Türkiye’nin son dönemlerde bölgede bağımsız ve güçlü bir aktör olması başta cibilliyeti bozuk ABD olmak üzere birçok NATO müttefikimizi çok derinlerden rahatsız etmiştir.

Türkiye’nin son dönemlerde bölgede bağımsız ve güçlü bir aktör olması başta cibilliyeti bozuk ABD olmak üzere birçok NATO müttefikimizi çok derinlerden rahatsız etmiştir. Esasen son dönemlerde bu devletlerin Türk ve İslam karşıtlığının sebebi de ‘’İslam dünyası üzerinde kurmuş oldukları kan emici ’Hegemonik’ sistemde, Erdoğan yönetimindeki Türkiye’nin, bunlardan habersiz güya başına buyruk ve bağımsız hareket etmesidir.’’
Bundan mütevellit 15 Temmuz gecesi şartların olgunlaştığını düşünen ihanet çetesi FETÖ ve destekçileri ortak düşman olarak gördükleri Erdoğan’ı ortadan kaldırmak için, ordu içerisine sızan asker kılıklı, lakin asla TSK’yı temsil etmeyen omuzu kalabalık mallık’ta level atlamış hain uzantıları ile birlikte top yekûn harekete geçmişlerdir.
2012 yılındaki MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı tutuklama girişimi ile kendilerini açık eden bu kirli güruh, Gezi Parkı olayları ve 17-25 Aralık hukuk darbesini de yaparak bu güne kadar devam edegelmişlerdir. Hükümetin, FETÖ’cülere ait dershane ve okulları ve hemen arkasından da TV, radyo ve gazete ve bankalarını kapatması bu hain örgütün daha da agresifleşip, hırçınlaşmasına neden olmuştur.
FETÖ’cülere karşı yürüttüğü bu çetin mücadelede Cumhurbaşkanımız Erdoğan, çok yakın bildiği dava arkadaşları tarafından da bu süreçte maalesef hep yalnız bırakılmıştır. Bırakın Cumhurbaşkanımıza öyle destek olmayı bunların bir terör örgütü, ihanet çetesi olduğunu bile kabullenmekte dostları maalesef zorluk çekmişlerdir…
Meydanlarla, milleti ile hiçbir zaman iletişimini kesmeyen ve aradığı asıl desteği orada bulan siyaset dehası Erdoğan, beraber yola çıktığı dava arkadaşlarındaki bu ölüm sessizliğine esasen üzülmüş, kırılmış, lakin asla davasında yılgınlığa ve ye’se düşmemiştir.
Peki, sadece o zor günlerde Erdoğan’a destek olmayıp ta sessiz kalanlar, ya da denge siyaseti güderek siyasi ikbal kovalayan vefasızlar mı suçlu idi ne dersiniz?
Hayır, şimdi mızıkçılık falan yok! Hadi o zaman Allah için eğri oturup, lafın doğrusunu konuşalım..
Kabul edelim ki sizler de suçlusunuz!..
Niye mi? Peki olabildiğince yalın bir şekilde arz edeyim efendim.
FETÖ’cüler devletimizin en mahrem yerlerine, en kritik noktalarına sızar iken, tek elinizin dört parmağıyla yüzünüzü kapatarak ‘’Olsun anlı secdeli bunların, bunlardan kimseye asla zarar gelmez. Bırakın artık bundan böyle önemli kritik yerlerde bu Müslümanlar yer alsın artık’’ diyerek bu hainlere alan açtığınız için olabilir mi?
Ya da AK Partide koltuğu olanların, Erdoğan’ın yanındaymış gibi yapan dengecilerin, bu çete ile el altından iş tutmalarına sessiz kalarak, olup bitenleri bir film gibi seyrediyor olmanızdan dolayı olabilir mi acaba?
Yahut, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın Suriye'ye yardım sevkiyatında kullandığı TIR'lara operasyon çekilir iken, Vali Hüseyin Avni Coş'un feryadını tepkisiz kalıp, göbeğinizi kaşıyarak ekranlardan izler iken, hain paralelcilere hiç toz kondurmadan geçiştirmeye çalışmanızdan olabilir mi?
Ya da sakın çapulcuların ‘’Taksim Gezi Parkı’’ işgalini, ağaç sevgisine bağlayıp hükümete karşı oynadıkları hain kalkışmaya yine seyirci kaldığınızdan olmasın?
Yoksa yine aç gözlülük yapıp ta, bir türlü doyuramadığınız işkembeleriniz için, FETÖ’cuların gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında kurmuş oldukları STK ve okulları aracılığı ile sizlerde küplerinizi ağzına kadar silme doldurmayı mı hedeflediniz acaba ne dersiniz?
‘’Alın çocuklarınızı bunların okullarından, göndermeyin bunların dershanelerine’’ diye haykıran Cumhurbaşkanımızı dinlemeyip, yoksa işin kolayına kaçıp soruları çalacaklarını garanti eden, abilerin ablaların vaatlerine mi inandınız?
‘’Sokmayın bunları yuvalarınıza.. Okumayın, izlemeyin, televizyonlarını, gazetelerini, dergilerini ’’ diyen Erdoğan’ı yine dinlemeyerek, darbe öncesi birden duman olan Dumanlının gazına gelerek acaba bu mankurtların, satılmışların, besleme yazarların, tiraj ve reyting kampanyalarına destek mi verdiniz ne dersiniz?
Öyle uçaklar dolusu, aklını kiraya vermişlerin, adam sandığımız kocaman kocaman adam müsveddelerinin, siyasilerin, akademisyenlerin ve dahi işadamlarının, muşmula suratlının elinden 1 Dolar alabilmek için Pensilvanya’yı yol ettiği, o şaşalı dönemde ‘’Ulan ben de kendimi bir sohbet grubuna atayım da abi networkumu genişletip şu okunmuş 1 dolarlardan ben de kapayım’’ telaşına mı düştünüz yoksa?
Ya da birilerin gözüne girip bir yerlerde öyle fiyakalı ve yüksek bürokrat olmak adına, sözüm ona muhafazakar elbisesi giyinmek için,’’Bizler de sırtımızı bu terörist başının yanında, el pençe divan duran FETÖ’cü abilere dayayalım mı’’ dediniz?
Peki ya Allah’ın rızası değil de FETÖ’nün rızasını kazanmak için verdiğiniz, himmetlere burslara, zekatlara, fitrelere kurbanlara ne demeli?
Her şey artık şimdi kabak gibi ortaya çıktı değil mi? Bu alçaklar ne menem belaymış da bilememişiz alayımızı keklemişler dediğinizi duyar gibi oluyorum…
Tamam sustum. Peki, o zaman size diyorum o zaman hadi bakalım…
‘’Aranızda ilk taşı günahsız olanlar atsın…’’