Özal, 12 eylül 1980 ihtilali ürünüdür. İhtilal gecesi, evinden alınıp, Başbakan yardımcısı yapıldı. Bu görev okyanus ötesinden verilmişti. 1984 seçimlerinde,  Önceki hiç bir partiye seçilme hakkı verilmedi.

Özal, 12 eylül 1980 ihtilali ürünüdür.

İhtilal gecesi, evinden alınıp, Başbakan yardımcısı yapıldı.

Bu görev okyanus ötesinden verilmişti.

( Turgut nereden koşuyor).

***

1984 seçimlerinde, Önceki hiç bir partiye seçilme hakkı verilmedi.

Onların ileri gelenleri de 'Konsey' tarafından veto edildi.

MHP yerine kurulan muhafazakar partinin de kuruluşu geciktirildi.

Takunyalı bürokrat olarak bilinmesine rağmen Turgut Özal'ın önü açıldı.

Çünkü İhtilali CIA yapmış,

İhtilal gecesi ABD başkanına; 'Bizim çocuklar Türkiye'de yönetime el koydu' demişlerdi.

İşte onların çocukları hep siyasette vesayet sahibi idiler.

Sağ sol çatışması dedikleri, ama aslında ülkücü komünist çatışmasının artmasını beklediler.

Çünkü her iki tarafta da eli silahlı olanlar,

CIA ya bağlı eski MİT in aracı personeli idi.

Bunu daha sonra MİT elemanı Hicabi Koçyiğit, mahkemede itiraf etti.

İhtilalin ertesi günü New York Times gazetesi şöyle bir cümle ile haber verdi:

'Türkiye'de ihtilal oldu. Türkeş idam edilecek.'

***

İşte İhtilal sonrası bütün işlemler bu çerçevede yürütüldü.

Özal iktidar edildi.

Türkiye'de bütün sosyal kurumlar;

Yani dernekler, cemaatler, vakıflar, tarikatlar CIA ile ilişkilendirildi.

Devletin nimetleri bunlara dağıtıldı.

Rotary, Lions, Türk ocağı açılıp faydalı dernek haline getirildi.

İşte Özal, devlet yapısında da önemli değişim yaptı.

Küresel emperyalizmin, programına uygun olarak,

Bütün kar eden devlet kuruluşu KİTleri önce zarar ettirdi.

Sonra özelleştirip ya kapattı, veya öldüm fiyatına sattı.

Önceden beyin yıkaması yaptığı için, devlet işletme yapamaz dedi.

Sonra İmar ve iskan bakanlığı tarafından yapılan şehir planı yetkisini,

Belediye meclislerine verdi.

Demokrasinin karakteri icabı, menfaat ön plana gelince,

Bu şahsi veya parti menfaati olabilir,

Bütün şehir planları dejenere oldu.

Müteahhitler, belediye meclislerine doldu.

Olmayanlar da köşesinden kenarından menfaatlenmeye başladılar.

***

Şehirleşme planlarını imar bakanlığı yaparken,

Şehrin, kültürel yapısını, SİT alanlarını, tabii afetler göre yerleşimini yapıyordu.

Mesela Türk kültüründe evler avlu içinde olurdu.

Erkek odaları olurdu. Yani mahremiyet olurdu.

Sonra Batı kültürü Türkiye'yi işgal edince, Sokağa bakan pencere ve balkonlar oldu.

İlk zamanlar penceresi dışarı bakanların kızlarını almadılar.

Daha sonra her ev dışarı balkon ve pencere yaptı.

Daha sonra beton yığını apartmanlar türedi.

Maalesef imar hayatımız haramlaştı. Batılılaştı.

Ama daha sonrası tabii afetler karşı da korunaksız oldu.

Dere ağızlarına, müteahhitlerin hatırı için binalar yapıldı.

Şimdi, onun cezasını çekiyoruz.

Milli servetler heba oldu. İnsanlar, toplu ölümler gördü.

Karadeniz'de 4 ayak üstüne yapılan korunaklı binalar,

Blok olarak yapılınca, her ev heyelana karşı dayanıksız hale geldi, çoğu yıkıldı.

Özal tarikatları bile paraya boğup, bir kısmının ahlakını bozarken,

Milleti paraya tapar hale getirdi. O zamandan beri kazancın helali aranmıyor.

Bu Özal'ın millete yaptığı kötülükler haddini aştı, vesselam…