Komşu ülkelerden Türkiye'ye yapılan döngüsel göç çalışmaları son yıllarda hızla çoğalmakta ve bu ülkelerden gelen insanlarla ilgili genel gözlemleri özetlemektedir.

Köken ve Cinsiyete Göre İş Bölümü ve Çelişkili Tepkiler

Komşu ülkelerden Türkiye'ye yapılan döngüsel göç çalışmaları son yıllarda hızla çoğalmakta ve bu ülkelerden gelen insanlarla ilgili genel gözlemleri özetlemektedir. Eski Sovyetler Birliği ülkelerinden insanların kökenlerine ve cinsiyetlerine göre farklı alanlarda çalıştıklarını göstermektedir. Bazı araştırmalar bize köken ve cinsiyete göre iş bölümü hakkında ayrıntılı bilgi vermektedir.

Türkiye'ye gelen yabancıların Türkiye'ye giriş ve çıkışlarında ve Türkiye'deki faaliyetleri sırasında mevcut kurumlara ve yürürlükteki mevzuata uygun davranmaları gerektiği açıktır. Aynı şekilde kamu kurumları çalışanları da bu yeni nüfus hareketinde bazı değişiklikleri gözlemleyebilseler bile mevcut yasaları uygulamak zorundadırlar. Döngüsel göçmenler, Türkiye'ye turizme açık sınırlardan yasal olarak giriş yapmakta, ancak daha sonra Türkiye'de çalışmakta ve ticaret yapmaktadır. Bu durum, bu yeni durumun nasıl ele alınacağı konusunda belirsizliklere ve çelişkili yaklaşımlara yol açmıştır. Halkın, yönetimin ve göçmenlerin varlığından etkilenen grupların döngüsel göçe çok farklı ve çelişkili tepkiler verdiğini gözlemlemek ilginçtir.

Devamında bu çelişkili tepkiler ve tedbirler, döngüsel göç üzerine yapılan çalışmalar, medya haberleri, çeşitli kurum ve kuruluşların yayınları, kamu kurumlarının kararları, kişisel konuşmalar ve gözlemler dikkate alınarak analiz edilmeye çalışılacaktır.

Göçmenlerin kökenlerinin yanı sıra, resmi veya gayri resmi örgütlenme derecesi ve toplumsal cinsiyet gibi kriterlere göre yapısı farklılaşan Türkiye işgücü piyasasının özellikleri de incelenmektedir.

Eski Doğu Bloku'ndan olan kişilerin, cinsiyetlerine ve kökenlerine bağlı olarak Türk nüfusu ve kamu kurumlarında farklı tepkilerle karşılaştıkları aşikardır. Aynı zamanda Balkanlar'dan Türkiye'ye sürekli gelip yerleşen ve hatta vatandaşlık hakkına sahip olan Türk ve Müslüman kökenli göçmenler, ülkede daha az yabancı ve daha ayrıcalıklı. Öte yandan, Türkiye'nin uzun yıllardır iletişim kurmadığı bölgelerden insanlar yabancı olarak kabul edilmekte ve buna bağlı olarak dezavantajlı bir durumda kalmaktadır. Ancak zamanla bu algılar ve tepkiler de değişmiştir. Bu farklı algı ve tepkilerin tarihsel ve kültürel nedenlerinin zaman içinde nasıl değiştiğini incelemek ise bambaşka bir konu olacaktır. Bu makale bağlamında birkaç genel gözlemle yetiniyoruz.

İlk göç dönemlerinde döngüsel göç daha çok kadın göçü olarak görülüyordu. Medya, halkı bu göçmenlerin çoğunlukla bavul tüccarı veya seks işçisi olduğuna inandırdı. Bu süre içinde gelen erkekler de medya tarafından dikkate alınmamıştır. Ne de olsa akademik dünya da onlarla pek ilgilenmedi. Yabancı erkekler yerel işçilerin çalışma alanlarında giderek daha fazla yer edinmeye çalıştıkça, onların varlığına karşı tepkiler bu kayıtlı emek piyasalarında aktif olan kuruluşlardan giderek daha fazla gelmektedir. Bu örgütlerin yayınlarından erkek işçilere yönelik ilk tepkilerin sendikalardan geldiği açıktır.

Türkiye'deki bu erkek yabancı işçilerin sorunlarıyla ilgilenmedikleri açıktır. Aksine, onları rakip olarak görüyorlar ve bu adamların çalışmasını engellemek için hükümete baskı yapıyorlar. Sonuç olarak, düzenlemeye tabi şirketlerin işveren örgütleri, vasıflarına bakılmaksızın yabancı işçi çalıştıran ve bu nedenle haksız rekabete giren işverenleri hükümete şikayet etmiştir.

İşverenlerden ve işçilerden gelen bu organize tepkiler, kayıt dışı sektör ve kayıt dışı çalışma ile mücadele programının bir parçası olarak kamu sektörü tarafından kabul edildi ve desteklendi. Son olarak 2003 yılında yasa dışı olarak yabancı işçi çalıştıran işverenlere daha fazla yaptırım getiren yeni Yabancı İş Kanunu yürürlüğe girmiştir. O andan itibaren, özellikle erkek yabancı işçiler için kayıtlı sektörde çalışmak daha zor ve riskli hale geldi. Böylece yabancı erkekler, taşeronluk ve kayıt dışı çalışmanın yaygın olduğu inşaat gibi sektörlere itilmiştir.