Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) cumhurbaşkanı adayı
Muharrem İnce, Kürt sorununun çözümü konusundaki çözüm önerilerini
anlatırken, "Kürtler onure edilmek istiyor, Türklerin de kaygıları
var. O halde biz Kürtleri onure edeceğiz, Türkler'in de kaygılarını
ortadan kaldıracağız. Samimi olacağız, gizli saklımız olmayacak.
Kürt sorunun çözüm yeri Meclis'tir, başka bir yer değil"
dedi.
Miting için Diyarbakır'a gelen CHP'nin cumhurbaşkanı adayı
Muharrem İnce ve eşi Ülkü İnce, mitingin yapıldığı İstasyon
Meydanı'ndaki caddeye seçim otobüsü ile geldi. Bazı milletvekilleri
ve CHP Grup Başkenvekili Engin Altay'ın eşlik ettiği Muharrem İnce,
miting alanında seçim otobüsünden inerken bir partili eşi Ülkü
İnce'nin boynuna barışı temsil eden beyaz tülbent taktı. Eşi ile
sahneye çıkan Muharrem İnce, mitinge katılanları
selamladı.
İnce konuşmasına başlamadan önce mitinge katılanlar Edirne
Cezaevi'nde bulunan HDP'nin cumhurbaşkanı Selahattin Demirtaş'ı
kastederek, "Selo'ya özgürlük" sloganları attı. Eşi Ülkü
İnce platformdan inerken, Muharrem İnce konuşmasına başladı.
Sözlerine Diyarbakırlı şairler Cahit Sıtkı Tarancı ve Ahmed Arif'in
şiirleri ile başlayan Muharrem İnce, 15 yaşında Yalova'da liseye
giderken Ahmed Arif'in, 'Hasretinden Prangalar Eskittim' adlı
kitabını, o yaşında ezberlediğini söyledi. Şiiri şimdi 40 yıl sonra
Cumhurbaşkanı adayı olarak Diyarbakırlılara okuduğunu söyleyen
Muharrem İnce, "Bugün buraya sizi kandırmaya, sizi aldatmaya ya da
baldıran şerbeti içmeye gelmedim. Bugün buraya Ramazan meyan
şerbeti içmeye geldim. Türkiye'nin çok ciddi sorunları var. Cari
açık 55 milyar dolar, 250 milyarlık ithalatı var, gençlerin yüzde
20'si işsiz ve Türkiye kuşatılmış durumda. Şu anda Türkiye
Cumhuriyeti'ni yönetenler Ankara'dan değil, Brüksel'den
Washington'dan yönetiyor" dedi.
Başından beri '3B' formülünü önerdiğini belirten Muharrem
İnce, "1; 'Barışacağız' dedim, 'barışacağız, barışacağız,
hemen barışacağız ama hemen'. 2; 'Büyüyeceğiz, ekonomik olarak
büyüyeceğiz, yani üretim ekonomisine geçeceğiz'. Kıraathanelerde
bedava kekle zaman dolmaz. Kıraathaneye gittin, çay kek beleş,
gündüz kekle geçiştirdin, akşam eve gittin yemek ne olacak? Onun
için tarıma dayalı sanayi geliştireceğiz. Ekilmeyen alanları
ekeceğiz, meraları atıl olmaktan kurtaracağız. Benim derdim
gençler. Benim derdim nufüs ortalaması. Yani siyasetçi numarası
değil, kalabalığın sonunu göremiyorum. Sanayimizin yüzde 25'i atıl,
onu işlevsel hale getireceğiz ve refahımızı artıracağız,
zenginleşeceğiz, sonra bölüşeceğiz. Nasıl olacak? Adil bölüşeceğiz"
diye konuştu.
"Bu kardeşiniz ilkeli bir siyasetçidir. Zaman zaman kendi
partisiyle de ters düşmüştür" diye konuşmasını sürdüren İnce,
şunları kaydetti: "4 Mayıs'ta aday oldum. 4
Mayıs'ta 6 Ok'u çıkardım, sadece CHP değil, 81 milyonun
cumhurbaşkanı olacağım. Sonra Sayın Akşener'e gittim, kutladım
başarılar diledim. Karamollaoğlu, Demirtaş'a gittim, başarılar
diledim. Sonra Sayın Erdoğan'a gittim, başarılar diledim.
Türkiye'de siyaseti uzlaştıracağım, barıştıracağım, siyaseti
normalleştireceğim. Yani Allah'ın izni milletimizin isteğiyle
Cumhurbaşkanı olduğumda 3 bin koruma ile gezmeyeceğim. Her şey
normal olacak. 4 adayı da ziyaret ettim. Sonra da gittim adaylara,
rakiplerime 500'er lira da para yatırdım hesaplarına. Amacım
siyaseti yumuşatmak, amacım gönüller arasında köprü kurmak, amacım
milleti barıştırmak, amacım 81 milyonu bir şemsiye altında
toplamak. Sonra 4 adayı da ziyaret ettikten sonra Hakkari'ye
gittim. Orada miting yaptım. Orada dedim ki; 'Sevgili Hakkarililer
Sayın Akşener, Karamollaoğlu, Demirtaş'ın ve Erdoğan'ın size
selamları var' dedim. Erdoğan, benim '4 adayın da size selamı var'
videomu almış, sadece Demirtaş bölümünü kesmiş almış. Şimdi bakın
videoya bakın, şunu bi izletelim arkadaşlar. Yani 4 adayın da
'selamları var' diyorum. Erdoğan, sadece Demirtaş bölümünü alıp,
batıda seyrettiriyor 'bak bak Demirtaş'a da gitti' diyor. Saklım
gizlim yok, birini ziyaret edeceğim zaman Erdoğan'dan da izin
alacak halim yok. Millete yalan söylemiyorum, her şey milletin gözü
önünde, ziyaret ediyorum. Erdoğan seni bile ziyaret
ettim."
'BUGÜN YİNE OLSA DOKUNULMAZLIĞIN KALKMASINA 'HAYIR'
DERİM'
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, milleti
kucaklaştırmak ve barıştırmak için yola çıktığını, yapamayacağı
sözleri vermeyeceğine dair kendine söz verdiğini de belirterek,
"Dokunulmazlık geldi gündeme. Dokunulmazlık konusunda mensubu
olduğum parti 'Biz kaldırılmasına biz 'Evet' diyeceğiz' dedi. Ben
dedim ki 'Yanlış yapıyorsunuz'. Televizyonlara çıktım, 'Parti
yönetiminin tavrını doğru bulmuyorum' dedim 'dokunulmazlıklara
'Hayır' oyu vereceğim' dedim. Bugün olsa yine aynı yapacağım.
Siyaseti ilkeli yapacağız, kimseye yaranmak gibi bir derdim yok.
Derdim, 81 milyonun mutlu olması" dedi.
'BEN OY DEĞİL, SORUNU ÇÖZMEK İSTİYORUM'
'Kürt sorunu' ile ilgili de konuşan İnce, şöyle devam
etti: "Bu sorunu nasıl çözeceğiz. Kürt sorunu,
adını da koyalım bunu nasıl çözeceğiz? 1; Kürtler diyor ki, onure
edilmek istiyor. Türklerin kaygıları var. Türklerin kaygılarını
gideceğiz, Kürtleri onure edeceğiz. 2; Samimi olacağız, gizli saklı
yok. Çözüm yeri TBMM, başka bir yer değil. 3; Cumhurbaşkanı
olduğumda TRT'nin kanallarından birini bu işe ayıracağım. Tartışma
programı olacak. Herkes gelecek, 24 saat yayın yapacak. Ne istiyor,
neyi tartışacak? Ben biliyorum ki; içinizde muhafazakâr, solcular,
esnaf var, anlaştığınız bir yer meselesi, kendi aranızda da
anlaşamıyorsunuz. Anlaştığınız yerlere beni de yazın. Ben de
ordayım. Anlaşamadığınız yerleri de çözeceğiz. Sorunu çözmek mi
istiyoruz, oy mu istiyoruz, ben oy değil sorunu çözmek istiyorum.
Az önceki Erdoğan'ın yaptığını yapan oy istiyor. O oy istiyor. Ben
barış istiyorum, huzur istiyorum. Dil ve din konusunu nasıl
çözeceğiz. Din eğitimi nasıl olacak? Muhafazakâr var Türkiye
Cumhuriyeti'nde. Bana diyorlar ki, 'Bana, çocuğuma haftada 2 saat
din kültürü ve ahlak bilgisi kültürü yetmez. Fıkıh, hadis, siyer
dersi istiyorum'. Hay hay kardeşim. Emin olun, seçmeli olarak kaç
saat istiyorsa, din dersi vereceğiz. Diğeri diyor ki; 'Zorunlu
olanı da almak istemiyorum'. Hay hay kardeşim almayabilirsin. Sen
de alma. 40 senedir bunu tartışıyor Türkiye. İsteyene istediği
kadar seçmeli din dersi, istemeyene yok, bu kadar basit. Devletin
dindar ve kindar nesil yetiştirme gibi görevi yok. Dindar nesile
karşı değilim. Ama, kindar nesil yetiştirmek gibi devletin görevi
değil. Aile nasıl isterse öyle yetişir. Ben sizin cocuklarınıza
matematik öğretmek istiyorum, kuantum öğretmek istiyorum, endüstri
4.0 öğretmek istiyorum. Yani din eğitimini böyle
yapacağız."
CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, çocuklara 3 dil
öğreteceklerini, resmi dil olarak Türkçeyi öğreteceklerini,
anasıyla babasıyla evinde konuştuğu bir dili de öğreteceklerini
ifade ederek, "Bu Kürtçe ise Kürtçe, Arapça ise Arapça, Çerkezce
ise Çerkezce. Yani çocuğun evinde konuştuğu, anasıyla konuştuğu
dili öğreteceğiz. Bu da yetmez dünya vatandaşı yapacağız. Yani
çocuklarımıza İngilizce öğreteceğiz, Fransızca, İtalyanca, Arapça,
Rusca, Çince öğreteceğiz" dedi.
ERDOĞAN'IN YUHALANMASINA İZİN VERMEDİ
Mitinge katılanların zaman zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı
yuhalamalarına tepki gösteren Muharrem İnce, "Sayın Erdoğan
dün aynı şöyle konuşuyor, 'Bana bak Muharrem' diyor. Ben bu uslüba
cevap vermek istemiyorum. Ama arkadaşlar 'ver' dedi.
Diyarbakır'dan, 'E sana baktım Recep söyle'. Ya ben sana dedim,
'Her kuşun eti yenmez. Ben senin yanındakilere benzemem' dedim.
Bunları bırakalım. Diyarbakır'dan sesleniyorum Sayın Erdoğan'a.
Sayın Erdoğan ben bir meydanda konuşuyorum. Bursa'da saat
3.30'da konuşacaktın, toplamayamadın kalabalığı 6'ya aldın.
Ama ben senin o toplayamadığın meydanı hıncahınç doldurdum. Ama sen
bana 'Bak Muharrem' diyorsun ya. Ama sen de bak şu garibana, gel
beraber televizyonlara çıkalım. Gelir mi? Emin misiniz? Gelecek
gelecek; gelmeyecek mi? Ben istiyorum, diyorum ki 'Televizyona
çıkalım" diye konuştu.
'HEM BARIŞACAĞIZ HEM BÜYÜYECEĞİZ'
"Kürt sorununu çözmek istiyor mu istemiyor mu? Ben
istiyorum. Çünkü ekonomik, kültürel, demokratikleşme sorunu olduğu
gibi, siyasi ahlak sorunudur" ifadelerini kullanan İnce, şöyle
dedi: "Diyarbakır'da farklı, Edirne ve
Trabzon'da farklı konuşuyor. Ben size asla yalan konuşmayacağım.
Burada size ne konuşuyorsam Edirne'de onu konuşacağım. Bazen siz de
kızacaksınız bana. Çünkü, mesela dokunulmazlıklar konusunda ben bir
partinin üyesiyim, vekiliyim, baktım partim yanlış yapıyor, dedim
'kusura bakmayın'. Yönetimin yaptığı yanlışı yapmayacağım. Doğru
yolu birlikte bulacağız, barışcağız, hemen barışacağız,
büyüyeceğiz, hızlı büyüyeceğiz ve adil bölüşeceğiz adil. 37'nci
günüm. 84'üncü mitingim. Bu meydanlarda 'Mazot, emekli asgari
ücret, gençlerin yurt sorununu 2 yılda çözeceğim, tarikat
yurtlarına muhtaç kalmayacaksınız' dedim. 'Her yıl 10 bin öğrenciyi
doktora için yurt dışına göndereceğiz' dedim. 'Merkez Bankası
müdürü bağımsız olacak. Ekonomi ile ilgili kurullar yetkin
insanlardan oluşacak' dedim. Projeler anlattım, 'turizm' dedim, '60
milyon turist, 60 milyar gelir' dedim. Erdoğan da '3 proje' dedi.
'Kıraathane' dedi, iki; 'stadyum' dedi, üç; 'park' dedi. Be mübarek
sen belediye başkanı mısın, cumhurbaşkanı mısın? 'Gelin kahveye;
iskambil yok' E iskambil yoksa millet de gelmez, sana mı
soracak? 'Ustayım' diyor, meğerse kek ustasıymış. Diyarbakırlı
kardeşim sana söylüyorum; gündüz bedeva kek yemek isteyen
Erdoğan'a, iş aş isteyen bana oy versin. Yine Erdoğan'la aramda
fark ne, onu anlatayım. Şimdi Erdoğan kilosu 4.5, beyaz çay içiyor.
Bense bildiğiniz siyah çay içiyorum. Erdoğan sarayda bıldırcın ile
besleniyor, ben sizin bakkaldan aldığınız yumurtaları yiyiyorum.
Erdoğan, 7 yıldızlı sarayında, ben yeryüzü sofralarında iftar
açıyorum. Yani Erdoğan 'Beyaz Türk', ben bu ülkenin zencisiyim. O
Ankara'da sarayı var, yetmedi 5 saray da İstanbul'da var. Şimdi
Marmaris'e yazlık yaptırıyor. Size sözüm olsun; Allah'ın izni,
milletin isteğiyle Cumharbaşkanı olduğumda o yazlık sarayı engelli
çocuklara vereceğim. Türk, Kürt yok; Alevi, Sünni yok; sağcı, solcu
yok; kadın, erkek yok; başörtülü başörtüsüz yok; bütün engelli
çocuklar birer hafta arayla orada tatil yapacaklar aileleriyle
birlikte. Benim de size projem bu."