Son günlerde hayatımızın tam merkezine yerleşen tek şey zam. Et, ekmek, doğalgaz, su, elektrik,  şeker, yumurta, yağ, benzin, motorin, ağrı kesici, köprü geçiş ücreti, sınav ücreti, akbil ve daha nicesi. Güne zam ile başlıyor günü yine zam ile kapatıyoruz.

Son günlerde hayatımızın tam merkezine yerleşen tek şey zam. Et, ekmek, doğalgaz, su, elektrik, şeker, yumurta, yağ, benzin, motorin, ağrı kesici, köprü geçiş ücreti, sınav ücreti, akbil ve daha nicesi. Güne zam ile başlıyor günü yine zam ile kapatıyoruz.

Öyle ki gözümüzü açıp kapatıncaya kadar her şeyin fiyatı değişiyor. Marketten 1 saat önce aldığımız çayın fiyatı bir saat sonra yüzde 40 artıyor. Artık saatle değil etiket ile yarışıyoruz.

Şoföründen manavına, terzisinden eczasına, bakkalından kozmetikçisine herkes uygulanan zamlardan nasibini alıyor.

Bir daha yağ, şeker bulamazsam ne yaparım diyen halk markette birbirini eziyor, bir halıyı 20 lira daha ucuz alırım diyenler eksi 15 derecede saatlerce kapıda bekliyor. Et kuyrukları, ekmek kuyrukları, şeker kuyrukları her gün bir semtte uzamaya devam ediyor.

Normal zamanda bile kısa mesafe için yolcu almayan taksiciler artan benzin zamlarından sonra ise gaza hiç basmıyor. Otobüs biletleri, uçak biletlerine gelen ve neredeyse yüzde yüzü bulan artışlar ise tatil planlarını çoktan suya düşürmüş durumda.

Öğünler azaldı, porsiyonlar küçüldü, tasarruf arttı, mesailer ikiye katlandı. Doğalgazlar kısıldı, evlerde kat kat giyinerek gezmeler moda oldu. Çamaşır makinalarının çalışma saati haftada bire düştü.

Temel ihtiyaçlar dışındaki her şey artık lüks. Kitap alıp okumak, bir filmi sinemada seyretmek, yemeğin yanında su içmek hatta martılara simit atmak dahi. E bir simit olmuş 5 lira.

Stres çoğaldı, baş ağrıları arttı, geceler uzadı, uyku gözlerden uzak kaldı.

Evden adımımızı attığımız an cebimizden en az 100 lira gidiyor. Bir Marmaraya binsek, bir bardak çay içsek, bir simit yesek 60 lira çoktan hiç olmuş oluyor.

Zamlar gelmeye, dertler güncellenmeye devam ediyor.