Nihat Hatipoğlu televizyonda iftar sonrası sohbetinde Kıyametin kitaplarda yazılı bulunan alametlerini sayıyor.

Normalde TV izleme, heleki TV'den vaaz sohbet izleme alışkanlığım yoktur. Nihat Hatipoğlu konuşurken de baktım kendisinden her hangi bir yorum katmıyor, önündeki kitaptan okuyor; merak ettim acaba o alametlerin hepsini anlatacak mı, yoksa arasından cımbızlayarak çıkardıkları olacak mı?

Üşenmeden yakaladığım yerden bitene kadar dinledim. Ne mi oldu?

Herif saydı, saydı, saydıııı... Ve beklediğim gibi arasından cımbızladığı bir kaç alametin hiç üstüne dahi gelmeyip sanki kıyamet alametleri arasında bunlar yokmuş gibi atladı geçti.

Kıyamet alametleri arasında olup da Nihat Hatipoğlu'nun görmezden geldikleri hangileri idi?

1) Kıyamete yakın sarhoş edici, alkollü içkiler çeşitli adlar adı altında yaygın olarak tüketilecektir

2) Zina ve ahlakın harap edilmesi sonucu bir takım günahlar artarak aşikar uluorta göz önünde işlenecek

3) Çalgı çengili meclisler, özellikle şarkı okuyan kadınlar çoğalacak...

Evet medyanın sempatik hocası, Nihat Hatipoğlu beyefendi kıyametin hadisi şerifler ile, yüzlerce kitaplarda nakledilen şu üç meşhur alametinden hiç bahsetmedi.

Hocaaaaa! Kime neyin şirinliğini yapıyorsun, Allah aşkına söyler misin! Yahu, İslam adına televizyonlarda mikrofona konuşup şirinlik yapmaya, sempatik takılmaya çalışan siz hocalar...

Görmüyor musunuz, siz böyle yapıp onlara ilişmeseniz bile onlar sizi de, sizin temsil ettiğiniz bizleri de saygılarına layık görmüyorlar. Yahu İzmir'de dün minarelerden Çav Bella'yı okudular, siz daha ne kadar sempatik olmaya devam edeceksiniz?

Bakınız, hakikati uygulamaktan aciz olsanız bile bu sizin hakikati olduğu gibi söylemenize engel olmamalı. Zira cehenneme götüren gerekçeler arasında hakikati söylemeyip örtbas etmek, hakikati yaşamamaktan daha ağır gelen günahlardandır.

Sevdiğiniz anıları hatırlatan, duygularımızla örtüşen dinlediğimiz bazı şarkılar olabilir...

Kendinizce bir takım gerekçelerle bazen bazı alkollü içkiler içmişliğiniz de olabilir...

Hayatın çeşitli evrelerinde kontrolsüzce yasak duyguların esaretine kapıldığımız olabilir...

Ama bunların hiçbirisi 'evet oldu, ama yanlıştı, günahtı...' demeye engel değil.

Heleki Hatipoğlu gibi toplumun hoca yerine koyup dinlediği kişilerin, Allah'ın emir ve yasaklarını birilerine şirin gözükmek, sempatik kalmak, sanatçı ve şarkıcıları küstürmemek, yetkililerden fırça yememek için saklayıp örtbas etmemeye hakkı yoktur. Hoca dediğin yanlışları yapanları yanlışından vazgeçirmek için konuşur. Yoksa ki günahları masum gösterip, yanlışlarına devam etmelerini sağlamak için değil.

Hoca dediğin, yapanı cehennemde cayır cayır yakacak günahları 'ayol yapma, cehennem sıcağı adamı cız yapar' diye bahsetmez. Vallahi, Allah hesabını soracaktır!

Olmuyorsa, televizyonlara çıkmayın. Ne mecburdur? Hoca en olması gerektiği şekilde hocalığını yapsın, sempatikliği zaten psikologlar, edebiyat hocaları, filozoflar, kişisel gelişim uzmancıkları yapıyorlardır. Hoca demek ikaz edip uyaran demektir.