Kadrolu sanık ve çıkaramadığım lekeler

Batı ve terör yandaşları FETÖ kapsamında tutuklu olan ya da haklarında işlem yapılan gazeteciler hakkında sürekli haber yapıp baskı kurarken, yıllarca FETÖ'ye karşı gücünün yettiği, dilinin döndüğünce mücadele eden gazeteciler yalnızdı.

Kendi adıma söyleyeyim; 15 Temmuz öncesi de sanıktım. Bu durum 15 Temmuz sonrasında da değişmedi. Terörist Gülen'in açtığı davalar devam ediyor. Biz de ceza almayı sürdürüyoruz.

Evvel ki yazımda “terör örgütleri arasında eşitlik istiyorum” demiştim. PKK elebaşı Öcalan nasıl kimseye, kendisine hakaret ve tehdit edildiği gerekçesiyle dava açamıyorsa FETÖ elebaşı Gülen'in de dava açamaması gerekmez mi?

Ama öyle değil, terörist Gülen hâlâ dava açabiliyor, açılmış davalara ceza veriliyor.

Gerçekten de PKK elebaşı Abdullah Öcalan ne Şam'dayken ne de yakalanıp Türkiye'de mahkûm edildiğinde kimseye dava aç(a)madı. Her halde açabilseydi örgüte oldukça büyük miktarlarda kazanç sağlamış olurdu.

Bu yazımı Yeni Şafak'ta Bülent Orakoğlu da gördü, köşesine taşıdı.

Geçen sene yargılanırken bu durumu duruşmada da dile getirdim. Bunun üzerine hâkime hanım, Gülen'e hakaret edemeyeceğimi ileri sürerek hakkımda Gülen'e hakaretten suç duyurusunda bulundu. Savcı iddianame hazırladı. Bir başka hâkim iddianameyi kabul etti.

Ben bunları yaşarken ne bir devlet yetkilisi, ne de AK Partili bir yetkili elini uzatmadı. 6 Nisan 2016 günü HSYK'ya durumu bildirdiğim halde onlar da ilgilenmedi.

Değil bir yetkilinin el uzatılması, dinlemesi, bir de işte bu muamelelere maruz kaldım:

DARBEYİ 4 KEZ HABER VERDİM

15 Temmuz'dan önce tam 4 kez darbe olacağını Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı'na haber verdim.

Cumhurbaşkanımız önceki gün terör örgütlerine karşı seferberlik ilan etti. 15 Temmuz öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi, bu fakir gazeteci ve 4-5 gazeteciden başka kılını kıpırdatan var mıydı? Bildiğiniz üzere herkes korku tüneline sinmiş bekliyordu. “Ya FETÖ başarırsa” diye eline diline sahip çıkıyordu. Biz de canımız pahasına mücadele ediyorduk.

Devlet ve Erdoğan'ın ekibi takdir etmiyor, HSYK'nın hâkimleri hâlâ bana ceza vermeye devam ediyor. Bari biz yazalım da hem içimizde kalmasın hem de belki Adalet Bakanı Bekir Bozdağ duyar.

15 Temmuz'dan sonra ise FETÖ bilgisayarıma bile el koyduğu için el yazısıyla klasörlerce yazdım, fotoğraflar ekledim Erzincan Başsavcılığa verdim.

Bugünlerde bir şeyler anlatan FETÖ militanları etkin pişmanlıktan yararlanıp elini kolunu sallayarak toplum içerisinde dolaşıyor. Benim ise mahkûmiyetlerim bir türlü bitmiyor.

FETÖ'DEN CEZA: TEMİZLİK İŞÇİSİYİM

Sizlerin bu yazıyı okuduğunuz gün, denetimli serbestlik kapsamında bir kamu kuruluşunda temizlik işçisi olarak çalıştırılışımın onuncu günü.

Yeniden yargılanmak istiyorum.

Kabul edilmiyor.

Yeni bir delil istiyorlar. Yeni bir gerekçe bekliyorlar.

Yeni delil mi istiyorsunuz” diyorum, onlara “koskoca 15 Temmuz'u delil olarak gösteriyorum. İddianamelerimi hazırlayan savcı ve yargılamayı yapan hâkimler FETÖ kapsamında meslekten ihraç edilmiş” diyorum.

Bunlardan haberiniz var mı Bekir Bozdağ? Bunlardan haberin var mı HSYK Başkanı? Saygıdeğer Cumhurbaşkanım belki bir insaf sahibi bu yazıyı önünüze koyar.

Sizin top yekûn seferberlik çağrısı yaptığınız terör örgütü yüzünden benim 15 Temmuz öncesinde gördüğüm muamele hiç değişmedi. Aynen devam ediyor. Aynı cezaları almaya devam ediyorum. Rabbim, avukatım ve gazetemden başka sahip çıkanım da yok.

Devamında da yine o davam için diyorum ki “şu üniversite hocası; Gülen'i, dinler arası diyalogu övmüş, yazının bulunduğu siteye herkul,org devlet erişimi bile yasaklamış” (bu arada terörist Gülen'e maaş ödemeye devam eden devlet bu siteyi yasaklamayı bile akıl edememiş ancak Yeni Söz haber yapınca yasaklanmıştı) ama bana diyorlar ki; “sen kamu görevlisini kamu görevinden dolayı tahkir etmişsin…”

İHRAÇ EDİLEN HÂKİM VE SAVCILAR HÂLÂ MAAŞ ALIYOR

Yaptığım haberde “şu hâkimin FETÖ ile bağlantısı olduğu söyleniyor” demişim. Hepsi bu. Sonuç olarak ise bakın hâkim meslekten ihraç edilmiş ve tutuklanmış. “Yaptığım haber dava dosyaları ile ispat edilmiş. Ama benim dava düşmüyor.

Sonra yine bir başka dosya için ise bakın diyorum, “Gülen şikâyetçi olduğu için ifadeye gitmediğim ve çağıran savcıya diklendiğimden ben suçlu olamam.”

Gerçi onlar da haklı. Meslekten ihraç edilen hâkim ve savcılar KHK'da yayınlanmadığı için maaşlarının 3'te 2'lik kısmını alıyorlar. HSYK ihraç etmiş etmesine de KHK'da yayınlanmamış… Komik değil mi?

FETÖ'YE ‘FETÖ' DİYEMEMEK

Örgüt, militanlarına “15 Temmuz'u kınayın lanetleyin, ama kesinlikle ‘FETÖ' kelimesini kullanmayın” dendi. Çünkü “FETÖ'nün açılımında Gülen adı geçmektedir hazrete sakın saygısızlık etmeyin”.

Hatırlayın, Konya'da devam eden davada yargılanan bir avukat FETÖ kelimesinin kullanılmamasını istedi, “hakaret ediyorsunuz” dedi.

Şunun için söylüyorum, 15 Temmuz sonrası bile ağzına FETÖ kelimesini alamayanlar görevlerinin başında. Terör örgütünü kınıyoruz diyorlar, lanetliyoruz. Ama ısrarla FETÖ kelimesini kullanmıyorlar.

Çok yetkili biri Erzincan'da 15 Temmuz sonrası günlerce mesaj atıp insanları meydanlara davet etti. Terör örgütü dedi, ama örgütün adını telaffuz edemedi. Ama nasıl bir 15 Temmuz sonrası ki, ben ise o çok yetkili kişinin adını telaffuz edemiyorum. Edersem suç işlemiş olacağım. Peki, şimdi terörle mücadele için nasıl seferberliğe katılacağız.

Şimdi ben Türkiye'deki hukuk ve adalet anlayışı ile bir türlü temizlenmeyen FETÖ'cüler yüzünden her gün öğleden sonra bir kamu kuruluşunda denetimli serbestlik kapsamında temizlik işinde çalışıyorum. Temizliyorum, siliyorum, ama hadi Fetöcüler gibi konuşayım: Onlar 15 Temmuz için “kim yaptıysa” diyorlar ya; benim hikâyemde de kim ya da kimlerin kabahati varsa onların günahlarının, suçlarının lekeleri hiç çıkmıyor.