AK PARTİ VE YENİLEŞME

Kuruluşunun 16. yılını kutlayan AK Parti'yi siyasi hayatının ilk yılında iktidara taşıyan ve dört dönem iktidarda tutan sihir, doğru zamanda doğru iş yapmasıdır.

Koalisyon hükümetlerinin milletin canına tak ettiği bir sırada, doğru bir tercihle, doğru bir kadro ile doğru bir zamanda kurulmuştu AK Parti.

ANAP ve DYP'nin birbirlerini aşağı çektiği bir zamanda milletin birinci parti yaptığı Refah Partisi'nin 28 Şubat ayak oyunuyla iktidardan uzaklaştırılmasının meydana getirdiği tepki iyi analiz edilmiş, halkın yenileşme arzusunun farkına varılmış ve yepyeni bir kadro ile siyaset sahnesine katılınmıştı.

Kurucuların kökeni MSP-RP çizgisinden olmakla birlikte Cemil Çiçek gibi eski ANAP'lı, Hüseyin Çelik gibi eski DYP'li isimlerin de kurucu kadroda yer alması yelpazeyi genişletmişti.

Ertuğrul Yalçınbayır gibi az da olsa sol kökenden gelmiş isimler de vardı.

Hatta bir dönem DYP'de de politika yapmış MHP'li Meral Akşener de AK Parti'nin ilk kuruluş ekibinin içindeydi.

Ancak son anda kurucu kadroda yer almadı Akşener.

Şimdilerde Akşener yeni bir parti kurma aşamasında.

Tıpkı AK Parti'nin kuruluşunda olduğu gibi sadece MHP tabanına hitap eden değil, daha geniş kitlelere oynayan bir parti kurmayı hedefliyor.

Abdullatif Şener gibi AK Parti'den dışlanmış bazı isimler, eski DYP ve ANAP'ta politika yapmış bazı siyasetçilerle birlikte yola çıkma hazırlığı yapıyor Akşener.

DYP ve ANAP'ın birleşmesinden oluşan Demokrat Parti'nin de bu oluşum içinde yer alacağı iddia ediliyor.

Dahası, CHP'den de bazı isimlerin yeni partide yer alabileceğinden söz ediliyor.

Akşener'in, geçmişte siyasi boşluktan yararlanarak iktidar olan ANAP ve AK Parti'yi örnek alan bir siyasi oluşum planladığı anlaşılıyor.

Ancak şartlar çok farklı.

ANAP, siyaset tarlasının temizlenip süpürüldüğü, eski siyasilere yasak getirildiği bir ortamda milletin demokrasi arzusunun bir neticesi olarak ortaya çıkmıştı.

ANAP'ın kurulur kurulmaz iktidar olmasında 12 Eylül sonrasında ortaya çıkışının etkisi vardı.

AK Parti'nin iktidara taşınmasında da 28 Şubat'ın...

Bugün ise yeni bir partiyi iktidara taşıyabilecek böylesine özellikli antidemokratik bir ortam yok.

Aslında vardı; o fırsatı da AK Parti değerlendirdi.

AK Parti'yi yıkmak için yapılan 15 Temmuz darbe girişiminin bastırılması AK Parti'nin canına can kattı.

Eğer Meral Akşener 15 Temmuz'da tankın üstüne çıkan bir 'Asena' olsaydı bugün kahramandı.

15 Temmuz'da tepkisini geciktirmeden, o gece ortaya koyabilseydi hiç kuşkunuz olmasın geleceğin siyasi tablosunda kalıcı bir yeri olurdu.

Bugün ise Akşener'in başarısı. AK Parti'nin fırsat tepmesine, başarısız olmasına bağlı.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoan'ın “metal yorgunluğu” olarak nitelediği uzun süreli iktidarın meydana getirdiği aşınmalar tamir edilmediği takdirde ancak böyle bir yol açılabilir.

AK Parti de bunub farkında.

Aracın bakım zamanının geldiğinin farkında.

Kaptan şöyle diyor:

“Şimdi bize yeni dönemin ruhuna uygun bir şekilde kendimizi yenilemek, tazelemek düşüyor. Bize donanımı, heyecanı, enerjisi olan yol arkadaşları lazım. Esasen AK Parti'de görev değişimi bir bayrak yarışıdır. Görevlerini yapan arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunacak, vefamızı gösterecek yeni arkadaşlarımızla saflarımızı sıklaştırarak yola devam edeceğiz."

Erdoğan'ın bu sözleri AK Parti'nin kendini yenileyerek 2019'a hazırlandığını gösteriyor.

Kadro yenilenirken, yelpazenin de genişleyeceğinin sinyalleri veriliyor.

Tıpkı 16 yıl önce kuruluşunda olduğu gibi.

AK Parti günün gereklerine göre yenileşmeyi başarırsa 2023 hedefi hayal olmaktan çıkar, beşinci dönem iktidarı yakalar.

Ancak ANAP ve AK Parti'nin ilk iktidarlarındaki gibi yüzde 30-35'lerin bir partiyi iktidara taşıması dönemleri geride kaldı.

Artık baraj yüzde 50.

Ak Parti kendi eliyle yükseltti çıtayı.

Şimdi bu çıtayı aşmak için güç ve enerji toplakası, kendini yenilemesi gerekiyor.

AK Parti yenileşmeyi başarır, gücüne güç katarsa Akşener'in partisinin kedisine zarar vermesi zor görünüyor.

Ya Akşener başarılı bir çıkış yakalarsa...

Onu da muhalefet düşünsün.