Akif’ten bir Cuma vaazı..

“Ey cemaat-i müslimin! Belki işitmişsinizdir. Hazret-i Aişe Radıyallahu anha validemize Peygamberimiz Sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin ahlâk-ı seniyyelerini hülâseten beyan buyurmalarını rica etmişler.

Ümmü’l mü’minîn Efendimiz de: “Kur’an okuduğunuz yok mu? (o okuduğunuz Kur’ân var ya) İşte o Nebiyy-i Muazzam’ın ahlâkı, baştan başa Kur’ân idi” buyurmuşlar.

Yani Peygamberimizin bütün harekâtı, sekanatı tamamıyle Kitabullah’a uygundu. Ona zerre kadar aykırı düşecek hiç bir tavrı, hiç bir hali görülmemişti, yoktu.

(........) dinin bir küll olduğunu ve bu küllü dağıtıp iki üç cüz’üne sarılmakla tam müslüman olamayacağımızı kafalarımıza iyice yerleştirmeliyiz.

Namazlar, zekatlar, oruçlar, haclar, (........) hepsi ayrı ayrı farzdır. Ayrı ayrı borçtur. Namaz kılmakla zekat sakıt olmaz. Hacca gitmekle cihad borcu ödenmez.

Müslümanlar arasında tefrikalar, şikaklar çıkaran bir adam için verdiği zekat hiç bir vakit Allah’ın azabına karşı fidye-i necat olamaz.

Elhasıl biz vüs’umuz (gücümüz, takatimiz) yettiği kadar çalışacağız.

Ma’mafih bu söz de fazladır. Çünki İslâm’ın hiç bir teklifi yoktur ki mâlâyutak olsun, yani takat getirilemeyecek derecelerde ağır bulunsun.

Evet, İslâm yüsr dinidir, kolaylık dinidir. Aleyhisselatü vesselâm Efendimiz, “hiç şübhe yoktur ki, bu din sırf kolaylıktır” buyuruyorlar.

Ümmet-i merhumenin mükellef olduğu gerek mâli, gerek bedeni bütün ibadetler tedkik edilirse görülür ki hep onun menfaatine, kendi hayrınadır.

(........) Her gün tekrar tekrar Sûre-i İhlâs’ı okuruz. “Allah’us samed” deriz. Samed ne demektir, biliyor musunuz?

Kendisi bütün kâinattan müstağni, hiçbir hususta kimseye muhtac değil; bütün kâinat her hususta O’na (c.c) muhtac, O’na müftekır (ondan dilenen fakir, muhtaç).

İhtimal abdestler, gusüller, namazlar, oruçlar, haclar, zekatlar, teâvünler, sa’yler, mücahedeler sana ağır geliyor da “Keşke din sırf vicdânî bir akîdeden ibaret olsaydı, hiç böyle bir takım teklifler bulunmasaydı!” diyorsun. Acaba bu emirlerin zımnındaki menfaatleri düşünüyor musun?

(........) İyice bilmelisin ki, senin insan olman için, (........) hakiki Müslüman olmandan başka çare yoktu. (Mehmet Akif Külliyatı, Cilt 9, sayfa: 326-328, Hikmet Neşriyat, 1992)

***

Merhum Akif’in nefis bir va’zından hülasa ederek bir bölümünü aktardım.

Günümüzde böyle edebî, ilim-hikmet yüklü va’zları verebilecek imam hatipler kalmamıştır... Üstüne üstlük bir de bozuk itikadlılar türemiştir...

Oysa gönül ister ki, Türkiye merhum istiklâl şairimiz Mehmed Akif’e yakın ayarda vaizler çıkarsın, kürsülerden İslâm dini en güzel şekilde vasıflı, ilmiyle amil, Ehl-i Sünnet itikadında hocalar tarafından anlatılsın, binaen’aleyh mü’minlerce en güzel şekilde yaşansın...

#HARBİDEN: Diyanet İşleri Başkanlığı en ücra köşedeki camileri olsun sürekli denetlesin... Câhil cüheyla imam müsveddeleri kafasına göre ahkâm kesemesin, insanları dinden soğutamasın! Bendeniz, biri Mevdûdi’ci sapık, öteki tarikatçı (tarikatlı demedim) “nádân iki imam” yüzünden mahallemdeki camilere gidemiyorum... 03.06.2018