Bir zat Peygamber Efendimize (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip: 'Ya Resûlallah, bir kimse şan, şöhret için harb ediyor, diğer bir kimse ganîmet elde etmek için harb ediyor, bir kimse de cesaret ve şecaatteki yerini göstermek için harb ediyor. Bunlardan hangisi Allah yolundadır?' diye sordu.

Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem):

'Îla-yı kelimetullah (Allahü Teala'nın dînini yüceltmek) için harb eden kimse, işte Allah yolunda olan o kimsedir.' buyurdular. (Sahîh-i Buharî)

Bir kimse Peygamber Efendimize (s.a.v.) gelerek: 'Ya Resûlallah, hem sevap kazanmak, hem de şöhret kazanmak için harb eden kimse ne elde edebilir? Ne buyurursunuz?' dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

'Hiçbir şey elde edemez.' buyurdular. Adam üç defa sordu. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) her defasında:

'Hiçbir şey elde edemez' buyurdular, sonra da: 'Allahü Teala ancak ihlaslı olarak ve sadece kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder.' buyurdular. (Sünen-i Nesaî)

Ashab-ı Kiram'dan Ya'la bin Ümeyye (radıyallahü anh) şöyle anlatıyor: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) seriyyelerde (askerî birliklerde düşmana karşı) beni de gönderiyordu. Yine bir gün beni, bir seriyyede göndermişti. Deveye binmiş bir adama rastladım. Ona 'Resûlullah beni, bir seriyyeye gönderiyor. Haydi, yürü, (sen de katıl) dedim. 'Ben seninle gelmem.' dedi. 'Neden gelmezsin?' deyince 'Bana üç dînar vermezsen seninle gelmem.' dedi. 'Resûlullah ile şimdi vedalaştım. Tekrar huzuruna gidemem. Sana üç dînar vereceğim, haydi yürü.' dedim. Gazadan dönünce olanları Resûlullah Efendimize (s.a.v.) anlattım, buyurdular ki: 'Bu gazasından, dünyada da ahirette de kazancı yalnız üç dînardır.' (Müsned-i Ahmed)