Selçukluların yıkılmadan hemen önceki tasavvuf erbapları arasındaki durum şu şekilde idi.Tasavvufi akımların devletle ilişkileri arasında büyük farklılıklar bulunmaktaydı.

Selçukluların yıkılmadan hemen önceki tasavvuf erbapları arasındaki durum şu şekilde idi.Tasavvufi akımların devletle ilişkileri arasında büyük farklılıklar bulunmaktaydı. Örneğin bazı gruplar bir dönemde devlete ve otoriteye isyan ederken, bazen da otoriteye itaatkar, hatta devletin kurucu unsuru olmuştur. Ancak bu durum da sürekli değildir. Örneğin Vefai tarikatından olan Babailer 1239 Selçuklular döneminde devlete isyan ederek Selçuklu Devleti ve toplumunu derinden sarsarken, bir Babai ekolü olan Bektaşiler Selçukluların yanında Moğollarla da savaşmışlardır. Bu gelişmelerin sonucunda Selçuklular ve sonrasında Osmanlılar Babai dervişlerini Batı Anadolu ve Rumeli'ye göçe teşvik etmişlerdir Kimi zaman da farklı grup ve akımlar, farklı yerlerde bulunmuşlardır. Örneğin Selçuklu- Moğol savaşında Mevlana Celaleddin Rumi ve Mevleviler siyasi açıdan Moğollardan yana olurken, Ahi Evran aktif olarak Selçukludan yanadır. İlerleyen dönemlerde ise beylikler arası iktidar mücadelesinde Babailer Osmanlı Beyliğini desteklerken, Mevleviler Karaman Beyliğini desteklemiştir. Yine Bektaşiler de dahil olmak üzere Babailer Osmanlının kuruluşu sırasında onu desteklemişlerdir. Hatta bir Vefai dervişi olan Şeyh Edebali ahi tekkesi şeyhidir. Bektaşilik Osmanlı ordusu olan yeniçerinin manevi kimliğini oluşturmuştur. Selçuklu yönetimi yıkılınca Ahiler Ankara'da kısa süreli bir Ahi devleti kurdular. 15. yüzyıla kadar Ankara'yı yerel anlamda ahilerin yönettiği bilinmektedir. Osmanlı Ankara'yı ahilerden almıştır. Ankara Savaşı sonrası Fetret devrinde Ankara yine ahilerin eline geçmiştir. Düzmece Mustafa isyanı sırasındaki karışıklıkta ahiler Bursa'nın yağmalanmasını da engellemişlerdir (Şeker, 2001: 142), (İnalcık, 2017: 39,47; Melikoff, 1993: 38). Görüldüğü gibi Batıni karakterli Mevlevilikle Bektaşilik arasında hem siyasi konularda hem de esnafı örgütleme ve kontrol etmede ciddi bir rekabet söz konusudur. Giderek Babai isyanları sonrası Bektaşilik gözden düşünce ülke genelinde Mevleviliğin mutlak hakimiyeti söz konusu olmuştur (Akdağ, 1979: 51).Osmanlı'da tarikat-siyaset ilişkileri büyük ölçüde Selçuklu dönemiyle benzerlik gösterir. Ahi Evran Selçuklularda olduğu gibi Osmanlı Devleti döneminde de esnaf teşkilatının itibar edilen piridir. Ortak tarafları Batınilik olan tasavvufi ekoller belli ölçülerde siyasetin içindedir.Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda oynadığı rol konusunda kaynaklar oldukça yetersizdir. Osmanlı esnaf teşkilatıyla ilgili elimizde bir kanunname ve nizamname bulunmamaktadır. Yaygın görüşe göre Şeyh Edebali ve Ahiler beylikler arası mücadelede diğer beyliklere karşı Osmanlının yanında yer alarak belirleyici rol oynamışlardır. Bununla birlikte Şeyh Edebali'nin tarikat mensubiyeti hakkında mevcut Osmanlı kaynaklarında kayıt yoktur. İlk büyük Osmanlı tarihçisi kabul edilen Âşıkpaşazade'nin 'Tevarih-i Ali Osman'ı bile Osmanlı devletinin kuruluşundan yaklaşık 200 yıl sonra 1485 yılında kaleme alınmıştır. Onun tespitiyle Ahilik Osmanlı devletinin kuruluşunda da önemli rol oynamıştır. Hatta ilk Osmanlı padişah ve vezirlerinin çoğu ahi teşkilatına mensuptur.Şeyh Edebali kızını Osman beye vererek tekkesini iktidar ortağı yapmıştır. Osman gazinin vefatından sonra yerine geçecek olanı belirlemek için Edebali'nin yeğeni Ahi Hasan'ın zaviyesinde toplantı yapılmış ve Orhan Gazi'ye şed bağlanarak bey seçilmiştir. Hakeza Orhan gazinin oğlu 1. Murat da ahiler elinden şed kuşanıp padişah olmuştur (İnalcık, 2003: 61). Yeniçeri Ocağı da Hacı Bektaş'ın manevi himayesinde addedilmiştir.Ahilik bir tarafıyla gençlik örgütlenmesi, şövalye ve mason örgütü niteliği de taşıyan dini, mistik boyutları da olan bir esnaf örgütlenmesidir. Başlangıçta Fütüvvetin Anadolu kolu olarak ortaya çıkmış olup sonraları Orta Asya kültürü ve bazı tasavvuf ekolleriyle harmanlanarak kendine has bir yapıya dönüşmüştür. Âşıkpaşazade Selçuklu 'ya isyan eden Baba İlyas'ın soyundan geldiği için mensubu bulunduğu zümrenin itibarını yükseltmek için Kalenderlik ve onun kolları olan Vefai, Yesevi ve Haydarileri ahi olarak tanımlamıştır. Şeyh Edebali Ahi şeyhi değil, Vefai tarikatına mensup bir sufidir (Kiras, 2019). Yeni yazımızda görüşmek üzere

Sosyal Medya hesablarımız: youtube/İbrahim Yerlikaya

twitter @muabbiri facebook/ibrahim yerlikaya

instagram/değişim uzmanı