Hayatın içinde öyle hayretler içinde kaldığımız söz ve davranışlarla karşılaşıyoruz ki, neden sorusunu sormak durumunda kalıyoruz. Çünkü, olmayacak işler oluyor, olması gerekenler olmuyor!

Hayatın içinde öyle hayretler içinde kaldığımız söz ve davranışlarla karşılaşıyoruz ki, neden sorusunu sormak durumunda kalıyoruz.

Çünkü, olmayacak işler oluyor, olması gerekenler olmuyor!

Günahlardan kaçmanın çok çok zor olduğu bir devirde yaşıyoruz. Bu devirde günahlardan kaçabilmek için her an büyük bir mücadelenin içinde olmak şarttır.

Buna rağmen bazı kişiler inadına insanı hayretler içinde bırakacak söz ve davranışlarına devam ediyorlar.

Mesela, adam ölümcül bir hastalığa yakalanmış gün gün eriyor, buna rağmen ağır günahlar işlemeye devam ediyor.

İnsan, 'ya arkadaş sonun gelmiş tövbe etmen gereken bir durumda neden azgınca felaketin olacak söz ve davranışlara devam ediyorsun' diye haklı olarak tepkisini ortaya koyar.

Açık konuşayım, benim de bazı kişilerle ilgili bu tür tepkilerim olmuştur. Bazıları da bugün dünyada yoklar.

Elbette ki, duyarlı bir Müslümanın bu tür tepkiler içerisinde bulunmasının bir sakıncası olmadığı gibi üzülmesi de normaldir.

Her Müslüman üzerine düşen kadar insanların hidayetini istemek durumunda olup bu minval üzerine dua etmelidir.

Ancak, biz ne yaparsak yapalım her insan ister cennet isterse cehennemde kendisi için hazırlanmış makamını kazanmak için çalışır.

Onun için helal işler yapmayı bırakamadığı gibi haram olan işleri yapmayı da bırakamaz.

Ayrıca, insan yaptığı helal veya haram işleri yaparken tarifsiz bir zevk duyar. Helalden ruh haramdan nefis zevk alır.

-İnsanın hele hele bir Müslümanın haram olan işleri göz göre göre inadına yapması aklın sınırları içerisinde düşünülemez!

İsterseniz azıcık düşünün!

Bir kişi haram olan yollarla para kazanıyor. Kazandığı para bırakınız çocukları ve torunlarını yedi sülalesine yetip artacak çoklukta olmasına rağmen hiç durmadan haram yolla kazanç elde etmeyi bırakmaz, aslında bırakamaz!

Bırakırsa cehennemdeki makamını hak edemez!

Rabb'im ister cennet isterse cehennemdeki makamını kazanmak için insana mühlet ve fırsat verir.

Sadece haram yollarla para kazanmak için değil, her türlü zalime de zulmetmesine mühlet ve fırsat verir.

Şunu herkes iyi bilsin ki, hiçbir kötülük hiçbir kimsenin yanına kar kalmaz!

Kesen ne kadar dolu ise karşılığı da o kadar büyük olacak. Onun için kesemizi günahlarla değil, sevaplarla dolduralım.

-Mazlumlar öldü de zalimler dünyada mı kaldı?

Kalmadılar, kalmayacaklar!

Çok söze gerek olmadan SÂD SURESİ'nin 21-26. Ayet-i Kerimelerinin mealine bir bakalım.

Yazılarımda Kur'an-ı Kerim mealine yer vermeyi bazı hassasiyetlerimden dolayı çok tercih etmemekle birlikte zaman zaman yer veriyorum.

Ancak, kafanıza takılan hususlarla ilgili güvenilir tefsirlere bakmanızı istirham ederim.

Ayet-i Kerimelerin meali şöyle:

21.Sana davacıların haberi geldi mi? Hani onlar duvarı aşarak mabede girmişlerdi.

22.Hani Davûd'un yanına girmişlerdi de Davûd onlardan korkmuştu. Onlar, 'Korkma! Biz, iki davacı grubuz. Birimiz diğerine haksızlık etmiştir. Aramızda adaletle hükmet. Zulmetme ve bizi hak yola ilet' dediler.

23.İçlerinden biri şöyle dedi: 'Bu benim kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu var. Benim ise bir tek koyunum var. Böyle iken 'Onu da bana ver' dedi ve tartışmada beni bastırdı.'

24.Davud dedi ki: 'Andolsun, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemek suretiyle sana zulmetmiştir. Esasen ortakların pek çoğu birbirine haksızlık eder. Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar da pek azdır.' Davûd, bizim kendisini imtihan ettiğimizi anladı. Derken Rabbinden bağışlama diledi, eğilerek secdeye kapandı ve Allah'a yöneldi.

25.Biz de bunu ona bağışladık. Şüphesiz katımızda onun için bir yakınlık ve dönüp geleceği güzel bir yer vardır.

26.Ona dedik ki: 'Ey Davûd! Gerçekten biz seni yeryüzünde halife yaptık. İnsanlar arasında hak ile hüküm ver. Nefis arzusuna uyma, yoksa seni Allah'ın yolundan saptırır. Allah'ın yolundan sapanlar için hesap gününü unutmaları sebebiyle şiddetli bir azap vardır.'

Anlayana çok şey var!