Trafik Meselesi..

Dünyada giderek değer kazanan; Türkiye’de henüz dünya standartlarına kavuşamayan nedir bilir misiniz?

İNSAN HAYATININ DEĞERİDİR...

Allah insanı aziz kılmış, kendi canını almak bile dinimizde küfür ama biz insana değer vermede son sıralardayız...

İnsanımıza biçtiğimiz değeri anlamak için trafik kazalarına bakmak yeterli.. Hergün can alan trafik canavarına yalnızca Türkiye’de serbest çalışma izni var...

Dünyanın diğer ülkelerinde de trafik kazaları oluyor ama, ayda yılda bir.. Yani trafik hadiseleri bir canavar haline gelmiyor..

***

1995 senesinin trafik kaza bilançosu; 8 bin ölü ve bunun iki üç misline yakın yaralanma idi... 2000’li yıllarda durum değişmedi..

Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre geçtiğimiz yıl (2017) Türkiye genelinde günlük ortalama 1.124 (binyüzyirmidört) kaza meydana geldi, trafik kazalarında ortalama her gün 9 kişi hayatını kaybetti.

İnsanlarımızı kazalarla öldürüyor veya daha kötüsü sakat bırakıyoruz, ömür boyu hem kendi hem toplum ceremesini çekiyor.

Kameralarla takip, para cezalarının arttırılması ve diğer palyatif tedbirler başarılı olamıyor.. O halde ne yapmalı?

Yapılacak ilk iş ve meselenin çözüm sürecinde hiç akıldan çıkarmamak gereken en mühim şey, İNSANA DEĞER VERMEK...

Sahi, “insanı yaşat ki, devlet yaşasın” sözü bize mi aitti? Yoksa İtalyan atasözü müydü?

Hatırlıyorum, İtalya’da bir trafik kazasında 12 insan ölünce başbakan istifa etmişti. Türkiye’de Ulaştırma Bakanı bile istifa etmiyor...

Sebep? İnsanımızın değerinin olmayışı... Gerçi adam kendine değer vermiyor ki, devlet versin...

“Hayırlı yolculuklar, kazasız belâsız seyahatler, Allah’a emanet olun” duâlarının indi ilahide kabulü, önce tedbir sonra tevekkül iledir..

Aksi, kendini damdan atan ahmak adama “hayırlı düşüşler, Allah’a emalet ol” demek gibi olur..

Trafiğe her gün kurban veriyoruz! Hele bayram tatilleri geldiğinde.. Bu bir dehşet tablosu, bir facia, bir soykırım, büyük musibet, belâ ve adamsendeciliğin acınası faturasıdır!..

Dünyada birinci sırayı aldığımız trafik kazaları, milletimizin hayırlı işlerde alabileceği birinciliklere mani faktörlerin başında.

Uğradığımız maddi manevi kayıpları iyi hesap edebilseydik; başka bir şey yapmadan dahi, bugünkü refah seviyemizin üzerine çıkmış olurduk...

Nice dahilerimizi, yetenekli vatan evlatlarını, hayatlarının en verimli çağında Trafik Canavarına kurban veriyoruz, yazıktır!..

Türkiye yöneticileri, bu ehemmiyet derecesi fevkalâde yüksek konuyu, ciddîyetle ele alıp, sağlıklı neticeler çıkarmalı, acil tedbirler alınmalıdır.

Bendeniz sertifika almış ve sürücü kurslarında Trafik derslerine de girmiş eski bir trafik hocasıyım. Ricâl-i devlete birkaç tavsiyem var:

Sürücüler psikolojik testlerden geçirilmeden ehliyet verilmemeli, kaza yapan sürücüler yeniden muáyene edilmelidir. Trafik magandaları direk mahkemeye çıkarılıp ağır ceza almalıdır.

Ve Türkiye olarak müstakil bir TRAFİK BAKANLIĞI ihtiyacımız var... Bu bakanlk bünyesinde sürücü kursları ve trafik hastaneleri olmalı.

Ehliyet verme işi de bu bakanlığa verilmeli, sürücü muayeneleri trafik konusunda uzman bakanlık hekimlerince yapılmalıdır.

#HARBİDEN: Cuma’nız mübarek olsun.. İtikadınız, imanınız varsa, trafikte de Müslüman olduğunuzu unutmayın. Kul hakkından korkun, trafik intiharıyla dinden çıkmayın, canlara kıymayın.. 02.03.2018