Tarım veya ziraat, bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilmesi, bunların kalite ve verimlerinin yükseltilmesi, bu ürünlerin uygun koşullarda muhafazası, işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanmasını ele alan bilim dalıdır.

Tarım veya ziraat, bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilmesi, bunların kalite ve verimlerinin yükseltilmesi, bu ürünlerin uygun koşullarda muhafazası, işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanmasını ele alan bilim dalıdır.

Tarım için yapılan tanım böyle peki ya iç yüzü…

Uzun zamandır bu konuyla haşir neşirim, sevdiğim için, toprağa daha yakın olmak için, tükettiğim ürünün yetişmesini görmek ve orda bulunmak için tarımla meşgul oluyorum.

Tarla sürümünden ekimine, sulanmasından gübrelemesine, ilaçlamasından biçilmesine her evresinde bulundum, bulunuyorum…

Seviyorum dedim ya…

Seviyordum. Seviliyordu.

Son birkaç ay içinde mazota, gübreye ve zirai ilaç fiyatlarına gelen zamlar ve mahsulün değersiz bir fiyata satılması zaten çiftçinin boğazına dayanmış bıçağı hareket ettirmeye hatta kesmeye başladığını görmek tarımdan nefret ettirmeye kadar götürdü.

Çiftçi başı önünde kara kara düşünen bir karaktere büründü artık. Ne yapsa ne etse de kurtulsa şu karanlıktan diye. Aynı tarladan iki kat daha fazla çalışarak daha yüksek verim kaldırmaya çalışıyor.

Kaldırabilir mi peki?

Muamma.

Onları gördükçe sürekli, aklıma 'borç yiğidin kamçısıdır' sözü geliyor… Kamçıyı da borcu da görüyoruz artık daha net. Yaşamak için de değil çalışması. Tek derdi borç ödemek.

Bir hayat düşünün ki borçları ödemek için yaşanılan…

Arada oturup sohbet ediyoruz. Daha tecrübeli olan çiftçilere soruyorum 'ne olacak bu halimiz?' diye. Bir süre boşluğa baktıktan sonra bana dönüp şöyle diyor bir çiftçi.

- Bilmiyorum, bilmiyoruz Allah sonumuzu hayır etsin.

'Tarım' ülkesinde çiftçinin bu halini görmek…

Bilmiyorum…

Bıçağın boğazını kestiği çiftçinin hali de çiftçisiz kalan ülkenin de varın halini siz düşünün.

Saygılarımla…