CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın hafta başında bir televizyon kanalındaki söyleşisinde bir kac kez ifade ettiği

CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın hafta başında bir televizyon kanalındaki söyleşisinde bir kac kez ifade ettiği “7 Haziran’da uzlaşma sağlanabilse 15 Temmuz olmaz, başkanlık sistemi de gündemimize gelmezdi” şeklindeki sözleri dikkat çekiciydi.

Biliyorsunuz 7 Haziran seçimlerinde Ak Parti tek başına hükümeti kuracak sandalyeye ulaşamamıştı.
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, hükümeti kurma görevini aldıktan sonra bir koalisyon arayışına girmişti. Oldukça da mesafe almıştı.
İstikrarın kaybolacağından endişe duyan özellikle sermaye çevreleri Türkiye’nin hükümetsiz kalmaması için koalisyona rıza gösteriyor, hatta bilhassa Ak Parti-CHP koalisyonu istiyordu.
Ak Parti CHP koalisyonu için canhıraş bir çaba sarfeden birileri daha vardı:
FETÖ yanlıları…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Anayasa’daki yetkiyi kullanarak süreci 1 Kasım’da seçimlerin yenilenmesine imkan sağlayacak şekilde yönetmese çıkacak tablo ne olurdu acaba?
Deniz Baykal’ın sözünden yola çıkarak zorlama bir yorumla 15 Temmuz’a Türkiye’nin yeniden seçime götürülmesinin yol açtığı, dolayısıyla bunun sorumluluğunun Erdoğan’a ait olduğu gibi bir çıkarsama yapmak bühtandır.
Devlet adamlığı ve siyaset bilimi hocalığı tecrübesine sahip Baykal’ın kastının böyle olmasına imkan ve ihtimal vermiyoruz.
Ama ne var ki, bu sözler, böyle sonuç çıkarmaya da müsait esneklikte.
FETÖ’nün 7 Haziran seçimi öncesinde Ak Parti’nin tek başına iktidar olmasını engelleme yolunun HDP’ye barajı aşırmaktan geçtiği görüşüyle bölücülerle ittifaka girdiğini hatırlayanız.
Tezgah o zamandan kurulmuştu.
Ak Parti tek başına hükümet kuramayacaktı.
CHP koalisyon yolu ile iktidar yapılacaktı.
17-25 Aralık operasyonları ile yıpratılmaya çalışılan Ak Parti yolsuzluk iddialarının gündeme getirilmesi ile zayıflatılacak, CHP vasıtasıyla köşeye sıkıştırılacaktı.
Hedef Erdoğan’ı Beştepe’den uzaklaştırmaktı.
O zaman, FETÖ belki 15 Temmuz’u beklemeden kestirme yoldan amacına ulaşacaktı. ***
Bana göre Baykal’ın sözleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 15 Temmuz’u önleyen emsalsiz devlet adamlığı ve kahramanlığının önemini ve değerini bir kez daha ortaya çıkarıyor.
Üstelik bu kararlı ve dik duruşun evveliyatının da olduğunu görmemize yardımcı oluyor.
Böylece Erdoğan’ın, 15 Temmuz’dan önce, Türkiye’yi 1 Kasım’a götüren siyasi manevrayı işleterek, 7 Haziran’da uygulamaya konmak istenen FETÖ tezgahını bozduğunu bir kez daha anlıyoruz.
***
Bu arada, 7 Haziran’dan 1 Kasım’a geçiş sürecinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de katkılarını göz ardı etmemek gerek.
Bahçeli, tıpkı bugün başkanlık sisteminin yolunu açtığı gibi, o gün de koalisyon yollarını kapayarak 1 Kasım sürecini hızlandırmıştı.
Belki birçok MHP’li, partisinin TBMM’deki milletvekili sayısının bir bölümünü kaybetmesi sonucunu doğurduğu için Bahçeli’nin tutumunu eleştirdi; önlerine gelen iktidar fırsatını teptiği için suçladı.
Ancak bu politika ile uygulamaya konmak istenen FETÖ tezgahının bozulduğunu anladıkça Bahçeli’yi daha iyi takdir ettiklerini düşünüyoruz.
Baykal’ın, “7 Haziran sonrasında uzlaşma sağlansa 15 Temmuz olmaz, bugün başkanlık sistemini de tartışmazdık” şeklindeki değerlendirmelerini başkanlık sistemi ile ilgili sözlerinin yol açtığı tepkileri izale etmek için yaptığını düşünüyoruz.
Yoksa FETÖ mağduru bir kişinin FETÖ tezgahına destek vereceği kanaatinde değiliz.
7 Haziran’da uzlaşma sağlanamasaydı 15 Temmuz olmaz mıydı gerçekten?
15 Temmuz bir darbe girişimi olduğu kadar, dünyada ilk kez bir milletin silahlı bir darbe girişimini önlediği gündür de…
Bu kahramanlığa, demokrasi destanına gölge düşürmemek, saygı göstermek gerek önce.
1 Kasım süreci yaşanmasa her şey için çok geç olabilirdi.