Çiftlik Bank Davası

Bildiğiniz gibi Mehmet Aydın tarafından kurulan Çiftlik Bank ve geride bıraktığı on binlerce mağdur vakıası var. Temel mantığıyla Ponzi sistemine dayanan bir işleyişle 132 bin 222 katılımcıyı mağdur eden bir sistem bu. Son yapılan duruşmada 48 sanıklı Çiftlik Bank Davasında, mahkeme sistemin yönetim kurulu üyesi ile yazılımcısının tahliyesine karar verdi. Böylelikle Çiftlik Bank Davasında tutuklu sanık kalmayarak tekrar kamuoyunun ilgisini çekti. Çiftlik Bankın uyguladığı bu sistem tarihte ilk defa sistemede aynı zamanda adını veren Charles Ponzi tarafından uygulanmıştır. 1920 yılında posta pulları sattığına 10.000'in üzerinde yatırımcıyı inandırarak ortada olmayan hayali bir ticaret yapmış gibi çeşitli ödemeler almış, aldığı ödemelerden yeni katılımcılara ödeme yapmışve kısa süre sonra da sistem kendini döndüremeyecek düzeye geldikten sonra çökmüştür.

Gelelim şimdi Çiftlik Bank Davasının ayrıntılarına. Çiftlik Bank Davası, 3 bin 762 kişinin müşteki olarak yer aldığı, 500 sayfalık iddianamesi olan, 18'i örgüt yöneticisi olmak üzere 48 kişininsanık olarak yer aldığı bir dava. Sanıkların bu sistem aracılığıyla 132 bin 222 katılımcıdan, sistemin çalışmaya başladığı 31 Temmuz 2016 tarihinden itibaren 1 milyar 139 milyon 972 bin 622 lira topladığı ve katılımcılara bu dönemde 687 milyon 838 bin 995 lira geri ödeme yapıldığı anlaşılmış. Yani iddianameye göre ortada olmayan para 452.133.627 TL tutarında. Yani o zamanın parasıyla 120.000.000 Amerikan Doları seviyesinde.Davayla alakalı bu gelişmeler olurken kırmızı bültenle arama emri olan Mehmet Aydın ile alakalı hafta sonu çeşitli haberler basına yansıdı. Bu haberlere göre Mehmet Aydın’ın Antalya olduğuna dair çeşitli görseller paylaşıldı. Görsellerle alakalı yorumlara bakıldığındaysa bir kısım kullanıcılar fotoğrafın eski olduğunu söylüyor diğer yorumlardaysa fotoğrafların yeni olduğu ve çeşitli ayrıntılara göre Mehmet Aydın’ın Antalya’da olduğu iddia ediliyor. Çeşitli kaynaklarda görülen görsellere göre, Mehmet Aydın, aynı davada önce tutuklanan ve sonra serbest bırakılan eşi Sıla Aydın ile birlikte lüks bir yattayken görülüyor.

Şimdi Çiftlik Bank Unvanında geçen ‘’Bank’’ ibaresiyle alakalı çeşitli yasal düzenlemeler var. 5411 sayılı BDDK Kanunu'nun İzinsiz Faaliyette Bulunmak başlıklı 150. maddesine göre; ''Bu Kanuna göre alınması gereken izinleri almaksızın banka gibi faaliyet gösteren ya da mevduat kabul eden yahut katılım fonu toplayan gerçek kişiler ile tüzel kişilerin görevlileri, üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Ayrıca, bu suçun bir işyeri bünyesinde işlenmesi halinde bu işyerlerinin bir aydan bir yıla kadar, tekerrür halinde ise sürekli olarak kapatılmasına karar verilebilir. Bu Kanuna göre alınması gereken izinleri almaksızın ticaret unvanlarında, her türlü belge, ilan ve reklamlarında veya kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda banka adını ya da banka gibi faaliyet gösterdikleri ya da banka gibi mevduat veya katılım fonu topladıkları izlenimini uyandıracak söz ve deyimleri kullanan gerçek kişiler ile tüzel kişilerin görevlileri, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Ayrıca, bu işyerlerinin bir aydan bir yıla kadar, tekerrür halinde ise sürekli olarak kapatılmasına karar verilebilir. Yukarıdaki fıkralara aykırılık halinde Kurumun ilgili Cumhuriyet başsavcılığını muhatap talebi üzerine sulh ceza hakimince, dava açılması halinde davaya bakan mahkemece işyerlerinin faaliyetleri ve reklamlar geçici olarak durdurulur, ilanları toplatılır. Bu tedbirler, hakim kararıyla kaldırılıncaya kadar devam eder. Bu kararlara karşı itiraz yolu açıktır.’’ Kanun maddesine baktığımız zaman tam olarak bu olayda işlenen suça karşı yaptırım öngörüyor. Çiftlik Bank unvanında kullandığı ‘’Bank’’ ibaresi için gerekli yasal izinleri almış mıydı? Eğer söz konusu izni almadıysa 132.222 vatandaşın mağdur olmasına kadar geçen 1 buçuk yıllık zaman diliminde bunun fark edilmesi çok mu zordu? İşin bu kısmı yargının konusu tabi ki.

Şimdi sosyal medyada yorumlara baktığımız zaman dolandırandan ziyade dolandırılan vatandaşın eleştirildiğini görüyoruz. Temel mantığıyla baktığımızda Çiftlik Bank’a para yatıran vatandaşların inanmaması gerektiğiyle alakalı yorumlar. Burada temel sorun, vatandaşın kolay para kazanma arzusuyla mı yatırım yaptığı yoksa tarımsal üretim yapan bir şirkete ortak olarak para kazanmak isteği mi? Ortada vatandaşı inandırmak yapılan hiçbir şey olmasa belki diyebilirdik ki kolay para kazanma arzusu. Ama olayın ayrıntılarına baktığımız zaman; ticaret unvanında ‘’Bank’’ ibaresini kullanıyorlar, çok iyi çalışıldığı ve kurgulandığı belli olan reklamlarla üretim tesisi adı altında temel atıyorlar. Sözde üretim tesislerinde binlerce hayvan var, firmanın ambalajında ve Çiftlik Bank Bayilerinde satılan yüzlerce ürün var. Bundan sonraysa söz konusu sistemde vatandaşlar çeşitli üretimler yapıldığı, üretilen peynir, sucuk, bal vb. şarküteri ürünlerinin satılarak para kazanıldığını ve Çiftlik Bank’a ortak olarak üretim sonucu kazanılan paradan kazanç sağladıklarına inanmaları sağlandı. Yapılan bu denli reklamlardan, unvanlarında bank ibaresinin olmasından, temel atma törenlerinden, satılan ürünlerden dolayı bu şirkete güvenmiş 132.222 kişiden bahsediyoruz. Basından ve sosyal medyadan gördüğümüz kadarıyla Çiftlik Bank tarafından dolandırılan kişiler arasında evini satanlar var, iş yerini satanlar var, kredi çekip borçlanarak yatırım yapanlar var yani anlayacağınız var oğlu var. Söz konusu mağduriyet sonrası çoğu vatandaşın aile düzeninin bozulduğu, ailelerin dağıldığını da mağdurların yorumlarından görebiliyoruz. Şimdi geldiğimiz noktada mağdur olan vatandaşları mağdur oldukları için suçlamak mı doğru olandır? Yoksa bu dolandırıcılığı yapanların hukukun önünde hesap vermesi mi doğrudur? Demokratik bir hukuk devletinde, ticari hayatın güvenirliği de devletin sorumluluğu altındadır. Onbinlerce kişiyi dolandırmış bir şirketin ve sorumluların, lüks yatta vatandaşın parasıyla zevk sefa yapması mağdurların mağduriyetini daha da arttırır. Ortada bir suç var ise, suçluların hukukun önünde hesap vermesi olması gerekendir.