Mağdub, dallin ve şifa..

Dünkü yazımızda detaylarına girmeden geçtik. Bugün de uzun uzadıya ilâhîyatçı edasıyla anlatmayacağım. Lâkin konu mühim olduğu için biraz daha üzerinde durmak gerekir diye düşündüm.

Mühim olmasaydı Allah günde beş vakit namazlarımızın her rekatında Fatiha okumamızı farz kılmazdı.

Fatiha açış, fetih demektir. Yüreklerimiz bu fetihle Allah’ın hidayetine açılır ve hidayetin zıddı ise “mağdub” ve “dallin” olmaktır.

Fatiha Sûresi’nde, Allah’ın bizi sırat-el müstakime (dosdoğru yola, hidayete) nimetler verdiği kullarının yoluna iletmesini isteriz ve Fatiha’nın bu duâ âyetleri, “gazaba uğramış olanların (mağdub) ve dalâlete düşenlerin (dallîn) yoluna değil..” diye biter..

Hemen bütün Ehl-i Sünnet tefsir âlimleri, genel mánâ yanında MAĞDUB (gazaba uğramış yahudiler) ve DALLIN (haktan sapan hristiyanlar) olarak tarihî bir mánâ da bulunduğunu bildirmişlerdir.

Kur’ân-ı Kerîm’de her âyetin bir hikâyesi (esbab-ı nüzul, inişine sebep hadise) vardır.. Bizzat o anda yani Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında değilse bile (o hadise) tarihte yaşanmıştır ve âyet o kıssayı da mündemicdir (içinde barındırmaktadır)..

Fatiha’nın “Gayril mağdubi aleyhim” duâsı aynı zamanda bir ihtardır mü’minlere.. “Yahudi ve Hristiyanlar”a benzemeyin ihtarı..

Diyalog fitnesinin panzehiridir bu... Fakat beş vakit namazda okuyup geçiyor, mánâ ve ehemmiyetini idrâk edemiyor bazıları..

Aksi olsaydı, Türkiye asla FETÖ gibi bir vaka ile karşılaşmamış olurdu...

* * *

Müslümanlar gerçek Müslüman olmak zorunda. Belâ ve musibetlerimizin ilacı bizde ama farkına değiliz...

Hazreti Ali (kerremallahü veche) buyurur ki, “derdin kendindendir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun..”.

Bugünkü ünlü Çin Tıbbı’nın esrarı burada yatıyor.. Onlar bizim gibi zehirli kimyasal maddeleri ne ekmeklerine ne de ilaçlarına katmıyorlar...

Yani asıl bizim bilmemiz gereken sahada onlar top koşturuyor.. Çinliler nice hastalığın ilacını önce insanın kendi bedenindeki savunma sistemi içinde arıyor, bu sistemi yani BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ güçlendirecek bitki ve sair ilaçları yapmaya çalışıyorlar.

İnsan gibi bütün çok hücreli canlılar, yüce yaratıcımız Allah’ın bir lütfu olarak, kendilerini zararlı mikroorganizmalara karşı savunmaya çalışırlar.

Bağışıklık ya da immünite, vücuda yabancı ve zarar verebilecek bakteri, virüs, mantar, protein ve benzeri her türlü hastalık oluşturabilecek patojen ajanlara karşı bünyenin verdiği reaksiyonu (cevabı) tanımlayan genel ıstılahtır..

Yaşadığımız her yerde çok sayıda mikroorganizma (mikrop vs.) bulunmaktadır.

Bunların bağışıklık sistemimiz tarafından tanınmasını sağlayan yapılara antijen denilmektedir.

Antijenler, patojenler organizmaya girdiğinde bağışıklık cevabı oluşturabilecek maddelerdir.

Bu cevap ile organizma antikorlar üretir. Bir asker olarak bunlara VSK (Vücut Silahlı Kuvvetleri) diyorum bendeniz.

Siz bu savunma (immünglobulin) sistemini manevî bünyemiz için de düşünün. Dinimizi, ilmihal ve akaidimizi bilirsek manevî bünyemizin antikorlarını hazırlamış oluruz..

Allah cümlemize hakiki hidayet şifası versin. Amin.