Ölüm hepimiz için mukadderdir. V

Ölüm hepimiz için mukadderdir. Vakti saati gelip, ölüm mahalline girince hepimiz bir gün öleceğiz. Esasen Müminin ölümü de ayrı bir güzeldir. Üstat demiş ya ‘’Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?’’ diye… Evet, hakikate değebilip de inananlar için ölüm bir son değil aslında yeni bir başlangıçtır. Ahiret için bir köprü, bir geçiş kapısıdır. Sonsuza kadar sürecek olan asıl hayat ise ahiret hayatıdır.

Kimin ne zaman öleceğini bizler bilemeyiz. Hasta yatan ölmezmiş de, eceli yeten ölürmüş!

Bizler bu dünya için yaratılmadık ki! Emanetçiyiz hepimiz değil mi? Aldığımız nefes, taşıdığımız beden, çoluğumuz çocuğumuz, malımız mülkümüz, neyimiz var neyimiz yok hepsi emanet…

Hem kaç kere ölür ki insan? Öleceksek bir kere ölelim değil mi? Hak yolunda ölelim, ama adam gibi ölelim…

Madem bir kere öleceğiz o zaman keşke şehit olarak ölsek değil mi kıymetli dostlar? Kaç kişi âmin der bu duama acaba? Bilirim tabi ki kısmet meselesi, herkese öyle nasip olmaz. Aslında o mübarek aslanlar için bizim ölü dememizde yanlıştır. Çünkü onlar ölü değil sağ ve Allah’ın misafirleridirler. Cenabı-ı Allah ‘’Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin! Bilakis onlar diridirler, fakat siz hissedemezsiniz’ ’ buyurmuştur.(Bak ara 154)

Ne mutlu ki İslam için, Ümmet için, Vatan ve Bayrak için, Namus için bu ecdat yadigarı topraklara düşüp te şehit olanlara…! Rabbim hepsine gani gani rahmet eylesin. Mekanları cennet olsun.

Biz biliriz ki, şehitler Allah katında rızıklandırılırl ar. Şehitler için cennette, peygamberlerin bile gıpta ettikleri çok güzel makamlar vardır. Öyle ki şehitler kıyamet gününde gördükleri izzet ve ikramdan dolayı tekrar diriltilerek dünyaya dönmeyi ve Allah yolunda savaşarak tekrar şehit olmayı isterler…

Kıymetli dostlar, ‘’Ölümden sonraki hayatı en çok düşünen, bu dünyada iken hazırlık yapandır. Hakikî hayat ise ancak ve ancak ölümdedir.”

Peki, madem şu fani dünyada niye o zaman hiç ölmeyecek gibi yaşıyor da ha bire düşman biriktiriyoruz? Yoksa her defasında şu bir türlü terbiye edemediğimiz ve esiri olduğumuz nefsimize, Ene/Ben’e mi yenik düşüyoruz acaba ne dersiniz …?

Henüz hayatta iken ‘’Ölmeden, Ölmeyi’’ yani toprak olmayı göze alabilir miyiz, Bu kutsal vazgeçişin hakkını teslim edip gerçekten bunu becerebilir miyiz acaba? Şu dünyalık istek ve enaniyetlerimizd en, makam ve mevkilerimizden, ihtiras ve unvanlarımızdan kurtulup Yokluğun dayanılmaz hafifliğini de hissederek, adam gibi ölebilir miyiz ne dersiniz?

Önce kendi nefsime söylüyor ve sahipleniyorum; Anladım ki bu yol dikenli bir yoldur. Benim gibi ayağını seven zinhar gelmesin! Bu arınma yolunda acıyı bal eyleme var, çile ve cefa var, açlık ve uykusuzluk var, sukut var, yalnızlık var.

Ha bide Allah’a teslim olup ta kavuşmak için tebdili mekân etmemize engel, eşikte bekleyen bir saniyesine bile hükmedemediğimiz doyumsuz bir nefsimiz var…

Evet, ölmeden önce ölecek ve bu kutlu yolculuğa çıkacak kimse; asla münakaşa etmez, yalan demez, haram yemez, gıybet etmez be dostlar… Kimsenin kalbini kırmaz, kimsenin malında, mülkünde, makamında gözü olmaz… Ahiretteki hesabı ve o gün hangi halde olacağını düşünür ve daha dünyada iken kendi hesabını kendisi görür.

İnsanın dünya meşgalesi, asıl maksadını unutturmamalıdır . Asıl maksat, zengin olmak, şan şöhret sahibi olmak değil, Allah’ın rızasını ve ahiretini kazanmaktır.

Mevlânâ hazretleri, ‘’Ruhun bir gurbet olan bu âleme gelerek bedende hapsedildiğini, üstelik geldiği yerin hasretiyle yanıp tutuştuğunu, bedenin ruhunun bir bineği olduğunu ve bu binekten ancak ölümle kurtulacağını söyler. Ayrıca ölümün korkulacak bir şey olmadığını, hatta işin esasını bilenler için arzu edilen bir hadise olduğunu’’ söyler.

Eflatun'a sormuşlar:

İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir?

Eflatun tek tek sıralamış:

"Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler.

Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler.

Ama sağlıklarını geri almak için para öderler...

Yarından endişe ederken bu günü unuturlar. Dolayısıyla ne bu günü ne de yarını yaşarlar.

Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibide ölürler."

Ölmeden önce ölmek zor iş vesselam… Ne dersiniz dostlar yapabilir miyiz?