HAYAT hepimiz için bir şeyler olma meydanıdır. Yapmak istediklerimizi gerçekleştirmek, olmak istediğimiz noktaya erişmek için bizlere lütfedilen bir sermaye. Kimimiz başarılı bir kariyer, kimimiz ise bilinen bir şahsiyet olmak isteyebilir.

HAYAT hepimiz için bir şeyler olma meydanıdır.

Yapmak istediklerimizi gerçekleştirmek, olmak istediğimiz noktaya erişmek için bizlere lütfedilen bir sermaye.

Kimimiz başarılı bir kariyer, kimimiz ise bilinen bir şahsiyet olmak isteyebilir.

Her birimiz birbirinden farklı emellerin peşine düşüp yaşayıp gideriz.

Mutlu olmak, huzuru bulmak tüm bunların sonucunda ulaşmak istediğimiz nihai hedefimizdir.

Ebeveynlerin temel motivasyonlarından biri de evlatlarını istedikleri yerlerde görmek ve bununla gönenmektir.

Kimi anne babalar bunu kendileri için talep ederken kimi ebeveyn de çocuklarına uygun gördükleri bir yaşam projesi olarak düşünürler.

Bunlar hepimizin malumu.

Yeni bir durum değil kısacası…

MUHABBET kazanını kaynatıp karıştırmaya başladığımızda 'Ne olmak istiyorsunuz?' sorusuna herkes kendi müktesebatına göre cevaplar üretmişti.

Kimimiz babasının mesleğini işaret ederken kimimiz validesinin kendisine yaptığı yüklemenin bir neticesi olarak kendisi için konulan hedefi kabullenmiş göründüğü ortaya çıktı.

Bazılarımız ise her ne olacaksak bunun ancak belli maddi varlıkla ancak mümkün olacağı fikrini ortaya sürüp savunduk.

Bu varsayımı doğru bulmayıp karşı çıkanlarımız da oldu.

Hasılı bir noktada buluşup cem olamadık.

Kendimizi homojen bir yapıyı temsil eden topluluk olarak görürdük oysa.

Değilmişiz meğer.

'HÜSNA olmak temel amacımız olmalı' dedi usta bu uzun muhaverenin sonunda.

Hüsna olmak nedir ki?

Hiç düşünmemiştik üstünde…

Hepimizin aklına birden 'Esma-i Hüsna' gelmişti ama bağlantısı bulunmuş olsa bile o tamamen farklı bir bahisti.

Derin düşünme olarak tarif edebileceğimiz 'Tefekkür' zihin dünyamızdan göç ettiğinden bunun önemli bir ibadet, mühim bir kulluk eylemi olduğunu bile unutmuşuz.

Ne yazık ki!

USTANIN bu konu üzerinde söylediklerini defterime not etmiştim yarım yamalak da olsa.

Şimdi onları bulmanın sevincine gark olmuş haldeyim.

İşte o notlardan birkaç cümleciği şuracığa alıyorum:

  • İyi zan beslemek gerek ama bu yetmez, sizler en iyi zannı beslemelisiniz. Hüsn-ü zan konusunda ileri gitmelisiniz. Bu sizi Su-i zan hususunda geriletecektir.
  • Amel-i Salih hüsna olmanın en önemli ölçütlerinden biridir. Sadece kendine yönelik yaşayan bireysel ibadetlerle yetinen kişilerden olmayın. Yakınlarına, çevresine ve ardından herkese iyiliği en çok dokunan kişilerden olmalısınız.
  • Güzel olmak sizin için kafi gelmemelidir. En güzeli olmalısınız. Örneğimiz Fahr-i Kainat Efendimizdir.
  • Hüsna olmak cennet olmaktır. Cennetlik olmak için önce çevrenize cennet olmalısınız. Sizden ürkmemeli kimse, kaçmamalı. Size sığınmalılar. Tüm güzellikler sizin içinizden ırmağın şarıldayarak akması gibi keyifle akmalıdır. Etrafınızda cennetin kokusu duyulmalıdır. Sofranıza diz çökülmelidir.
  • İyi amel ile yetinmeyin. En güzel amelleri sürekli yapanlardan olun.
  • Güzel haslet sahibi olmak için gayret edin ama bu nihayet değildir. En güzel hasletler baharda ağaçların tomurcuklandığı gibi siz de solmayacak bir tarzda açığa çıkmalıdır.
  • Kuru ibadeti görevin ifası için yeterli görenler olabilir ancak hüsna olmak isterseniz eğer Hakkı görür gibi iman etmeli, Kur'an'ın tümüne tam bir itminan ile inanıp güvenmeli ve kulluk bilincinde ileri gitmelisiniz.
  • Hüsna olmak nefis ve şeytanla ve dahi onun avaneleriyle ciddi mücadele etmek ve sonunda zafere ulaşmakla mümkündür. Konformizme düşüp esir olanların karı değildir.
  • Şahit olun. Her şeye şahit olun. Allah'ın indirdiği kitap olan Kur'an ile yarattığı kainat kitabını birlikte okuyun ve her oluşun, doğuşun tanığı olun. Müşahedeniz yoksa hüsna olamazsınız.

ANLADIĞIMIZ şu oldu.

Hüsna olmak sadece iyi olmak değil çok daha iyi hatta en iyi olmaktır.

Güzel olmak değil sırf en güzel olmaktır.

Fazilet yarışında önde olmak değil en önde olmaktır.

Nasibimiz olsun inşallah.

Ya Selam!