Medyaya “savunma” vermek...

Basın yayın organlarının, televizyon kanallarının herhangi bir ciddî meseleyi ele alması tabiîdir, görevleridir.

Vatandaşları yakinen ilgilendiren konular ciddî konulardır...

Bir cinayet, yaralama, toplu eylemler, bir tecavüz vakası mühimdir.

Hattâ bir adi hırsızlık vakası bile mühimdir. Zira yaygınlaşması ülkeyi hırsızların idare ettiği bir düzene kadar götürür..

Medya haberlerini kuru kuru verirse hem okur, hem izleyici için cazip olmaz. Bu pek anlamlı da olmaz. Yani medyanın KÖTÜLÜKLERDEN ve KÖTÜLERDEN hesap sorması da gerekir.

Hâsıl-ı kelâm medya bu sebeplerle mühimdir. Lâkin haysiyetli, ülke değerleriyle barışık, mukaddeslere saygılı medya daha mühimdir...

İşte biz Müslümanlar bu ehemmiyetin farkında değiliz...

Hiç itiraz etmesin kimse.. Farkında olsak bizim de çok güçlü, ses getiren gazetelerimiz ve televizyon kanallarımız olurdu...

Farkında olsak aşağıda misâllendireceğim türde şeyler yaşanmazdı. Bu tür şeylere kalkışacaklar medyamızdan çekinir, keyfe má yeşâ saldırılarla Müslümanları hesaba çekemezlerdi...

***

Babil Kulesini andıran plazada NesCafe’sini yudumlarken sekreteri gazeteleri getirip önüne koyuyor. Üstelik bu «KÖŞE YAZARIN» (köşe yazarı ama köşe olmuş köşe yazarı) ne yazacağını da biliyor ve gazeteleri işaretleyip öyle veriyorlar eline...

Bu bakıyor, bir müdür gûya tacizde bulunan hademesini kayırmış ve hattâ öğrencilere “siz de (tahrik edici) tayt giymeyin” demiş...

Ağzının suyu aka aka, ellerini oğuşturup başlıyor yazmaya...

“Pis mürteci... hangi devirde yaşıyoruz, kızların kıyafetiyle uğraşmak sana mı kaldı?” Ve daha neler neler...

***

Bugün onlardan birinin köşesinde bir fotoğraf ve altında da “MARDİN Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Ahmet Ağırakça aradı.” yazısı vardı... Fotoğrafta sayın Ağırakça’nın biri Arap, diğeri Batı kisveli (takım elbise ve kravatlı) iki fotosu yan yanaydı...

Belli ki bu mahut gazete, köşe yazarı eliyle Arap kıyafetli fotosu için rektöre hesap sormuş, o da SAVUNMASINI göndermişti...

Gazeteci (!) Ahmet’e, Profesör Ahmet’in gönderdiği savunma:

“O fotoğraf, 2008’de İstanbul’da çekilmiştir. Ben o zaman bırakın rektörlüğü, öğretim üyesi bile değildim. Bu kıyafet, bizim Mardin’in köylerinde hem Arapların hem Kürtlerin giydiği kıyafettir. Bu kıyafetle şehre gelirler, devlet dairelerine gelirler ve asla yadırganmazlar. Ben rektör olduğum zamandan beri bu kıyafetle üniversiteye gitmedim. Artuklu Üniversitesi makamında çekilen fotoğrafım kravatlı ve takım elbiselidir.”

Savunmadan sonra gazeteci (!) Ahmet’in söylediği de şöyle: “Prof. Ahmet Ağırakça Hoca’ya yaptığı AÇIKLAMA için teşekkürler..”

Bu açıklama falan değil... Hürriyet gazetesi (köşe yazar Ahmet vasıtasıyla) rektörden arabî kisvesi için hesap soruyor, rektör de çar naçar SAVUNMASINI gönderiyor...

#HARBİDEN: Müslümanlar, bu bir zillet ise, muhterem rektörün değil hepimizin müşterek zilletidir. Neden mi? Hálâ güçlü bir medyamız yok da ondan... (YeniSöz G.Y.Y. ve yazarı C. Kemal Özer ve ekibi gazeteden ayrılmış... Üzülmesinler, hayırlısı olsun.) 17.03.2018