Kerâmât-ı Ahi Evran  Esere göre Ahi Evran şu şekilde tavsif edilmiştir: “Dünyada Ahi, Ahi Evran olup, o, bütün Ahilerin sultanıdır. O, padişahın hasekisi, bütün beyler de onun önünde birer kuldur...

Keramat-ı Ahi Evran Esere göre Ahi Evran şu şekilde tavsif edilmiştir: 'Dünyada Ahi, Ahi Evran olup, o, bütün Ahilerin sultanıdır. O, padişahın hasekisi, bütün beyler de onun önünde birer kuldur. O'nun asitanesi, firuze renkli gökyüzüdür. Âlem içinde alem olan odur. Dünyaya onun gibi kademli biri gelmemiştir. Herhangi bir şehirde büyük kimseler çoktur, ancak alemin ulusu farklıdır. Onun himmeti Tanrı'ya ulaşmıştır. O, Hz. Peygamber'in has ümmetidir. Tanrı'nın katına çıkmış ve onun yüzünü görmüştür. 93 yıl yaşamış, ne helali ne de haramı ihlal etmiştir. Gönlünü kadın ateşiyle yakmamış, kimsenin ağzına ve yüzüne bakmamıştır. O, akıla dost, nefse düşmandır. Temiz dinli ve namusludur. Ahiler ile beylerin sultanı olup dünyadan elini eteğini çekmiş ve ahiret için gerek hazırlığı yapmıştır. Cömertlikte Hatem-i Tayî yanında bir gedadır. Kutb olup üçlere ermiş, yedilere ders vermiştir. Kırklar ile ise, arkadaştır…r. Öldüğü gece, ay tutulmuş ve ışığını vermemiştir. Ayrıca kimse yıldızların parlaklığını görmemiştir. Ertesi gün yas tutulmuş, ölümü bütün dünyaya ateş saçmış; matemi halkın yüreğini dağlamış, yer ve gök onun ölümüne ağlamıştır. "Ey Ahî (Kardeşim)! Alış veriş ilmini bilmeyen, haram lokmadan kurtulamaz. Haram lokma yiyen ise ibadetlerinin sevabını bulamaz. Zahmetleri hep boşa gider. Sonunda büyük azaba yakalanır ve pişman olur." buyururdu. "Ey Ahîler! Mücahitler, yiğit, arslan yürekli olur. Düşmandan korkmaz, kaçmaz ve ona boyun eğmez. Yağmada kurt gibi saldırsalar hiç sarsılmaz. Atılan oklara ve kılıç darbelerine metanetle karşı koyar. Savaşırken safta, namazdaki gibi sessiz olup, komutanına itaatte cemaatin imama uyması gibidir. Düşmanına karşı haykırışı gök gürültüsü gibi olmalıdır. Düşmandan korkmayın, Allahü tealanın emir ve yasaklarına uyamamaktan korkun. Vatan sevgisinin îmandan olduğunu unutmayın!" Menahic-i Seyfî adlı Şafiî mezhebi ilmihal bilgilerine dair eserini, Kırşehir emîri Seyfeddîn Tuğrul'a takdim etti. Vazlarındaki sadelik, herkesin anlayabileceği şekilde meseleleri îzah ederek yazdığı kitaplar, kendisinde görülen kerametler, ahlakının güzelliği, dünya malına ehemmiyet vermeyip, yalnız Allahü tealanın rızası için çalışması, herkesin sevgisini kazanmasına vesîle oldu. Çevresinde pek çok kimse toplandı. İslamiyete yaptığı hizmetler dolayısı ile Nasırüddîn lakabını aldı. Doksan üç yaşlarında iken onun nüfûzundan ve sevenlerinin çokluğundan korkan ve Moğolların baskısına dayanamayan Kırşehir emiri Nûreddîn Caca tarafından 1262 (H.660) yılında Kırşehir'de şehîd edildi. AHÎ NASIL OLMALIDIR

İslam aleminde daha önce de mevcut bulunan, cömertlik, mertlik, mürüvvet manalarına gelen ve güzel ahlakın en yüksek mertebesi şeklinde bilinen fütüvvet teşkilatı ile Ahî Evran'ın nasihatlarından Ahîlik teşkilatının umdeleri, şartları, ortaya çıktı.

"Ahî ve şeyh helalinden kazanmalıdır. Teşkilat mensuplarının hepsi sanat sahibi olmalıdır. Cömert olup yoksullara yardım etmelidir. Âlimleri sevmeli, gereken hürmeti göstermelidir. Namazlarını zamanında kılmalı, kazaya bırakmamalıdır. Alçak gönüllü olmalı, fakirleri sevmelidir. Nefsine hakim olup, haramlardan kaçınmalıdır. Beylerin, zenginlerin kapısına gitmemelidir."

Bir Ahînin üç şeyi açık olmalıdır:

1) Cömert olup eli açık olmalı, fakat israf etmemelidir.

2) Misafire kapısı açık olmalı, gelene ikramda kusûr etmemelidir.

3) Sofrası açık olmalı, aç geleni tok döndürmelidir.

Üç şeyi de kapalı olmalıdır:

1) Gözü; harama ve başkasının ayıbını görmeye kapalı olmalıdır. Kimseye sû-i zan etmemeli, yabancı kadına, kıza ve başkasının bakması haram olan yerlerine bakmamalıdır.

2) Dili bağlı olmalı, kimseye kötü söylememeli, lüzumsuz yere konuşmamalıdır.

3) Beli bağlı olmalı, kimsenin namusuna, ırzına, haysiyet ve şerefine göz dikmemelidir.