Arşivlere baktığımızda daha önce bu olayın defalarca yaşandığını görüyoruz.Ne ilginçtir ki yapılan itirazlar hep muhalefet partisinin seçimi hüsranla kaybettiği zamanlara denk düşüyor buradan da anlaşılacağı üzere başarısızlık insanlarda oluşturulan ''sayımlarda yanlışlık var'' algısı ile hem seçmenlerinin oklarını Hükümete dönmesini hem de seçmenlerinin bu yaşanan başarısız tablodan dolayı oluşabilecek tepkilerden sıyrılmasına sebebiyet veriyor.Peki izlenen politika doğru mu? Yani bir ülkenin en önde gelen muhalefet partisi bu tür hamlelerle yaşanan süreci yanıltmak için mi çaba sarf etmelidir yoksa kendilerini tarif ettikleri gibi çağdaş bir şekilde kendi doğrularını ve yanlışlarını masaya yatırarak alınacak önemleri mi tartışmalıdır.

Bu noktada menfaatten ziyade içinde bulunulan parti önemli ise konuyu kişisel düşünmeden partiyi düzlüğe çıkarmanın yolların aranması gerekiyor ki geçmişi düşündüğümüzde bu durumun bir realite olarak karşımıza çıktığını görüyoruz.Eğer söylenildiği gibi ana muhalefet partisinde bir zihniyet değişikliğine uğrayıp yenilikçi bir düşünce yapısı sağlanacaksa bunun ilk adımı olarak en azından kendi seçmenlerine karşı şeffaf bir duruş sergilenmesi gerekiyor ki maalesef seçim sonrası yaşanan süreçte bunu göremedik.Nitekim bırakın şeffaf davranma gayretini bizim aklımızda şöyle bir soru beliriyor:''Mazbataların alınma sürecinin neden bu kadar bu kadar uzadı?'' işte tamda bu noktada az önce dile getirdiğim demokrasinin önemli bir parçası olarak gördüğünü söyleyen bir partinin demokrasinin bayramı olan bir günü dahi insanlarda şüpheli durumda olduğu fikrini yerleştirmek için malzeme olarak kullanıldığını görmek gerçekten üzüntü verici bir durumla karşılaştığımızı gözler önüne seriyor.

Diğer yandan geride bıraktığımız seçim sürecinde iktidarın kazandığı zaferle ilgili çeşitli speklasyonlar meydana getirilse de Dünyadan Erdoğan'a olan desteklerin arttığını görüyoruz.Aslında burada önemli olan Türkiye'nin geldiği nokta olarak özellikle İslam devletleri tarafından Türkiye'ye olan sevgi ve saygı anlamında bir üst noktaya taşındığını da görüyoruz.Diğer yandan Başbakanın yaptığı çağrı ile malum yapıdan koparak devlet okullarında eğitim hayatlarını sürdürmek isteyenlerin başvurulara olan ilgisi bizi bir konuda daha aydınlatıyor.

Cemaate olan desteğin zaruri bir destek olduğu ve çeşitli şekillerde yanlarında tutulan öğrencilerin devletin yaptığı çağrılar sonrasında gün yüzüne çıkıyor.Yapılan bu çağrılar devam etmesi ile psikolojik baskıyla Cemaatin içinde yer alanlar rahat bir nefes alarak yaşamlarına devam etmelerini temenni ediyorum.