Şazelîliğin İstanbul tarîkat kültüründe en bilinen yönü ve katkısı, Ali eş-Şâzelî’nin kahveci esnafının pîri olarak kabul edilmesindendir. Bu tarikata bağlı tekkelerde olduğu gibi diğer tarîkatlara mensup birçok tekkenin kahve ocağında da Ali eş-Şâzelî’nin adının yazılı olduğu bir hat levhasının bulunmasıydı

Şazelîliğin İstanbul tarîkat kültüründe en bilinen yönü ve katkısı, Ali eş-Şazelî'nin kahveci esnafının pîri olarak kabul edilmesindendir. Bu tarikata bağlı tekkelerde olduğu gibi diğer tarîkatlara mensup birçok tekkenin kahve ocağında da Ali eş-Şazelî'nin adının yazılı olduğu bir hat levhasının bulunmasıydı (Tanman 1994: 140).Şazelî tekkelerinde zikir ise (devran) ve kıyamî (ayakta) tarzda yapılmaktaydı. Zikir sırasında vurmalı sazlar kullanılır ve 'Şazelî şuulleri' denilen Arapça güfteli ilahiler okunurdu. 'Salat-ı Meşîşiye' adlı salat-ı şerif ve 'Delailü'l-Hayrat' adlı evrad (Halk arasında Delail-i Şerif diye tanınan salavat-ı şerife mecmuası) dervişler tarafından sıkça okunurdu. Bu eserler bu tarîkatın dışında bütün Müslümanlar tarafından da çok itibar görmüş ve birçok vesileyle belli zamanlarda okunmuştur (İnançer 1994: 140-141).

1- Unkapanı Şazelî Tekkesi

Kaynaklarda tekkenin yeri 'Kapan-ı Dakik (Un kapanı) civarında Yeşil Tulumba cihetindeki Şazelî Dergahı' (BOA, İ.DH. 955/75530), 'Kapan-ı Dakik dahilinde kain' (BOA, MVL. 514/45), ' … Cizyedar Kara Mehmed ve İbni Meddas mahalleleri arasında bulunan Balmumcu Tekyesi demekle ma'rûf Şazelî dergahı' (BOA, C.EV. 14450), 'İstanbul hısnı ebvabından (kale kapılarından) Kapan-ı Dakik Kapısı dahilinde Salih Paşa Çeşmesi yakınında Cizyedar Kara Mehmed ve İbni Meddas Mahalleleri 'nin meyanında (ortasında) bulunan mescid ve zaviye' (BOA, C.EV. 14450), şeklinde tanımlanmaktadır. Günümüzde cami olarak kullanılan tekke, Fatih İlçesi, Unkapanı kavşağında, Haraççı Kara Mehmet Mahallesi'nde, Yeşil tulumba Caddesi, Cemalettin Efendi Sokağı ile Bostan Sokağı (Bostan Hamamı Sokağı)'nın kavşağında 1019 ada, 53 parselde yer almaktadır. (Özdamar 2007: 156; Tanman 1994: 138). Tekkenin kurucusu Hacı Ahmed Ağa'dır. 9 Rebiülahir 1208/ 5 Kasım 1793 tarihinde vakfiyesi hazırlanmıştır (VGMA, Tekaya ve Zevaya Defteri, no: 109, s. 2, sıra 15). Bu tarihe göre bu tekke, İstanbul'da kurulan ilk Şazelî Tekkesi'dir. Bu tarihten kısa bir süre sonra da Alibeyköy'deki Şazelî Tekkesi kurulmuştur. 1228/1813 senesinde, Hacı Ahmed Efendi ibn Halil'in bina ve ihya ettiği tekkenin şeyhi ve vakfının mütevellisi olup vakfın tevliyetine evlad-ı vakıfdan mutasarrıf olan Mehmed Salih Efendi bila veled fevt olup (hiç çocuğu olmadan vefat edip) vakfiyeye göre şeyhlik Seyyid Ahmed Efendi'ye geçmişti. Tekkenin zikir günü Perşembe idi. 1885-86 yılında tekkede 2 erkek ve 6 kadın ikamet etmekteydi.(Tanman 1994: 139). 1335/1919 senesinde tekke mamur haldeydi ve tekkede Perşembe günleri zikir yapılmaya devam ediliyordu (Galitekin 2003: 250). Tekkede son dönemde Şeyh Mehmed Emin Efendi (Bandırmalızade 1307: 14), kardeşi Hasan Tahsin Efendi, diğer kardeşi Osman Salih Efendi ve derviş Abdullah oğlu Çerkez Hüsrev ikamet etmekteydiler (Galitekin 2003: 323). 1334/1918 senesinde tekke, tekkeler nizamnamesi gereği 3. Merkez olan Unkapanı'ndaki Ahmed Buharî Tekkesi'ne bağlıydı. Bu tarihte tekkenin postnişini Şeyh Salih Efendi idi (Albayrak 1996: 17; MA, Meclis-i Meşayih Esami Defteri, no: 1760).Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında 1925'te kapatılan yapı bir müddet sahipsiz kalmış, berduşların barınağı olmuş, daha sonra Vakıflar idaresi tarafından şahıslara kiraya verilmiş ve uzun yıllar gazino, Zeyrek Spor Kulübü lokali ve kahvehane olarak kullanılmıştır. Tekkenin mescit-tevhidhanesi Fatih Müftülüğü 'nün girişimi ve Osman Topbaş'ın yardımlarıyla onarım geçirmiş ve 1989 senesinin Ramazan ayında cami olarak ibadete açılmıştır (Eygi 2003: 317-318) 1338/1922 yılında ait bir gazetede yer alan haberde 'Yeşil tulumba karşısında yer alan' bu tekkede her hafta Perşembe geceleri yatsı namazından sonra yarım saat devam etmek üzere hikemî ve ahlakî dersler takrir olunacaktır (yapılacaktır-okutulacaktır), bilgisi yer almaktadır (Revnakoğlu A,00024, 29). M. Şevket Eygi burayla ilgili şu bilgileri nakletmektedir: 'Merhum Şeyh Safer Efendi'nin, 'Bu tekkeyi eğlence yeri yapanların hiç biri iflah olmadı. Kimi tepe üstü düştü, kiminin başına bin türlü bela ve musibet geldi...' dediğini duymuşumdur. Nihayet Vakıflar hakka ve doğruya döndü de bir minare eklenerek bu Kudsî ve ulvî mekan, içinde yine Allah'ın anıldığı Yaradan'a namaz kılınan, niyaz edilen bir yer haline getirildi' (Eygi 2003: 317-318. Tekkenin günümüze ulaşan tevhidhanesinin mihrap duvarının üzerinde dikdörtgen bir levha bulunmakta ve üzerinde

'Ya Seyyideni'l-imam Ali Ebü'l-Hasan eş-Şazelî sene 1303 (1886)' yazmaktadır.