Öteki yüzde ise, farklı mülahazalar var:

Erdoğan meseleyi tá başından beri anlamamış olsa, 17 Aralık’ta sekte-i kalpten giderdi.. Zira İsrail terör devleti hedefindeki Hakan Fidan’lı yeni MİT derin hainlere değil, millete hizmet ediyordu..

* * *

Üstadım merhum Mehmet Şevket Eygi, AK Parti’yle FETO arasında dershane krizi ile başlayan kavgayı birçok yönüyle yazdı.

Katolik örgüt “Opus Dei”ye benzettiği FETO’nun Batı güdümlü, fantoş (kukla) bir halife adayı ve light İslam yazılımcısı, “nevzuhur fıkıhsız, mezhepsiz, Şeriatsız, cihadsız İslâm olduğunu” anlatıp duruyordu...

Fakat geçici birkaç istisnayı saymazsanız yalnızca zurnanın son deliği Millî (!) gazetede sürekli yazabiliyor, düşman yandaşı mel’ûn cephe büyük bilge üstad Eygi okunsun istemiyordu...

Bazıları hálâ «hocaefendi» demeye devam ediyorlarsa bu da Türkiye’nin geldiği halin bir başka göstergesi... (Müslüman kesimdeki hızlı lâikleşme, sekülerleşme hem FETÖ’ye hem CHP’ye başarı kazandıran temel saiktir ama ne hikmetse kimse göremiyor..)

Yine de “lâ tahzen..” Herkesin bir hesabı, bir de Allah’ın hesabı var azizim... Allah azizun zuntikamdır.