Belediye başkanı, ilin, ilçenin veya beldenin kendisine emanet edildiği kişidir. O nedenledir ki atalarımız belediye başkanları için; “ Şehrül-Emin” demişlerdir.

Belediye başkanı, ilin, ilçenin veya beldenin kendisine emanet edildiği kişidir. O nedenledir ki atalarımız belediye başkanları için; ' Şehrül-Emin' demişlerdir.

Şehrül-Emin, yani belediye başkanı kendisine emanet edilen şehri ve o şehirde yaşayan insanların haklarını korumak, kollamak ve onların huzur içerisinde yaşamalarını teminden sorumludur. Belediye başkanı, şehri için Hazreti Ömer gibi adil, Hazreti Ebu Bekir gibi sadık, Hazreti Ali gibi vefalı olmak zorundadır. Başkan, halka hizmet etmeyi Hakk'a hizmet olarak görmelidir. Şehrül-Emin, yaptığı her işte Allah'a, vicdanına, şehrine ve o şehirde yaşayan her insanlara hesap verebilmelidir. Belediye başkanı, şehrini mamur hale getirmek için gayret göstermeli ve şehrinde yaşayanların yüzlerini güldürmelidir. Hele de şehrin insanlarını mağdur etmekten şiddetle kaçınmalıdır.

Şimdi bu çerçevede kendi şehrimizin Elazığ'ımızın belediye başkanı ve belediye encümen üyelerini değerlendirelim. Biliyorsunuz Elazığ'ın en merkezi yerinde Nail Bey Mahallesi ile Kültür mahallesinin kesişim noktasında Gazi Caddesi üzerinde başarıları ile övündüğümüz bir okulumuz vardı, Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi...

Sayın Şahin Şerifoğulları başkan seçilir seçilmez nedenini hala çözemediğim bir anlayışla bu başarılı lisemizin bulunduğu yere göz dikti. Eğitimde olduğu kadar sporda da başarılı olan hatta Türkiye 3.'sü çıkartan bu okulumuzun bulunduğu sahanın belediyeye tahsis edilmesi için olağanüstü bir gayret gösterdi.

20 Ocak 2020 tarihinde Elazığ'ımızı derinden sarsan deprem felaketi bahane edilerek bu okulumuz kanunsuz bir biçimde yıktırıldı. Kanunsuz diyorum zira bu bina depremde hasarlı olmayan okullarımızdandı. Nitekim deprem sonrası Milli Eğitim Müdürlüğü ve Çevre Şehircilik Müdürlüğü teknik elamanlarınca sağlam olarak tespit edildiği için bu okulumuz, evleri yıkılan depremzedelerin barınağı yapılmıştı.

Hasarlı olmayan ve hakkında 'yıkım kararı' bulunmayan, çevresindeki nüfus yoğunluğu ile şehrin yükünü çeken bu okulumuz olupbittiye getirilerek 27 Şubat 2020 tarihinde yıktırıldı. Oysa bu okulumuzun bulunduğu hinterland(kayıt alanı) içerisinde başka bir lise yoktu. 56 öğretmenin görev yaptığı Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi ile birlikte bu okulda öğrenim gören 820 öğrenci mağdur edildi. Öğrencilerin yanı sıra öğretmen ve veliler mağdur edildi. Bu alanında yaşayan ve bundan böyle lise çağına gelen her öğrencinin geleceği çalındı. Ayrıca bu okulun yanı başındaki Kadir Gökalp Anaokulu da yıktırıldığı için buradaki yavrularımız eğitimlerinden mağdur edildi. Bu arada Elazığ Belediyesi bu güzide okulumuzu vizyon projeleri(!) için feda etmekle kalmadı. Bir de şehrin öğretmenlerine bir öğretmenevini çok görerek ellerinden aldı ve 9000 öğretmeni de mağdur etti.

Peki, ne amaçla bu iki okulumuz yıktırıldı. Efendim bu okulun yerine altı çok katlı otopark üstü kent meydanı yapılacaktı ki yapım sürüyor. Peki, anlaşarak ortak akılla altı otopark üstü okul yaptırılamaz mıydı?

Hani diyorum, bu okul, Mehmet Akif Ersoy Lisesi değil de Mehmet Akif Ersoy İmam Hatip Lisesi olsaydı Elazığ Belediyesi bu okulu yıktırıp da yerine otopark yaptırabilir miydi? Bunu söylerken Belediye Başkanı Sayın Şerifoğulları'nın imam hatip lisesi çıkışlı olduğu için bu okulu yıktırdı sonucu çıkmasın. Bu bir anlayışın genel liselere bakışı... Anlaşılması da oldukça güç bir açmaz!

Otopark'ın Elazığ için bir ihtiyaç olduğu gerçek. Elazığ belediyesinin yıllardır kendi görev ve sorumluluğundan kaçarak şehirde yapılan binalara otoparksız ruhsat vermesi moda da bu kangrenleşen yaraya başarılı bir okulu kurban etmek yanlış. Belediye otopark yapacaksa yeri mi yoktu ki bu okulumuza kıydı.

Yıkım kanunsuzdur; ancak olan olmuş güç varlığını kabul ettirmiştir. Şimdi olması gerekenlere bakalım. 'Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği'nin 26. maddesi der ki:

'İmar planında yer alan yol hariç sosyal ve teknik altyapı alanlarının ve kamuya ait sosyal ve kültürel tesis alanlarının kaldırılabilmesi veya küçültülmesi ancak bu tesislerin hitap ettiği hizmet etki alanı içinde eşdeğer yeni bir alanın ayrılması suretiyle yapılabilir. Eşdeğer alanın ayrılmasında yüzölçümü ve konum özellikleri korunur. Bu alanların yerinin değiştirilmesinde, mevcut plandaki hizmet etki alanına göre aynı uygulama etabı veya bölge içinde kalması, yaya erişim mesafelerinin dikkate alınması ve yeni tespit edilen alanın tesisin yapılmasına müsait olması zorunludur.' Şimdi bu yönetmeliğin hükümleri doğrultusunda Elazığ Belediyesi'nden ivedilikle aynı hinterlantta yürüme mesafesinde bir yere yıktırdığı okulların özelliklerini taşıyan okullar yaptırması mecburiyetin bir defa daha hatırlatıyor; bu hükmün yerine getirilmesini istiyor ve bekliyoruz.

Bu arada Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesinin yıkımı aşamasında olduğu kadar aradan üç yıl geçmesine rağmen yeniden inşa edilmeyişinde Milli Eğitim Bakanlığının, Elazığ Valiliğinin, Öğretmen sendikalarının suskunluğuna anlam vermek mümkün değil. Elazığ'ımızın sahibi olduklarını iddia eden siyasilere gelince her konuda olduğu gibi bu konuda da muhteremlere hiç sözümüz yoktur, zira kendileri çok meşgullerdir.