Ayaklar Baş Olur..

AK Parti ve MHP referandum sürecini kendi içerisinde üç aşağı beş yukarı belirledi. Mecliste öfke nöbetini tutan CHDP’lilerin bütün çirkin engellemelerine rağmen ‘’Yeni Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi’’artık nasipse iki üç ay sonra milletin şaşmaz terazisinde, suhulet içerisinde tartılacak. Muhtemelen önümüzdeki Nisan ayı içerisinde iş asıl sahibine, yani millete gidecek. Bildiğiniz üzere Cumhurbaşkanımız Sn.Recep Tayyip Erdoğan'ın mevcut görev süresi 10 Ağustos 2019 bitiyor. İnşaAllah bu tarihten sonrada kendisi ‘’Partili CumhurBAŞKANI’’ olarak siyasi kariyerine devam edecektir.Olanda hayır vardır derler ya.. İnşallah Vatanımız için, Milletimiz için, Ümmet için, hayırlısı olur. Rabbim yeterki bizim birliğimizi ve beraberliğimizi bozmasın.

Hiç unutmuyorum,yazdığı‘’Recep Tayyip Erdoğan’’isimli kitap ile ülkesinde çok fazla tartışılan, Yunan gazeteci Papadopoulos bir röportajında, borç batağına saplanan Yunanistan'ın Batı'nın oyuncağı haline geldiğini söyleyerek; ‘’Adeta işgal altındayız, ülkemizin kurtulabilmesi için Erdoğan gibi inançlı ve kararlı bir lidere çok ihtiyacımız var’’ demişti. Yine Cumhurbaşkanımız Erdoğan için‘’Onu bir gazeteci olarak takip ederken öyle tuhaf ki sanki ailemden biriymiş gibi hissettim. Erdoğan'ın bütün proje ve etkinlerini takip ediyordum. Kişiliği, duruşu, samimiyeti güven vericiydi. Şimdiye kadar hiçbir liderde görmediğim farklı bir ışığı vardı.’’ Evet, dikkatinizi tekrar çekmek isterim ki tüm bunları söyleyen bir çok kez ilişkilerimizin türbülansta olduğu Yunanistan’ın bir gazetecisi..Ne diyelim bu sözlerin alayı kökten Erdoğan karşıtlarına ve hakikat kaçkını, müfteri muhalefetimize kapak olsun..!

Esasen meslektaşım Papadopoulos’un bu sözleri bana, kendisini bize siyasi lider diye pazarlayan ve mangalda kül bırakmayan o eski tüfekleri anımsattı… Hani şu sürekli erketede bekleyen, sömürü çarkında hep yok etmeye ayarlı, sıkışınca sıvışan, tuzu kuru kalender arkadaşlar vardıya işte onları.. Neyse şimdilik geçelim bunları bir kalemde de, esas sorularımızın peşine düşelim. Peki madem‘’Gerçek lider kime denir? Acaba herkes lider olabilir mi?’’ Literatürü sizin için karıştırdım, işte sonuç kısaca arz edeyim efendim. Lider; Onu takip eden insanlara karşı özel sorumlulukları olan ve her hareketini bu çerçevede değerlendirip, gerçekleştiren kişidir. Lider, uzağı görüp değişimi öngören, karanlıkları aydınlatıp, ruhları dirilten, her zaferden sonra yeni ufuklar çizen, zora talip olup asırlık yükleri omuzlayan, mazlumlara kol kanat gerip, zalimlere haddini bildiren, kimsesizlerin kimi, sessiz yığınların sesidir.

Liderler, belli değerlere tutunarak, yüce hedefler uğruna yaşayan ve bu yönde insanlara önderlik eden kişilerdir. Güçlü bir liderden beklenen, kendi takipçilerini hitabeti ve karizması ile hedefe motive etmesidir. Lider, onu takip eden insanlara karşı özel sorumlulukları olan ve her hareketini bu çerçevede değerlendirip gerçekleştiren kişidir.Güçlü bir lider hak bildiği ve haklı olduğu davasından asla geri dönmez. Kendisine biçilene zinhar razı olmaz. Hiçbir şey onu yıldıramaz, sonuna kadar inandığı değerlerin mücadelesini sürdürür. Öyle ucuz değildir lider olmak. Evet, lider zora talip olur. İspatlaması gerekir yüreğini koyduğunu. İmkansızı zorlar, hedeflerine ulaşır…

Hatırlarmısınız işte bu zoru başarmak isteyen liderimiz için, 2011 Yılında Financial Times gazetesi, 'Türkiye sıkletinin üzerinde yumruk atmak istiyor' başlıklı makalesinde Sn.Erdoğan için, 'Muhteşem stratejisi olan bir kavgacı' yorumu yapmıştı… Bunların tezgahlarıda, algı operasyonlarıda hiç bitmez.! Esasen bunların ruhları ‘’Övgüye kabız, Sevgiye amel’’dir. Ne diyelim ‘’Kış kışlığını yapacak, puştta puştluğunu..’’

Cumhurbaşkanımızın liderlik sırrını eski Kültür Bakanımız Sn. Mahir Ünal ise şöyle tanımlamıştı; ‘’İşin sırrı zamanın ruhuyla birlikte hareket etmesinde gizli. Temelde ahlaki bir liderliği var. Hakkaniyet ve adalete dayalı bir liderlik anlayışı..Asla kavga etmiyor.! Bilakis inandığı değerlerin mücadelesini veriyor.. Karakterinde asla bir milim sapma göremezsiniz. Gizli ajandayla değil net üslupla konuşur. Engelleri aşarken arkasından dolanmak yerine ilk hamlesini krizin tamda kalbine yapar. Başkalarında görmediğimiz zıtlıklardan oluşan bir kimyası var. İşte bu da Muhafazakâr Devrimciliktir.’’

Yine öte taraftan Hz Mevlana’da başarılı bir lider olmak için anlayanlar için ortaya güzel bir reçete koymuştur. Birçok lider Hz. Mevlana’nın öğütlerini kendisine yaşam felsefesi olarak benimsemiş ve çok başarılı olmuştur. Vefatından sonra yaklaşık sekiz yüzyıl geçmesine rağmen, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretlerinin felsefesi asla unutulmamıştır. Bunun en önemli nedenlerinden biri, Düşüncelerinin ulusal ve etnik sınırları aşarak herkesi kucaklaması yani evrensel olmasıdır.’ Mevlana Hazretlerinin felsefesinin temelinde ise aşk vardır. Hz. Mevlana’ya göre Allah’a ulaşmak için gerekli olan en önemli şey aşktır. Bu açıdan Mevlâna’nın Yedi Öğüdü her liderin kulağına küpe olmalıdır..Neydi bu yedi öğüt?

1-Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol,
2- Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,
3- Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol,
4- Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,
5- Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol,
6- Hoşgörülükte deniz gibi ol,
7- Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

İşte bu değerli öğütlere herkesten önce kulak asması gereken kişiler liderlerdir. Bugün bu hassasiyelerin tamamını Cumhurbaşkanımız Sn.Erdoğan’ın şahsında vücud bulduğunu net bir şekilde görebiliyoruz. Sanırım onu güçlü ve başarılı kılan, gerçek lider yapanda esasen bu ilkelerdir.. O zaman tüm liderlere düşen hatada ısrar etmeden ve kıskançlığın pençesine düşmeden, Sn.Erdoğan’ı kendilerine rol model almalarıdır. Şu ahir ömürlerinde, bu ölçüler çerçevesinde kendi düşünce dünyalarını, davranışlarını ve hayatlarını şekillendirmeleridir.’’ Eğer lider olmaya hevesli kişiler, Allah korusun ölçüyü paranın firavunlarında arar ise işte o zaman o terazi şaşar..! İradesi ipotekli,tasmasıda başkalarının elinde olan çakma liderlerin, bir süre sonra naylondan oldukları ortaya çıkar ve esameleri hiçbir yerde hiçbir zaman bir daha okunmaz.’’

Son tahlilde demem o ki, bugünde ülkemizde lider olmaya çok hevesli, lakin maalesef değeri şöhretinden küçük, ağzının pelesengi kaçmış, koftiden efelenen çok fazla lider müsveddesi var. Yalnız peşinen söleyim ki; Öyle süslü püslü konuşmalar, böğürüp çığırmalar kimseyi lider falan yapmaz.! Sanırım bizde ‘’Baş’’ olma sevdası atalarımızın ‘’Oğlum bir baş olda istersen soğan başı ol” sözünden geliyor. Lakin dikkatli olmak lazım “Baş” olayım derken, “Kıç” olmamak lazım.. Hadi itiraf edelim, toplum olarak “Baş ” olmaya pek meraklıyız. Lakin çokda dikkatli olmalıyız.! Allah’ın rızasını gütmeyen, sağlam bir davası olmayan, inanç, akıl, edep ve bilgiye, önem vermeyen toplumlarda kişisel menfaatler öne çıkar.İşte kursak kaygısı ile menfaatler ön plana çıkıncada;

‘’Ayaklar baş, Başlar da ayak olur…’’