Sokaklardan son zamanlarda küpeli küpesiz ayırt etmeden yasaya aykırı olarak köpekler toplanarak bir meçhule götürülüyor.

Sokaklardan son zamanlarda küpeli küpesiz ayırt etmeden yasaya aykırı olarak köpekler toplanarak bir meçhule götürülüyor.

Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkan Vekili Şükrü Karatepe 'Birinci alınacak önlem doğumun azaltılması. Uyutmayı kesinlikle doğru bulmuyoruz' demişti. Ancak Bilecik katliamının üzerinden daha çok geçmedi. Unutmadık yani!

14 köpeğin canına vahşice kıyılmış, 1 köpek de yaralı bulunmuştu.

Medyanın bir kısmında ise ne yazık ki sürekli algı operasyonları yapılıyor.

Sosyal medyada ise artık öyle boyuta geldiler ki sokak hayvanlarının kalbine elektrik verilmesi, solunumlarının kesilmesi gibi yöntemler konuşuyorlar. Bunu yapan kişi de Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Nilüfer Sabuncuoğlu!

Düşünebiliyor musunuz ben bir avukatım ve bir avukat olarak hukuk dışı bir yönteme teşvik ediyorum! Mümkün mü? Asla değil!

Veteriner hekimlik yapıyor! Veteriner yaşatır, tedavi eder ama bu öğretim üyesi öldürme tarifinin en akıl almaz yöntemini söylüyor.Ben dinleyemedim bir süre sonra bu kadar soğukkanlı anlatımdan ürperdim.Ne dinen ne vicdanen ne hukuken kabul edilir değil .

TCK kapsamında 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununu hiçe sayarak, sosyal medya gibi kamuya açık bir yerde sokak hayvanlarını öldürmenin tarifini vererek suç da işliyor.

Böyle bir Öğretim Üyesi'nin öğrencilerine ne eğitim vereceği konusunu düşünerek YÖK'de umarım gerekeni yapar.

Sabuncuoğlu'nun beraber yön aldıgı grup daha önce ise devleti tehdit, silahlanma çağrısı, toplumu ayrıştırma, nefret gibi birçok suçu hayvanları bahane ederek işledi.

Bir hukukçu ve dernek başkanı olmanın ötesinde insan olarak hem yasal hem de vicdani çözümün mümkün olduğunu defaatle söyledim, söylemeye de devam edeceğim. Gerektiğinde yetkili kurumlar ile irtibat halinde çalışıp çok zormuş gibi gösterilen bu konuyu da kısa sürede nihayete erdirebiliriz.

Ne çocuklarımız ne de hayvanlar zarar görmez.

Kanun 2004 yılında çıktı. Aslında bu hayvanlar şu an güvence altında ve Can kabul ediliyor .Dolayısıyla verilen hakların geçmişe dönük geri alınması bana göre mümkün değil .

Kısırlaştırma ve bakımevi kurma görevi belediyelere verildi. Şayet belediyeler görevini layıkıyla yapmış olsaydı bugün hiç bu sorunlar yaşanmamış olacaktı. Şayet hesap sorulacak birileri varsa o da görevini yapmayanlardır.

Kısırlaştır, Aşılat, Yerinde Yaşat!

Kısırlaşma Seferberliği başlatılsın.

Rehabilitasyon Merkezleri kurulsun, saldırgan özellik gösteren köpekler tedavi edilsin.

Yasadışı, merdiven altı üretime, sahipli hayvanını sokağa atana, yasaklı ırk olarak tanımlanan hayvanını tasmasız ve ağızlık olmadan dolaştırana, ihmali olan belediyelere, hayvana zarar verip, eziyet edene ağır cezalar gelsin.

Çok kısa sürede popülasyon düşecek hayvanlar toplanmayacak ve sürü psikolojisi ile hareket etmeyecek.

2 milyon 800 bin köpek var. Kısırlaştırma seferberliği ve bu dediğim yöntemler ile iddia ediyorum en çok 2 yıla varmadan bu sorunu kökten çözeriz.

Ben varım yetki imkan versinler çözeceğimize inanıyorum .

İyiliğin ekonomik bir tarifine gerek yok! Çünkü emin olun onların ekonomik dediği kötücül tarifler asla çözüm olmadığı gibi insani de değil !! Hayvanların sayısını bu yöntemler ile azaltamazsınız.

Her şeyden önce unutmayın ki bu dünya bir denge üzerine kuruldu. Bu dengeyi bozmak kimsenin haddi olmadığı gibi ilk zarar görecek olan da yine insanoğlu olacaktır.