Güncel konu yazmaya pek istekli olamıyorum çünkü o gün yazarların yarıdan fazlası aynı konuyu yazıyor. Zaten herkes, her günlük olayın, kendi açısından yorumunu yapıyor. Hakça mı yapıyor batılca mı? Orası ayrı bir konu!

Dolayısı ile,

Güncel konulardan yazsam da, o konunun şer-i yönünü yazmaya özen göstermek istiyorum.

Zihnimde dolaşanlar: Malum konu cemaat, pardon hizmet mensupları ile hükümet arasındaki yürekler dağlayan konuydu, baktım herkes yazdı , şimdilik yazmadım ancak sonra yazacağım inşallah. Bir de, ülkemizde ne kadar besmeleli putçu varmış, bunun ilahisini yazdım, Abdurrahman Önül’e verdim “Bunu ilahi yap” diye. O da: “Abla ya, bu cümle çok yanlış anlaşılır” dedi. Dedim ki: “Anlaşılsın, bir doğrunun yanlış anlaşılması, bir yanlışın doğru anlaşılmasından çok daha iyidir.” binlerce ilahi var. İnsan önce manevi moda girip dinliyor, ardından bir dize duyuyor ,dizedeki hurafelere beyni dönüyor. “Bu konuda yazayım” dedim. Biraz detaylı düşününce ondan da vazgeçtim çünkü şeytanlar gece gündüz din kardeşlerine düşman olsun diye Müslümanlarla uğraşıyor bu sebepten bazıları kin yüklü, bazıları da “Bir Müslüman bir Müslüman’a bunu nasıl yapar” diye müthiş bir şaşkınlık moduna girmiş olduğundan bu yazı anlamsız kalır dedim. Diğerleri de benzer sebepler…

***

Yetenek Sizsiniz Türkiye Programında (haram bölümler hariç) yarışmayı çok anlamlı ve faydalı buluyorum. İslam’a aykırı performanslar olmasa o kadar beğeniyorum ki, kıskandığım ikinci program oluyor. Neden bizde bu yarışmaların İslami versiyonunu yapmıyoruz ? Zaten performansların yarıdan fazlası İslam’a uygun, biraz daha genişletilir olur biter. Samimi bulduğum televizyonculara yıllardır hep aynı şeyi söylemişimdir. “Yarışma programlarını artırın.” Ben çok kolay sanıyordum. Meğer iki üç saatlik program için milyarlar harcanıyormuş. Mübarek İslami kesim de her yere parayı hiç sormadan verir, sıra kültürel konulara gelince, TV filmlerine gelince hesap sormaktan bu tür yapımlara kuruş veremez. Fakat vermeliler. Dünya artık filmlerle değişiyor. Gün gelir internet demode olursa bile, kitap ve film demode olmaz. Kitap kıyamete kadar yazılmak zorunda çünkü kitap olmazsa film olmaz.

Elimde değil, sanatsal alanda bizim camiayı çok yetersiz görüyorum. Yıllardır var bu bakış bende. Yönetmenlik kursuna gittim, hayaller kurdum dolu dolu. Yıllarca sürdü hayallerim.

“Hayal” deyip geçmemeli, hayaller de içten emek ister.


Yetenek Sizsiniz Türkiye’den önce, gençliğimizin zihninde şu söz sıkça dolaşırdı: “Batılı gençler her şeyi beceriyor, biz hiçbir şey beceremiyoruz… Bizde yetenek yok…” Eller yahşi ben yaman, herkes buğday ben saman kısacası.


Yetenek Sizsiniz Türkiye’de öyle yetenekler çıkmış ki internetten izlediklerim bile dünya çapında kabul edilebilecek performanslar göstermiş. Dünya ile yarışabileceklerini anladı gençlerimiz. Komplekslerimiz bir bir gidiyor. Uzaya gönderilen ikinci uydu, yerli malı tank, uçak savar vb. ilavelerle gençlik artık kendisini Amerikalı, Avrupalı gençten aşağı görmüyor.

Yani,

Sanatla, özellikle tiyatro ve filmlerle, yeteneklerle çok ilgiliyim, çok bilgili olmasam da.



Bir zamanlar tiyatro oyunları yazdım, sahneye koydum. Çok sevildi, bu da bana cesaret verdi. Yıllardır hayallerimde olan film konusunu tetikledi…

İşe kısa filmle başladım. “Bismillah” dedik.


Green Box ustası olan yönetmen Mahmud Başak kardeşimizle çalışmaya karar verdik.


Beş dakikalık bir film senaryosu yazdım. Mahmud Başak kardeşimiz yönetmenliğini benim yapmamı istedi. Yaptım. (Biraz da Mahmud kardeşimiz yardım etti.) ufak tefek hataları oldu fakat Men Dakka Dukka isimli film bana cesaret verdi. İnşallah ahir ömür adımlarımı (üçüz romanlarım çıktıktan sonra) filme vereceğim, dostlarım sevinsin, biraz da ağır konulardan sıyrılsın, beyinleri dinlensin diye bunları sizlere yazdım. Ölmezsem sürprizlerim olacak.

Selam olsun vahyi seven dostlara…