Okulların çoğu yarım gün esasına dayalıdır. Öte yandan federal Yönetim yedi bin okulun tam zamanlı olarak yeniden yapılandırılmasını destekleyerek tüm gün eğitim verilen okulların alman eğitim sisteminin önemli bir parçası haline getirmiştir.

(…bir önceki köşe yazımın devamı) Okulların çoğu yarım gün esasına dayalıdır. Öte yandan federal Yönetim yedi bin okulun tam zamanlı olarak yeniden yapılandırılmasını destekleyerek tüm gün eğitim verilen okulların alman eğitim sisteminin önemli bir parçası haline getirmiştir. Eğitim sistemi eyaletlerin sorumluluğunda yer alsa da eğitim politikası eyaletlerin kültür ve eğitim bakanlarının daimî konferansı tarafından koordine edilmektedir. Almanya AB'nin en büyük nüfuslu ülkesidir. Alman topraklarında 90 milyon kişi yaşıyor. Bunun yaklaşık altı da biri doğu Almanya'da eski demokratik Almanya cumhuriyeti bölgesinde. Almanya'da öteden beri etnik azınlıklar bulunmaktadır. Özellikle Almanya'nın kuzeyinde ve doğusundaki Danimarkal ve Firizyalıların yanı sıra sinti ve romanlar ile son b yaşıyor. Bu grupların kendi kültürleri, dilleri, tarihleri var. Almanya'da savaşın ardından 50'li yıllarda gelen ekonomik patlamadan sonra göçmen işgücüne ihtiyaç duyulmuştur. Zamanında misafir işçi olarak adlandırılan insanların çoğu aradan geçen süreçte güney ve güneydoğudaki vatanlarına geri dönmüşlerdir ama birçoğu yaşamak ve çalışmak için Almanya'da kalmıştır. Aile birleşimleri gibi nedenlerle gelen Türklerin de önemli bir kısmı burada kalmış, böylece Almanya zamanla bir misafir ülkesinden denetimli göç alan bir ülkeye dönüşmüştür. İkinci göç dalgası ise Romanya ve Polonya'da yaşayan ve sosyalist sistemin çöküşünden sonra Almanya'ya dönen alman asıllı göçmenler oluşturmuştur. Bu iki göç hareketi sonucunda Almanya 1980 yıllarında göç eden sayısı Kanada ya da Avustralya gibi göç ülkelerinden daha fazla idi. Almanya özellikle basit işler için dışardan işçi getirme yoluna gittiği için çok sayıda göçmen vasıfsız eleman olarak çalışan göç almıştır. Araştırmalar göçmen ailelerin Almanya'da sosyal statülerini yükseltmelerinin veya ekonomik durumlarını iyileştirmelerinin kolay olmadığını göstermiştir. Yine de geçen yirmi yılda göçmenlerin topluma entegrasyonunda ilerleme kaydedilmiş, alman vatandaşlığına geçiş kolaylaştırılmıştır. Almanlar ile göçmenler arasındaki ilişkiler daha yoğun hale gelmiş, Etnokültürel çeşitlilik daha yaygın çerçevede benimsenmeye başlamıştır. 2005 yılında çıkan göç yasası ile göç politikasının her boyutunu dikkate alan kapsamlı bir yasa düzenleme getirilmiştir. Federal hükümet Almanya'da yaşayan yabancıların entegrasyonundaki geri kalmışlığı gidermeyi programının önemli bir maddesi olarak görmüş, Merkel tarafından 2007 yılında ulusal entegrasyon planı masaya yatırılmış, plan eğitim alanında destekçilerden bir ağ oluşturmuş, göçmen ailelerin, çocuk ve gençleri okulda destekleyen manevi anne babalık programına 5000 kişi katılmış, bu çalışma sonucu göçmen kökenli gençlerin daha iyi eğitim olanaklarına kavuşması sağlanmıştır.

Görünüşte, Federal Hükümetin eğitim politikaları, göçmen çocuklarına Almanlarla eşit imkanlar sunulduğu kanaatini yaratsa da uygulama oldukça farklı yürütülmektedir. Eyaletlerden eyalete farklılık gösterse de okullarda uygulamacılar, öğretmenler ve yöneticiler göçmen çocuklarının başarılı olmasını engelleyici pek çok idari engeller ortaya koyuyorlar. Amaç, Alman çocukları ile rekabette yabancıları birkaç adım daha geride tutmak ve daha iyi iş imkanlarını, die Reine deutsche Wurzel, öz ve saf Alman nesline sunmak. (…devamı bir sonraki köşe yazımda)