Haberde seçim şarkısı tanıtırken başörtüsünün serbest olacağını söylüyor.Ama bir başka kanalda ise bu söylediğime sadece işçi statüsündekiler dahil bunlar zaten kamuya dahil değil diyor ve bunu haber yapan Cemaat televizyonu ve haberde kullanılan kelime değil ama şöyle ifade edeyim;nedir bu değişkenlik ? diyor ve CHP Lideri eleştiriliyor.Ama ne tuhaftır ki bu iki taraf takvimler 2013'ü gösterirken Hükümete karşı tepki de aynı taraftalar.Şimdi de biz soralım bu ne perhiz bu ne lahana turşusu..Dün başörtüsüne izin vermiyor diye eleştirdiğiniz bir ismi ve üstüne üslük şimdi CHP'nin Liderini desteğin mantığını anlatır mısınız?İşte yaşanan bu çelişkiyi insanların nasıl değerlendireceği önem kazanıyor.Şöyle bir düşünelim.Son bir yıldır şehit haberleri gelmiyorken Cemaat televizyonunda yayınlanan malum dizide ne sebeple ülkemizin o bölgesinde savaş varmış gibi bir izlenim verilmek isteniyor?Ak Partiyi din istismarı yapmakla eleştirilirken Cemaat televizyonundaki Peygamber Efendimizi (S.A.V) kamyonete bindirme (HAŞA) sahnesinin yayınlanması sizce de düşündürücü değil mi? İşte hep dile getirdiğimiz algı yönetimi kavramının Cemaatin saygınlığını kaybettiği zaman dilimine denk gelmiş olması algı yönetiminin elde tutulması adına nelerin konu edilebileceği noktasında en önemli örnek olarak gözümüze çarpıyor.Tüm bu konuların devamında Cemaate bağlı il temsilcilerinin de Cemaat televizyonunu eleştiren açıklamaları geliyor.Buda gösteriyor ki televizyonun haberleri yayınlama sırasında tamamen taraflı haberler ve sürekli olarak Hükümeti eleştirisel yayınların ön planda olduğu tutumdan rahatsız oluyor olmalılar ki bu tip açıklamaları medyada görüyoruz.İşte tüm bunlardan dolayı dile getirilen bir noktada üzerinde durmamız gereken bir noktayı önümüze çıkarıyor.30 Mart sadece bir yerel seçim değil ülkemizin kaderini doğrudan etkiyecek bir süreç olduğu gerçeğidir.
Diğer taraftan CHP İstanbul Büyükşehir Belediye adayının insanları hor gören yaklaşımını bir kez daha yaşadık,bu kezde otobüs şoförünü azarladı.Peki seçimlere bu kadar az bir süre kala bu tür davranışların sürdürülmesi hiç mi CHP genel merkezinin dikkatini çekmiyor.Hiç mi biraz daha sakin olması naif olması gerektiği yönünde ikazlar yapılmıyor.Şunu söylemek gerekir ki insanlara karşı sergilenen bu sert tutumu nedeni ile CHP İstanbul Büyükşehir'i kazanacağı varsa da kazanılamaz insanların kalbine giden yol güzel iletişimdir.Ama bu tutum o kadar yanlış ki bu şekilde insanlara yaklaşım sergilemek ve kalplerine hitap etmek dolayısı ile seçimi kazanma olasılığı oldukça zor bir hale gelmiştir.Bu tavrın sürmesi halinde İstanbul'u kazanmak kelimenin tam anlamıyla hayalperestliktir.