Bektaşîlik genellikle iki kola ayrılır: 1. Çelebiler Kolu 2. Babalar Kolu Bu iki kolun ayrılmasının esası Hacı Bektaş Velî'nin evli olup olmadığı meselesine dayanır...

BEKTAŞÎLİKTE KOLLAR: Bektaşîlik genellikle iki kola ayrılır: 1. Çelebiler Kolu 2. Babalar Kolu Bu iki kolun ayrılmasının esası Hacı Bektaş Velî'nin evli olup olmadığı meselesine dayanır. Çelebiler, Hünkar Hacıbektaş Velî'nin evli olduğu kanaatındadırlar ve Çelebi olarak bilinenlerin Hacı Bektaş Velî'nin çocukları, O'nun soyundan gelenler olduğunu ifade ederler. Biz de bu görüşü kabul edenlerdeniz. Bunlara "sulb", "soy" anlamına "bel oğlu" da denilir. İkinci bölümde yer alanlar Hacı Bektaş Velî'nin hiç evlenmediğini ve çocukları olmadığını beyanla, önemli olan belinden gelmek değil, yolundan gitmektir derler. Kendilerinin de Hacı Bektaş Velî'nin yolundan gittiklerini ifade ederler. Bu manada bunlara da "yol oğlu" denilir. Eskiden beri Çelebiler Hacı Bektaş ilçesinde otururlar, "pir evi"ni ve "pir ocağı'nı şenlendirirler. Babalar koluna mensup olanlar ise, eskiden İzmir Narlıdere Tekkesinde otururlardı. Dedelik soydan gelir, Babalık ise, çalışılarak elde edilir bir rütbedir. Babalar kolunun başında bulunan zata Dede-Baba denilir. Babalar kolu halen Aydın ilimizde devam etmektedir. Dede-Baba ünvanı ile temsil etmektedir. Çelebîler'in. Babalar koluna mensup olanlar genellikle Arnavut asıllı bektaşîlerdir. Ancak, Türk ve başka etnik gruplardan bu kola intisap etmiş bektaşîler de vardır. Hala Arnavutluk, Yugoslavya, Bulgaristan gibi Balkanlar'da ve Trakya'da babalar koluna mensup bektaşîler çoğunluktadır. Anadolu'da yaygın olan ise Çelebiler koluna mensup olanlardır.

BEKTAŞÎ KELİMESİYLE EŞ ANLAMLI KELİMELER Osmanlı Türk devlet düzeni içinde yer alan tarikatlardan biri olan Bektaşî tarikatına mensup insanlara "Bektaşî" denildiğini biliyoruz. Tıpkı, Kadiri tekkesine mensup dervişe "Kadiri'', Nakşibendî tarikatına mensup olanlara "Nakşî" denilmesi gibi. Ancak, bazı bölgelerde bu "Bektaşî" kelimesi yerine kullanılan mahalli terimler bulunmaktadır. Bu terim farklılığı, meseleye aşina olmayanları şaşırtmakta, hatta bunların her birinin ayrı ayrı şeyler olduğu iddiasına bile fırsat vermektedir. Biz kısaca bu terimlere yer vermek istiyoruz:

  1. Tahtacı: Özellikle Akdeniz bölgesinde ve Torosların güney taraflarında yaşayan insanlar arasında meşhur bir kelimedir. Tahtacı bir Türkmen aşiretinin de adıdır. M eslek olarak ormanda ağaç kesip zamanın icaplarına uygun olarak tahta yapıp satan insanlar için de kullanılan bir deyimdir. Bunlar da genellikle Bektaşî Tarikatı mensubu oldukları için "Tahtacı" sözü hem mesleklerini, hem de mensubiyetlerini belirten bir deyim olarak mahallî bir özellik de taşımaktadır.
  2. Kızılbaş: Türkçemizde insanların başlarına giydikleri serpuşla ilgili bir deyimdir. Akbaş, karabaş, Bozbaş, yeşilbaş gibi bir deyimdir. 17. yüzyıl ve devamında bir süre fanatik İran şiası için kullanılmış ve terim olarak da "taife-i kızılbaşiyan" şeklinde ifade olunmuştur. Tarikat terimi olarak, "bektaşî tarikatına girmiş köylü" anlamında şöhret bulmuştur.
  3. Çepni: Oğuz boyuna mensup bir grup Türkmenin boy adıdır. Ancak İzmir-Bergama'dan başlayarak Ege Bölgesi ile Marmara Bölgesi'nin güney ve batı kesimlerinde Çepni Türkleri genellikle Bektaşî tarikatı mensubu oldukları için, Çepni sözü aynı zamanda bu mensubiyeti de ifade eder.
  4. Sıraç: Tokat-Zile ilçesi ile Yozgat-Çekerek ilçesi çevresinde yaşayan bir grup Türkmen bu isimle anılır. Arapça olan "sırac" kelimesi "ışık" ve "nur" anlamlarına gelir. Bektaşî grup içerisinde yer alan sıraçlar, grubun en cezbeli, en coşkulu ve en katı alt grubu özelliği gösterir. Cezbe ve katılığın birlikte olması diğer gruplar tarafından zaman zaman "fanatiklik olarak da nitelindirilir. Bunlar aslında tarikata yürekten bağlı ve coşkulu insanlardır. Ancak yaşanılan bölgenin köylük ve kırlık kesim olması sebebiyle daha az eğitim görmüşlerdir. Fakat bölgede, iltihaplı ve iltihapları akan, yaraya benzeyen bir hastalık vardır ki buna "sıraca illeti" denilir. Guatr hastalığına da sıraca denmektedir. Bu hastalıkların adı ile "sıraç" sözü karıştırılarak, sıraçlar aleyhine yapılan olumsuz propagandalar vardır. Bunlar doğru değildir.
  5. Alevî: Bu kelime bütün İslam ülkelerinde kullanılan bir kelimedir. Çoğunlukla kullanıldığı ülkeye göre anlam ifade eder. Mesela: Azerbaycan'da "Ali Allahi"ler için kullanılır. Yedi imam anlamına geldiğini kabul eden yöreler olduğu gibi, Şia, Caferi anlamlarına gelen yerler, ayrıca dürzî, Nusayri anlamlarına gelen coğrafyalar da vardır. Fakat ülkemizde özellikle İç Anadolu Bölgesi'nde alevi sözü, Bektaşî anlamında kullanılmaktadır. Aslında Alevî kelimesi Arapça olup "Ali" ismiyle ilgili bir kelimedir. Bu anlam dikkate alındığında üç anlam taşır: a) Hazret-i Ali ve Ehl-i beyte mensup olanlar ve bunların neseplerinden gelenler, b) Hazret-i Ali devrinde O'nun taraftarı olup, siyasî ve askerî hareketlerde O'nu destekleyenler, c) Hazret-i Ali yolundan giderek, O'nun gibi Müslüman olmak isteyenler. Yaygın kullanım ise, bu anlamı karşılar niteliktedir.