Din eğitiminin önemi

Ankara’da faaliyet gösteren MAK Danışmanlık tarafından yapılan “Türkiye’de Toplumun Dine ve Dini Değerlere Bakışı Araştırması” adlı anket, oldukça yankı buldu.

Kimileri, “Yüzde 99’u Müslüman” iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirterek neredeyse zil takıp oynayacaktı.

Kimileri de ankete verilen cevaplar karşısında dini konularda ne kadar yetersiz bilgiye sahip olduğumuzu görüp hayıflandılar.

Anket, dini hassasiyetlerin en fazla olduğu, dini yayınların en çok yapıldığı, inanç ve ibadet ikliminin en yoğun yaşandığı Ramazan ayına rastlayan 12-18 Haziran 2017 tarihlerinde gerçekleştirilmiş.

30’u büyük şehir olmak üzere 53 il ve 154 ilçede yüz yüze görüşmelerle yapılan ankete 5 bin 400 kişi katılmış.

Denekler arasında erkekler biraz daha fazla; yüzde 53,45.

Yaş oranları ise şöyle:

18-25 yaş yüzde 24, 25-35 yaş yüzde 25, 35-45 yaş yüzde 22, 45-65 yaş yüzde 16, 65 yaşın üzeri ise yüzde 11.

Yani büyük çoğunluk genç ve orta yaş olarak kabul edeceğimiz kesimden.

Malum, Müslüman olmak için önce kelime-i şehadet getirmek gerek.

Yani Allah (CC)’tan başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammet (SAV)’in onun kulu ve resulü olduğuna inanmak…

Ankette sorular ayrı ayrı sorulmuş.

“Allah’ın varlığına, birliğine bizi yaratıp yaşattığına inanıyor musunuz?” şeklinde yöneltilen soruya “Evet” diyenler yüzde 86.

Yüzde 6’lık bir kesim ise sadece Allah’ın varlığına inandığı şeklinde bir cevap vermiş.

Anketi düzenleyen bu kesimi deist, yüzde 4’lük kesimi ise ateist olarak nitelemiş.

Bunların çoğunluğunun da büyükşehirlerde yaşadığı belirtiliyor.

Peygamberlere iman sorusuna olumlu cevap verenlerin oranı yüzde 83.

Bunlardan yüzde 63’ü, “Evet, Peygamberlere inanıyorum ve benim için her anlamda rol modeldir” şeklinde düzenlenen soruya “evet” cevabını vermiş.

İmanın 6 şartı ile ilgili diğer sorulara da farklı cevaplar verilmiş.

Meleklere, kitaplara ve ahiret gününe iman ile ilgili sorulara verilen olumlu cevap verenlerin oranı yüzde 75 civarında. Bunlarda soruların yöneltiliş biçiminin de etkisi var.

Mesela, kitaplara iman ile ilgili soru, “Kur'an-ı Kerim ve diğer kitapların vahiyle geldiğine inanıyor musunuz?” şeklinde yöneltilmiş. Anketi yorumlayanlar, bu soruya verilen yüzde 76’lık “evet cevabını” yorumlarken vahiy ayrıntısına dikkat çekiyorlar.

İmanî konulardaki sorularda en çarpıcı sonuç ise kadere iman hususunda.

Kadere (Hayır ve Şerrin Allah'tan geldiğine) inanıyor musunuz? sorusuna araştırmaya katılanların yüzde 55 i “Evet, kadere (Hayır ve Şerrin Allah'tan geldiğine) inanıyorum” şeklinde cevap vermiş.

Yüzde 15 i ise “kadere inanıyorum ama insan kendi kaderini kendi yapar” şeklinde görüş belirtmiş.

İslam alimlerinin bile yüzyıllardır tartıştığı bir konu kader…

Anketteki çarpıcı sonuçlardan biri de “Kur’an-ı Kerim’i Arapça hattından okuyabiliyor musunuz?” şeklinde.

Buna evet cevabı verenlerin oranı yüzde 32.

Yıllarca Kur’an-ı Kerim eğitiminin baskı altında tutulduğunu göz önüne aldığımızda bu sonucu fazla yadırgamamak gerek.

Ancak Kur’an-ı Kerim’in mealini okuyanların oranının yüzde 17 gibi düşük bir rakam olduğunu görünce sorunun alfabeden değil, ilgi ve merakla alakalı olduğu, okuma zafiyetimizden kaynaklandığı gibi bir sonuca ulaşıyorsunuz.

“Cennete gideceğiniz kesin olsa; şu an Cennete gitmek için ölmeyi düşünür müsünüz?” gibi soruluş biçimi itibariyle doğru sayılamayacak, kafa karıştırıcı sorular varsa da anket, bize dini eğitim konusunda ne kadar önemli eksiklikler içinde olduğumuzu çarpıcı biçimde yansıtıyor.

Bırakınız ibadet, ukûbat mevzularını, iman ve akait hususunda da ne kadar önemli eksiklikler içinde olduğumuz ortaya çıkıyor.

O bakımdan Allah’ın dinini, kitabını öğreten müesseselere olan ihtiyaç bir kez daha belli oluyor.

Ancak yine ankette yer alan bir başka veri ile FETÖ darbesinin en büyük darbeyi bu hususta vurduğunu, bu tür müesseselere karşı zihinlerde olumsuz bir kanaatin oluştuğunu üzülerek görüyoruz.

Bu olumsuz imajın kaldırılması için çapa harcamak lazım.

Diyanet İşleri Başkanlığının başlattığı yaz kurslarını da önemsemek gerek.

“Gel bu yaz Kur’an-ı gönlüne yaz”…

Güzel bir slogan.

Önemli olan bunu slogandan çıkarıp hayata geçirebilmek, içselleştirebilmek...