Türkiye 7 Haziran’da gerçekleştirilecek olan genel seçimlere
kilitlenmişken, kirli eller yine Türkiye’nin huzur ve istikrarını
hedef almaya başladı.
Bir yandan çözüm sürecinde sona doğru geliniyor, diğer taraftan
dünyayı kasıp kavuran ekonomik buhranın Türkiye’yi teğet geçmesi
diğer taraftan da bırakın Türkiye’yi dünyada ses getirecek
projelerin bir biri ardına hayata geçmesi…
Türkiye son yıllarda hiç de olmadığı kadar şaha kalkmış koşar
adımlarla ilerlerliyor olması, Türkiye’nin Ortadoğ’da, Balkanlar’da
hatta Afrika’da söz sahibi olma yolundaki adımları hiç kuşkusuz
birilerini rahatsız ediyor.
Dedik ya Türkiye seçimlere kilitlendi, partiler milletvekili
adaylarını belirlemek üzere harıl harıl çalışıyor. Aday
listelerinin son şeklinin verileceği tarih 6 Nisan zira 7 Nisan’da
aday listeleri YSK’ya teslim edilmiş olunacak.
7 Haziran seçimleri şimdiye kadar yapılan tüm seçimlerden çok ama
çok önemli, parlamenter sisteme veda edip Başkanlık Sistemi'ne
geçilmesine, darbe anayasının toprağa gömülüp yeni bir anayasanın
hayata geçirilmesine, çözüm sürecinin akıbetinden paralel yapının
tamamen kökünün kazınmasına kadar çok kritik gelişmelere gebe
olması bakımından bu seçimler Türkiye açısından hayati önem
taşıyor.
Seçim anketlerinin sonuçlarına bakıldığında değişen bir şey
olmayacak gibi. Zira AK Parti yine iktidara gelecek. Muhalefetin
söylemlerine baktığımızda eski Türkiye’nin eski siyasetçilerinin
söylemlerinden öteye hiç bir zaman gitmedi gitmiyor. Ana muhalefet
partisinin belirli elit kesimlere yakın durup bir türlü halkın
içine girememesi, statükonun pençesinden bir türlü kurtulamaması,
yeni projeleri üretmeyi bırakın var olan projeleri engellemek için
mücadele etmesi gibi tavır ve hareketleri nedeniyle ana muhalefet
partisi bir türlü halkın gözünde alternatif oluşturamadı.
KİRLİ ELLER TÜRKİYE'DEKİ İŞBİRLİKÇİLERİNİ HAREKETE
GEÇİRDİ
AK Parti’ye oy veren seçmenin en az yüzde 10-15’i MHP, SP ve BBP
seçmeni oluşturuyor. Bu üç partinin de Erdoğan-Davutoğlu’yu
eleştirmesinden başka eylem ve söylemlerin ötesine geçip iktidara
geldiklerinde ne gibi projelerinin olduğunu, ekonomik alanda,
sosyal alanda, siyasal alanda neler yapacaklarını, Türkiye’nin dış
politikasında neler yapılacağını, eğitimde, sağlıkta kısacası yeni
Türkiye için ne gibi planlarının olduğunu daha doğrusu o plan ve
projelerinin olduğunu bir türlü halka anlatamadıklarından dolayı
halkın sevgisini bir türlü celp edemiyorlar veya etmiyorlar. Durum
böyle olunca da iktidar yine AK Parti’ye kalıyor. AK Parti’nin 7
Haziran akşamı zaferini bir kez daha ilan edeceğini anlayan kirli
eller Türkiye’deki işbirlikçilerini harekete geçirerek kaos ortamı
oluşturmanın peşine düşüyor. Bunun en bariz iki örneğini önceki gün
üst üste yaşadık.
TERÖR ÖRGÜTÜ MENSUBUNA HADDİ BİLDİRİLDİ
Dış güçlerin paravana olarak kullandıkları terör örgütü DHKP-C,
Berkin Elvan soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim
Kiraz’ı hunharca katletti. Türkiye bu katliama ağlarken, kirli
eller bir kez daha devreye sokuldu. Bu kez hedef İstanbul Emniyet
Müdürlüğü idi. Polisi hedef almak isteyen örgüt mensubu zata haddi
bildirilerek öldürüldü.
MUHALEFET KÖTÜ BİR SINAV VERDİ
Dedik ya muhalefettten umudunu kesen dış mihraklar, paralelciler,
meridyenciler, eli kanlı caniler kısacası cılar cular harekete
geçti. Bu cılar cular seçime kadar da rahat durmayarak Türkiye
sokaklarını kabusa çevirecekler. Tam da burada MİT’e ve Polise çok
büyük görevler düşüyor. Tabi halka da. Daha da önemlisi Savcı
Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesinde kötü bir sınav veren bazı
muhalefet liderlerine çok ama çok büyük görevler düşüyor. İktidara
gelmeyecekleri konusunda umutları olmayabilir, kendi söylemleriyle
‘Kukla’ olarak gördükleri, ‘Erdoğan’ın çırağı’ olarak gördükleri
Davutoğlu’nu dahi sandıkta alt edemeyeceklerini anlamış olabilirler
ama iki gün içinde yaşananlara bakıldığında Türkiye’nın iç ve dış
düşmanlarına karşı iktidarıyla muhalefetiyle kenetlensek ne
kaybetmiş oluruz.
BU VATAN HEPİMİZİN BAŞKA VATANIMIZ YOK
Gün birlik ve beraberlik günüdür. Bu birlikteliği her zaman
yapamıyoruz bari hiç olmazsa seçimlere kadar yapsak. Hatta yapmak
da zorundayız Türkiye’yi düşünüyor, Türkiye düşmanlarını
sevindirmemek istiyorsak buna da mecburuz. Bu vatan hepimizin başka
vatanımız yok. Sizin başka vatanınız yok ama benim var diyenlere de
diyecek ne sözümüz ne de lafımız olur. Onlar Türkiye’nin boğazını
sıkmak isteyen ağa babalarla birlikteliğe devam etsin. Şu da
unutulmasın ki herkesin bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı
vardır vesselam.