“Abdal” kavramı, o Osmanlı Döneminde“derviş” kelimesiyle eşanlamlı olarak kullanılmaktaydı.Böyle nitelenen insanlar dünyaya karşı ilgisiz tutumları ile sade bir yaşam sürerken, aynı zamanda manevi kişilikleriyle de insanlığa faydalı olmanın çabasını gütmekteydiler. Abdal ve Baba ismini taşıyan bu dervişlere “Horasan Erenleri” de denilmektedir.

'Abdal' kavramı, o Osmanlı Döneminde'derviş' kelimesiyle eşanlamlı olarak kullanılmaktaydı.Böyle nitelenen insanlar dünyaya karşı ilgisiz tutumları ile sade bir yaşam sürerken, aynı zamanda manevi kişilikleriyle de insanlığa faydalı olmanın çabasını gütmekteydiler. Abdal ve Baba ismini taşıyan bu dervişlere 'Horasan Erenleri' de denilmektedir.

Fetihler, sadece silah yoluyla gerçekleşmemiştir. Askerlerden önce fethedilecek bölgeye gidip insanların gönüllerini kazanmaya çalışan kişilerin de fetihlerde büyük rolü vardır. Bu gönüllü insanlara, derviş manasına gelen 'abdal' veya 'Abdalan-ı Rum' deniliyordu. Bu dervişlerin faaliyetleri Anadolu'da İslamiyet'in yayılmasını sağladı. Şehir ve kasabalara yerleşen dervişler, toplumun bütün kesimleriyle yakın temas kurdu.Halk arasında gaza ve cihad anlayışını yaydılar. Bu durumun Osmanlı Devleti'nin siyasi güç olarak ortaya çıkmasına önemli katkısı oldu.

Abdalan-ı Rum'un Osmanlı Beyliği içindeki diğer bir fonksiyonu da Anadolu ve Balkanların Türkleştirilmesi ve İslamlaştırılması yönünde tebarüz etmektedir. Bu zümrenin Anadolu ve Rumeli'nin İslamlaştırılmasında oynadıkları rol oldukça büyüktür.Bu dervişler, Anadolu'nun manevi mimarları Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli gibi şahsiyetlerin yolundan gidiyorlardı.

Bursa'nın fethinde, Buhara'dan gelen dervişlerin de önemli roller üstlendiği söylenir. Bursa kuşatmasında susuzluktan perişan olan askerlere ayran dağıtarak susuzluklarını gideren Doydu Baba, askerlerin morallerini yükseltmeye çalışan Abdal Murad gibi şahsiyetler buna örnek verilebilir.

Osmanlı Devleti'nin kurulmasında etkili olan zümrelerden birisi ve belki de en önemlisi Abdalan-ı Rum zümresidir. Rum Abdalları, değişik yaşam tarzları ve dünyaya alaycı bakan tavırlarıyla ve İslam dinini göçebe yaşam tarzıyla bağdaştırarak yaşamalarıyla dikkat çekerler. Rum Abdalları Osmanlı Devleti'nin kuruluşuyla birlikte Osmanlı ülkesine gelerek fetih hareketlerine girişmişler ve Osmanlı Sultanlarıyla yakın ilişkiler kurmuşlardır.Rum Abdallarının kökeni AhmedYesevi'ye kadar uzanır. Orta Asya'da, göçebe toplulukları arasında İslam'ı yayan Hoca AhmedYesevi'nin Anadolu'daki temsilcileri Kalenderi, Haydari, Yesevi, Cavlaki, Vefai, Babai gibi isimlerle adlandırılan Türkmen Babalarıdır.

Moğol İstilasından kaçarak Anadolu'ya yerleşen bu dervişler, 1240 yılında Anadolu Selçuklu idaresine karşı Babailer İsyanını çıkardılar. İsyandan sonra Anadolu'nun çeşitli bölgelerine kendi fikirlerini yaydılar. Bu dervişlerden en önemlisi şüphesiz Hacı Bektaş Veli'dir. Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda etkili olan Rum Abdalları arasında Osman Gazi'nin kayınpederi Şeyh Edebali'yi, arkadaşı Kumral Abdal'ı, Orhan Gazi'ye devletinin uzun ömürlü olacağı müjdesini veren Geyikli Baba'yı sayabiliriz. Hacı Bektaş'ın halifesi ve Bektaşiliğin kurucusu Abdal Musa, kendilerine has kerametleriyle tanınan Abdal Murad, onun oğlu Abdal Mehmed, Postinpuş Baba, Karaca Ahmed, Doğlu Baba OsmanlıDevleti'nin kuruluşunda etkili olan Rum Abdallarındandır.

Abdalan-ı Rûm toplulukları Anadolu'ya XI. yüzyıl ve öncesinden itibaren göç ederek, bu coğrafyanın Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecinde aktif rol almıştır.'Osmanlı padişahlarıyla bütün harplere iştirak etmiş bulunan delişmen tabiatlı' dervişler Anadolu'nun ortaçağdan bugüne kadar gelen kültür kimliğinde öncül rol oynamış,sosyal ve dini açıdan çeşitlilik gösteren bir zümreyi işaret etmektedir. Bu zümreye ait topluluklar Babaîlik, Vefailik,Kalenderîlik, Haydarilik ve Melametîlik gibi inanç sistemleri kapsamında 'tekkeleri' temel alan bir 'derviş' örgütlenmesi içinde özellikle Anadolu'daki inanç-müzik ilişkisi kapsamında önemli gelenekleri sistemleştirmişlerdir Bunların etkisi günümüze kadar devam etmiştir.Şu bilinmelidir ki bu kültürel mirasımızı keşfedersek tasavvuf ve irfanî bir geleneğe tekrar sahip olarak yeni bir dirilişi gerçekleştirebiliriz.Horsan Erenlerinin tekrar bayrağı devraldığını söyleyebiliriz. Bu bulaşıcı salgın kalkınca tekrar bu irfan kültürünün şahlandığını görmek bir kehanet değil irfanî bir bekleyiştir.

Derviş ve Gazi kalkar, abdallar,Ahiyan-ı Rum ve Baciyan-ı Rum diriliş muştularının gülbanklarınıçeker.Türkiye'nin hilal ve yıldızı, alemi gölgelendirecektir.

Derviş devlete selam olsun.Yüce Çınarın fidanı 100 yıllık oldu ve şüphesizaleme nizam için gölgesini uzatacaktır.

Horasan erenlerinin dört direğine,Abdalan,Gaziyan,Ahiyan ve Baciyan'aselam olsun.