Dün depremin acısı tazeyken de yazmıştım, hikmetinden sual olunmaz Cenâb-ı Allah, arzı (yerküreyi) canlı yaratmış, sürekli hareket halinde...Lâkin kimi zaman hareket yahut sarsıntılar ciddî facialara sebep oluyor...

DEPREM DEĞİL KATİL, BEHEY NÁDÂN ASIL CÂNİ CEHALET,

ZEMİN ÇÜRÜK, EV DESEN ÜÇKÂĞITÇI BİR MÜTEAHİTTEN...

OTUR RAHAT ET? NE AHMAKLIK, ALENEN ÖLÜME CÜR'ET

AKLI OLANA ÜÇ KATTAN YÜKSEK BİNA RESMEN CİNAYET...

Dün depremin acısı tazeyken de yazmıştım, hikmetinden sual olunmaz Cenab-ı Allah, arzı (yerküreyi) canlı yaratmış, sürekli hareket halinde...

Lakin kimi zaman hareket yahut sarsıntılar ciddî facialara sebep oluyor. Bu nedenle ülkemiz gibi nüfusunun %70'i fay hatları (kırık yer kabukları) üzerinde yaşayan bir coğrafyada çok dikkatli olmalısınız.

Bilinçli, tedbirli, ágah (uyanık) olacaksınız... Hayatınıza değer vermesi için devleti bile sıkıştıracaksınız...

Para hırsı gözünü de kalbini de kör etmiş namussuz üç kağıtçılara (namuslu, vicdanlı olanları tenzih ederim) canınızı teslim etmeyecek, bina raporunu, projesini isteyecek, inceleyip sağlam bir zemindeyse alacaksınız evinizi...

O da yetmez, maksimum 3 katlı olacak. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) iki katlı evler için bile 'firavun evi' demiş. Bak bir başka hikmeti daha çıktı...

Bizim gibi ülkelerde facialar cehalet ve tedbirsizlik yüzünden oluyor. Mesela nedir şu plaza aşkı? Eziklik ve ahmaklıktan başka değil bunların tercih sebebi...

Allah korusun bir büyük depremde; bina yıkılmasa bile bir metreden fazla yanca salınım yapar, panikten ölürsün…

Asansörler çalışmayacak, çalışsa izdihamdan ve korkudan binemezsin... Merdivenlerden de 40 kat inilmez... Geberip gidersin...

Şükürler olsun ki bugün deprem bölgesine hem yardım gönderilmekte hem de fevkalade sevide olmasa da güzel bir kurtarma çalışması var.

1999'un 17 Ağustos'unda meydana gelen Gölcük merkezli ve 7,4 şiddetindeki zelzele sonrası depremzedeler karşılarında ne AFAD görmüşlerdi ne de sığınacakları barınaklar... Dört ay geçmiş, enkaz altından hála ceset çıkıyordu...

Ağlayarak canlı yayında izledik, masum 2,5 yaşındaki bir yavruyu kurtarıyordu AFAD ekipleri... Rivayete göre babası bu kızı kurtarmak için üstüne kapanmış. O ölmüş, fakat kız kurtulmuştu... Dini bilgilerime göre hükmen şehittir.

Kurtarılmalara sevindik ama kusura bakmasınlar pekiyi nota müstehak bir değildi... 23 saat büyük zaman! Kızcağız babasının vücut sıcaklığı, sonra annesinin kucağı derken hayata tutunmuş, yoksa muhtemelen ölmüş olacaktı...

Zira o talihsiz gece, Elazığ ve ilçelerinde hava sıcaklığı – 8 (eksi sekiz) dereceyi görmüştü... Gündüz de en fazla – 2 olmuşmuş... Yàni yekûn olarak tam birbuçuk gece eksi 8 derecede geçirilmiş...

Kızımızın talihsiz annesi de enkaz altından; sağlığı bozulmuş bir halde, AFAD'ın titiz çalışmasıyla sağ olarak çıkarıldı, hastaneye kaldırıldı... Her ikisinin de sağlık durumları iyi açıklaması yapıldı fakkat ben o kadar iyimser değilim...

* * *

Muhterem kardeşlerim, eviniz çürükse acilen terkedin.

Köylere gidip icabında basit bir evde oturun, enkaz altında feci şekilde ölmekten veya bin beteri, korku ile ruhsal travma geçirmekten kurtulursunuz...

17 Ağustos depremzedelerinin çoğu hála bunalımda... Aradan 20 yıl geçmiş, oturdukları iskemleye çarpsanız, az sallansa bet beniz kül gibi oluyor...

Velhasıl, deprem olmayacak müstakbel katiliniz...

O dehşetli cinayeti vicdansız müteahitler ve cehaletiniz, tedbirsizliğiniz işleyecek. Malûmalileri deprem değil bina öldürüyor insanları...

Türkiye hála şu en basit ve en kolay işi yapmış değil... Nedir o?

Elcevap: Üç kattan yüksek bina yapılmayacak!. Hatta en iyisi TBMM bir kanun çıkarsın, bundan böyle 3 kat üzeri binalara hiçbir belediye, hiçbir gerekçe ile izin veremesin...