Günümüzde Türkiye’nin dış politikası Ortadoğu merkezli oluşmaktadır. Küreselleşmenin temel odak noktalarından biride yine Ortadoğu dur.

“Yeni Türkiye’nin Umudu” sloganıyla yenilenmiş kadro ve ekibiyle yayınlanan “İstiklal Gazetesinin” basında tarafsız gazetecilik boşluğunu dolduracağına inandığımı belirterek vatanımıza ve milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını dilerim.

Günümüzde Türkiye’nin dış politikası Ortadoğu merkezli oluşmaktadır. Küreselleşmenin temel odak noktalarından biride yine Ortadoğu dur. Dünya tarihine baktığımız zaman da tarihsel süreçte bu olgu hep böyle olmuştur. Yani Ortadoğu hem dinlerin merkezi hem de sosyo –ekonomik yaşamın merkezi olmuştur. Dün ve bugün Ortadoğu hep bu merkezlerde kalmıştır. Bu coğrafi sosyo-ekonomik konum Ortadoğu’yu hep gündemde tutmuştur. Bölge halkı ve ekonomisi, hiçbir zaman gerek büyük devletler gerekse Ortadoğu’da söz sahibi olmak isteyen ülkeler tarafından kaderine terk edilmemiştir terk edilmeyecektir de. Örneğim BOP projesi vb. Bu ahval içinde Ortadoğu’da Türkiye’nin konumu önemli yer arz etmektedir.

Osmanlı dönemindeki tarihsel sürece baktığımızda Ortadoğu beklide tarihinin en huzurlu dönemlerinden birini yaşamıştır. Böyle bir deneyime sahip bir milletin ve devletin Ortadoğu’daki problemlerin uzağında kalma lüksü yoktur. Maalesef Türkiye Cumhuriyetin ilk yıllarında kendi iç politikalarıyla; 1950’lerden sonra da darbelerle uğraşırken Ortadoğu politikasını ihmal etmiş ve otorite boşluğu oluşmuştur. Bu boşluk, bölgeyi Türkiye karşıtı PKK, YPG gibi örgütlerin yerleşme ve yeşerme imkânı bulduğu coğrafyaya dönüştürmüştür. Buradaki otorite boşluğunu Amerika, Fransa, Rusya gibi devletler doldurma çalışmıştır. Görünen o ki bu boşluk dolmamıştır. Türkiye’nin tarihsel, dinsel ve kültürel ortaklığından dolayı Ortadoğu’ya ilgisizliği kabullenilemez. Buğun bizim Ortadoğu’da ne işimiz var diyenlere sorarım ki önce bu soruyu onlar Amerikalılara İngilizlere, Ruslara sormalarını tavsiye ederim, onların Ortadoğu’da ne işi var. Bu soruyu soranlara Ortadoğu ile Türkiye-Osmanlı tarihi ilişkilerini okutmak lazım. Bazı Türk politikacıların bu konuda eksikliği göze çarpıyor.

Türkiye buğun Ortadoğu Suriye olsun Irak olsun problem çözümlerinde masaya davet edilmeyi beklememelidir. Kendiliğinden o masaya oturmalıdır. Hatta ben olmazsam Ortadoğu’da çözümde olmazı açıkça beyan etmelidir. Gerçekte budur. Önce stratejik planlar geliştirmeli, uzan vadeli stratejilerini de ortaya koyarak bu gerçeği siyasi ilişkilerle Amerika’ya, İngiltere’ye, Rusya’ya ve İran’a ve diğerlerine anlatmalıdır.