Zengîler, 1127-1233 yılları arasında Musul ve Halep merkez olmak üzere, Kuzey Irak ve Suriye ‟de hüküm sürmüş bir devlettir. İlk kurucusu, İmamüddin Zengî (ö.541/1146)‟dir.

Zengîler, 1127-1233 yılları arasında Musul ve Halep merkez olmak üzere, Kuzey Irak ve Suriye ‟de hüküm sürmüş bir devlettir. İlk kurucusu, İmamüddin Zengî (ö.541/1146)‟dir. Musul'da İmamüddin Zengî tarafından kurulmuş olan Zengî Devleti, Suriye topraklarında egemenliğini kuvvetlendirmek için gittiği Ca'ber kalesi muhasarası esnasında bir adamı tarafından suikasta uğramıştır Zengî ailesi, İslama birçok hizmette bulunmuş, Müslümanları Haçlı saldırılarına karşı korumuştur. Nitekim daha sonraki süreçte tarihe Müslümanlar nezdinde ismi altın harflerle yazılan ve Eyyûbî devletinin kurucusu olan Selahaddin-i Eyyûbî gibi önemli Şahsiyetlerin yetişmesinde büyük katkıda bulunmuştur. Zengîler ‟in en görkemli dönemi hiç Şüphesiz Nûreddin Zengî dönemidir. Nûreddin Zengî ‟nin başarısının sırrı Allah‟a olan îmanı ve sûfî kişiliğinde saklıdır. Nûreddin abid, Zahid, mütevazı, günlük vîrdlerine ve gece namazına müdavim bir sultandı. Kaynaklar, onu keramet sahibi evliyalar arasında zikreder. Hatta onu abdallardan sayanlar bile vardır. Nûreddin Zengî mutasavvıfları sık sık ziyaret eder, onlara saygı gösterir ve savaşlara çıkmadan önce muhakkak dualarını alırdı. Nûreddin Zengî, Halep'te olduğu sırada bir gece Resulullah'ı rüyasında görür; Peygamber Efendimiz, mübarek parmağıyla iki adamı işaret ederek: "Nûreddin, Şu iki adamdan beni kurtar!" buyurur. Heyecanla uykudan uyanan Nûreddin, kalkıp abdest alır, iki rekat namaz kılar ve tekrar yatar; fakat aynı rüyayı, aynı gece üç defa görür. Her defasında Resulüllah: "Nûreddin, Şu iki adamdan beni kurtar!" diye buyurur. Sabah erkenden her zaman arkasında sabah namazını kıldığı camideki Hoca ‟ya gider ve rüyasını anlatır. Hoca efendi: "Resulüllah, bir tehlikeye maruzdur.

Rasûlullah'ın emri var. Medine'ye gitmeniz gerekiyor Sultanım!" şeklinde rüyayı yorumlar. Hemen yola çıkan Nûreddin, yanına birçok kıymetli hediye alarak, Medine'ye doğru yol alır. Medine'ye vardığında ilk önce Resülüllah'ın ravza'sını ziyaret eder. Sonra bütün Medine halkını, getirdiği hediyeleri dağıtmak üzere oraya toplar. Nûreddin hediyeleri dağıtırken bu esnada gelenlerin yüzüne dikkatle bakar rüyasında kendisine gösterilen adamları, gelenler içinde göremez. Bu sefer halka tekrar sorar: "Hediye almayan kimse kaldı mı?" Evet, derler. İki yıl önce Endülüs'ten gelen iki kişi var ki son derece cömert, sürekli evlerine kapanıp ibadet ederler. Hiçbir hediye kabul etmezler. İşte o iki zat gelmemişler. Nûreddin: Derhal bu iki şahsın evine götürün beni der. Nûreddin kapıyı çalar ama kimse açmaz. Güç bela kapıyı açtırınca, bir de bakar ki Resülüllah'ın rüyada gösterdiği kişiler. Evin içini iyice kontrol eder fakat hiçbir Şey göremez. Evin içinde geniş bir halı serili, fakat onun dışında hiçbir Şey yok. Nûreddin kilimin kaldırılmasını emreder. Askerler halıyı kaldınnca, bir de bakarlar yerin altına doğru bir tünel kazılmıştır. Meğer adamlar bu tünelden Resulüllah ‟ın mezarına kadar bir mahzen açmışlardır. İşte o sıralar da kazıyı bitirmiş tam altına geldikleri Ravza-i Mutahhare'yi kırıp, peygamberimizin mübarek naaşını memleketlerine kaçırmaya hazırlanmışlardır. Medinelileri hayretlere düşüren bu olay Nûreddin sayesinde bertaraf edilmiş ve Resulüllah 'ın naaşna kasd eden canilere gereken ceza verilmiştir. Nûreddin Zengî bu gizemli olaydan sonra Ravza-i Mutahhare'nin etrafını kazdırarak kurşun duvar çektirir."

Buradan ve zengilerden hareketle Musul, Halep, Kerkük misakı milli sınırları içindedir. Muhakkak ki Suriye'nin Türkiye'ye katılacağını pek çok eren söylemiştir. İlk katılım Musul, Kerkük, Halep olacaksa Esad rejiminden hemen sonra bunu elde edeceğiz. Hiç şüpheniz olmasın. Zira Batının Anka'sının üç önemli yere otağ kuracağından bu şehirlerde Şam, Venedik İstanbul payitaht ilan edileceğinden önemli bir hamle ve strateji olacaktır. Bu olay payitaht ilan edilmesinden hemen öncedir Türkiye Cumhuriyeti Devleti Musul, Halep Şam için sıkı işbirliği yapmalıdır. Serbest girişlerle beraber, ticari ortaklıkların yanında, üniversite STK ve bu bölgenin hemen ihya hareketine girişmesi gerekir. Bunun içinde dışişleri bakanlığında masa kurulmalı Türkiye bu şehirlerin tüccar ve halkına özel imkanlar sunmalıdır. Bizim işimiz değil. Bu